Uludağ Yolu
Düzce notlarıma asılı kaldı
aklım,yollar demiştim,can bıraktığım,can kattığım yollar,uzayıp gitmişti,
Apo için Kadıköy,Acıbadem ne ise benim için Düzce oydu.
Öyküyü hep yarım bırakan
acıtan bir es oluyordu yollar.
Mudanya yolu el işlemesi halı gibi serildi ruhumda ,Taraça;yedi rengi kendi içinde ana sıcaklığı ile saran,yedi kapılı şehirdi.
Çağırdın geldik
Bir davetin,kırmızıya not düşmesiydi.
Ne çok değişmişti o mevsimsiz yeşil kent,
’Sen bu binayı iyi tanırsın’cümlesini söylerken,emniyet kemeri bağlıydı,zulmün aymazlığında
Koskoca bina;
Bursa Şehir Tiyatrosu
Yokuşu çıktık dağ boyu,down sendromlu o kırmızı yanaklı çocuk eşlik etmişti gözleme sıcaklığına ,
Acaba hala orada mıdır Devrim?
Meczup aşklar,imler,imgeler
Benan,aymaz bira kırgınlığı
Yıldızlar
Ne çok şey sığmıştı zamansız
Saat aralığına.
’Maksadım demiştim
Aşmasın bu kentin dağını’
Biri vardı
Birileri vardı
Biri hep vardı
Birileri hep vardı
Birden bire biri vardı
Tabii sen bu mektubu okurken
-bu ne oğlum ,
dediğini duyuyorum,
Bir muhasebat kalemine ne yazayım,
Serde bazen ağız dolusu cümle fazlalığı oluyor işte,
Sopadandır
Çekiyor diyelim.
Okuyorum fırsat buldukça seni,şu ay ille de ay diyorsun ya,
Ezber edilmiş bir kitap gibi dilime dolanıyor,
-Ay bu ne haldır
-Ay aylara karışmış
Ve o Elazığ ağzı ile bazen de,
-sen aylara karışasın
Diyorum.
Kaç çay içtik anımsamıyorum
Kaç sayfaya sığar o dost gülüşü
Dost yüzü bilmiyorum
Hani olurda gelirsem yine
Onca merdiveni bir daha çıkmam
Onu biliyorum
Ve biliyorum ki;
Güzel kalbi olanlar,güzel sever
Yüreğinden öperim.
Sevgiyle kal ...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.