Konuşmak Böyle Bir Şey mi?
Müzik okulunun önünden geçiyorum, üç katlı binanın camlarının kanatları; yoldan tesadüfen geçen bir canlıyı kadrosuna rastgele dahil etmek ister gibi ardına kadar açık. Hava parçalı bulutlu, ben de tıpkı onun bu yanar dönerli halinden nasibimi almışım gibi karmakarışığım biraz. Vurmalı çalgıların sesi geliyor içerden. Hayıflanıyorum orda olmadığıma. Dizginleyemediğim bir tutku peydahlanıyor içimde. O büyülü anın ezgili notalarına kulak kesilip, "keşke bu okulun öğrencisi olup, herhangi bir enstrümanını elime alıp çalabilseydim" diyen bir arzuyla öylesine doluyorum ki, bir bulut olup göğü baştan sona yağmak, saçımdan paçama kadar vıcık vıcık ıslanmak istiyorum. Arınmak böyle bir şey mi?
Başlamasıyla bitmesi bir olan kısacık hayali de, kafamın içindeki kalabalığa tıkıştırıp, başıma refakatçilik eden yaşımla beraber çıkıp Bedros’a gidiyorum. Beklediğimden de kısa sürüyor muayyen muayene..."Hoş geldin Meral!" diyor, "Geç otur!", oturuyorum. Sesinde insana huzur veren naif bir ton var. "Nasılsın? Ne durumdayız?" deyince; işkence üstüne işkence görmüş, sorguda çözülmesine ramak kalmış bir mahkûm gibi boynuna sarılıp ağlamak istiyorum ama ağlayamıyorum, bu langırt kollarımla sarılamıyorum adama. "Açar mısın ağzını" diyor, açıyorum. Abeslang demir spatula çubuğunu dilime bastırınca, boğazımdaki düğümleri de yutmak zorunda kalıyorum, geçiyor o his...Sen kendi yaranı istersen yüz kere kazıt usturaya vur, istersen bin kere derisini soy yüz..."Bağışıklık kazandım" dersin, "bu son duraktı, geçti gitti bak! tamam!" dersin, sonra bi bakarsın ki; gözünün ferini iyice söndürüp eline tutuşturan, sahte taşlarıyla ışıl ışıl parlayıp göz kamaştıran, bi sıkımlık canıyla aklını başından alan, cam ayakkabılı külkedisinin peşinden salakça takılıp giderken, kaderinin son şansını da atının terkisine atan, bir içimlik su gibi bombastik Sindirella’sını ’deh, deh! dıgıdık, dıgıdık!’larla kovalayıp; ülkeyi bi baştan bi sona aklı bi karış havada, kör kütük deli divane dolaşan, kürküyle karış karış, kapı kapı gezerek girmedik delik bırakmayan ama sanki bütün kadınların köküne kıran girmiş de, bir ayakkabı numarasını tutturamamış şapşal masal prensimiz gibi kazanovanın teki de aynı tip şekille karşına dikilir böyle...Hikãyenle bağdaşmayan, konuyla hiç alãkası olmayan, anlatsan bile derdine yanmayacak biri; sana dönerli koltuğundan öyle gevşek gevşek bakarak, etrafında fırfır döne döne, o çom ağzıyla sadece kupkuru bir "nasılsın?" demekle bile işte böyle sanki; kalbine bi hançer saplayıp oyuyormuş gibi dumura uğratır seni. Sonra haşatın çıkmış vaziyette, dizginleri daha fazla kalbinde tutamayınca, kaderinin son ısırığını, son kazığını bir de morgları aratmayan bu soğuk ve duygusuz müşahede odalarında yersin. Süklüm püklüm karşılarına dikilip dizine vurup ağlamak da para etmez! Çözülmek böyle bir şey mi?
Bedros’tan çıktıktan sonra annemi arıyorum. Halam ve yengemle akşam yürüyüşüne çıkıp, sonra da bi parka gelip oturmuşlar. "Arayan soran var mı anne?" diyorum, "Cano’yla konuştum" diyor, "Eylül’ün başında teyzenin çocuklarıyla buraya gelecek!" Dudakları titremeye başlıyor yine annemin. Sesindeki can kırıkları, vurmalı çalgıların sesine karışıyor. Eylül’ün güldüğü nerde görülmüş ki biz de ağız dolusu gülelim? Hüznünü de peşine takıp getirir yüzde yüz şimdi sümsük mendebur...Annem ara verdi konuşmaya, ağzı kilitlendi. Harfleri biçme makinasıyla kırpa kırpa yuttu gitti. O sustu, ben sustum. Boğazımızdaki düğümleri bi ç.engelli iğnenin ucunda "iki satır yarayla" birbirine tutturup, bağlılık yemini etmişlercesine bi güzel ilikledim. Ben zaten ağzıma kadar doluydum anne! Ağlamak böyle bir şey mi?
Annem ve bizim berduş Bedros’dan hiç darbe almamışım gibi, tuttum bir de Eylo’yu aradım üstüne. Ben de az değilim! Ben de can atıyorum sanki! Ne zıkkım varsa ha bu içimde, istiyorumki bi kerede tutup kökünden koparsınlar.
"Kız Eylo!"dedim "senin bu biyopsi sonuçlarına n’oldu? hãlã çıkmadı mı?", çıkmış. "Hadi gözün aydın! Ne kadar uzun sürdü böyle, sanki raporu taaa Alaska’dan eşeğin semerine bağlayıp sana yayan göndermişler!" Gülüyor...Gülüyorum. Gülmek böyle bir şey mi?
...
...
Ve uyumadan işe gidiyorum. Uykusuzluk; bi uzay boşluğu...hem kendi ekseni etrafında hem de saat yönünde ters dönen tek zühre. Afrodit çakma ismiyle Yunan mitolojisinde birçok kişiyle adı kötüye çıkmıştır. Uykusuzluk da yoksa böyle bir şey mi?
Ko’daki kodamanlardan biri:
"Bakıyorum yine moraller bozuk, yine yüzünden neşe akıyor!" diyor bana.
-Bu saatte moralim nasıl olsun ki be abi? Yüzümün güller açacak hali yoktu ya! diyorum.
Uyumak...O son durakta; kendimi boşluğa bırakıp, Düldül’den düşüyorum.
Ooo yeee!! Alles gut...Alles schön...Alles Wunderbar!
..
♧m.g♧
YORUMLAR
O sokaklar upuzun dilsiz kelimeleri sezer, yan yana yürür seninle yağmurda, güneşte eylülde.
Hiçbir şeye ikna etmez seni. Durur bakar yüzüne .
Biraz masum biraz ürkek ama en çok yalnız. Teslimiyetin ardı arkası kesilmez.
O sokakların isyanları uykusuz sabahları bulur...
Yüreğin hep gülümsesin🎶
Gule
En çok duvarlarda parmak izimi bırakmışımdır ama uzun tarla yürüyüşlerindeki kalbimin sesini de yabana atamam.
Bazı yolculuklar gerçekten sadece seyirlik ve durmalık.
Teşekkürler Ümmühan, senin de canım, ruhunda çiçekler, gülücükler açsın🙏🤍
Bir cümle, bir gönül âleminde ne kadar iz bırakabilir?
belki de konuşmak, bir Kevser nehrinin akışı gibi; bazen sakîn, bazen heyecân dolu, bazen de karmaşık ve muğlak. ancak bu seyr-i kelâm içinde ne kadar bîrâh olabiliriz?
her kelime, her beyân, içimizdeki derûnun âyînesi olabilir mi?
bazen kelâm, susmanın mihenk taşında daha ağır gelir. içinde saklı tuttuğun şevk ve tasavvurları, bir diğerine aktarmak için kelimeleri sıralarsın lâkin ekseriyetle bu kelimeler, kalb-i insanîdeki derinliği tam manasıyla izhar edemez. nitekim insanlar, birbirlerine "nasılsın" derken bile, aslında çok daha fazlasını söylemek ister. fakat ekseriyetle, bu derûnî hissiyâtı izhar etmekten ictinâb ederiz. belki de bu yüzden konuşmak, en basit görünürken en muğlâk işlerden biridir.
Gule
Kalpten geleni, dile döktüğümü farzedin siz, dilimi daha çok sinirliyken kullanırım, içimdeki kötücül duyguları terbiye etmek için çoğunlukla...
Teşekkürler, saygılar.
Gula'mı, bu yazını okuyunca bir yandan gülümsedim, bir yandan da dedim ki: "Nere heya re, raşt ha? Kemere Duzgın tora has bıkero, çena Xızır! :)
Hani sanki sesini duyar gibi oldum. Anlatırkenki rahatlık ve üslup öyle davetkar, öyle yalın...
Anlatma tekniğin öylesine samimi ve sıradan ki, insan kendini merkezinde buluveriyor duygunun.
Velhasıl anlıyorum ki; bu da, ustalık işi, hissiyatı kretif bir şekilde yansıtabilme işi...
Bunun için, teşekkür ediyorum ruhuna, kalemine, canım Gule.
Tebriğim ve sevgimle hep.
Gule
Çok kıymetli, çok değerlisin.
Sevgiler çokça...
Kafamda deli düşünceler
Ne çok düşünce sığdırmış dedim şu kısacık zaman içerisine okurken
işten geldim bu saate çok yorgun olsamda gözümden uyku aksada delice okuma isteği dostlarımı algılarmi zorlayarak
İyi geceler meral
Seni okumak güzel
Sevgimle
Larmina. tarafından 28.8.2024 22:53:31 zamanında düzenlenmiştir.
Gule
Yorgunluğunu bir kenara bırakıp bir de yorum yapma inceliğini göstermişsin teşekkür ederim.
Umarım yazının kasvetli içeriği ve dili de ekstradan yormamıştır.
Sevgiler canım, sevindim.
Gule
Sevgiyle...
Mübalayı seven bir kalem
Yazının girişinde ki duyulan müzik tınısıyla bünyede oluşan arzu ve istek bunlarla beraber yaşanılan duygusal yoğunluk bana çok fazla geldi .
Hele ki vıcık vıcık tan sonra konu erotizim me mi kayıyor diye düşünmekten kendimi alı koyamadım.
Kelimelerle oynamayı seven betimlemelin dibine kadar vuran bir kalem
Dozu oldukça yüksek
Yazının devamına göz ucuyla baktım Rus romanlarında ki detaycılığı görünce okumaktan vazgeçtim.
Düşündüklerimi eğmeden bükmeden yazdığım için umarın kavga çıkmaz .
Hayırlı günler dilerim.
Gule
Teşekkürler Sn. Korkmaz, ben de iyi günler diliyorum.
MEDAMED Selçuk KORKMAZ
Yazdığın cevapla beni çok güldürdün Allah'ta seni güldürsün.
Deli deliyi görünce sopasını saklar misali yanımdan geçerken aynı zamanda tavrını koyup bir yandan da tevazu göstermişsin .
çok sağ olasın.
Haklısınız belki maksadı aşan bir eleştiri yazmışımdır ama art niyet olmadığını söylemek isterim.
Yazmasaydım içimde kalırdı dert olurdu bana
Eleştirime sabırla cevap yazdığınız için tşk ederim.
Hayırlı akşamlar
Gule
Benim de kafama takıldı "acaba sert uslupla konuşup kaba mı davrandım?" diye, sonra sana hak da verdim biliyo musun? Dedim kırk yılın başında biri gelmiş, hiç çekinmeden dürüstçe takır takır yüzüne söylemiş niye çemkiriyosun? Valla kızdım kendime...ama aslında eleştirinin çoğu yerlerine katıldım, ta ki "konu erotizme mi kayıyor" deyince, hawu kusuro! dedim o da nerden çıktı? Yoksa öbür değindiğin konularda evet biraz dozu kaçırıyorum ya da mübalağa ettiğim doğru ama ondan da ziyade biraz mizah, ironi karıştırmayı seviyorum ben...
Ama iyi ki geldin cevap verdin.
Sağolasın, varolasın, memnun oldum.
MEDAMED Selçuk KORKMAZ
Aslında ben yazdıklarını ara ara okuyorum
Pat diye sayfana gelip ahkam kesen biri değilim
Haberdarım kaleminden
Laf aramızda ben yazının tamamını okumuştum zaten
Aynı paragrafta kazanovadan değişik masal kahramanlarına kadar değinmen bana Cem yılmazın bir espirisini hatırlattı
Cem yılmazın bir kuzeni vardır çok iyi derecede akademik inğilizce biliyor ve bu niteliğini bir yemek sparişinde açığa çıkartmak için can atan bir ruh haline bürünmesini mizahi bir dille anlatır.
Bende senin kalemini okurken aslında entellektüel dilini severek okuyorum ama sanki tüm birikimini okuduğun kitapları masal kahramanlarını her şeyi bir yazıya sıkıştırmaya çalışıyorsun gibi bir duyguyu gördüm parağrafların da .
Tüm tuşlara basan bir oyuncu gibi Özünde sözünde yüreğinde ne varsa
Boca edercesine bir yazıya dökmen benim gibi bir okurun kapasitesini aşabilir.
AZ biraz merhamet et okurlarına .
Hewalé Gulé
Sana şiddetle uzun nefesli bir roman yazmanı tavsiye ederim ancak o zaman gönül şifanı bulursun.
Biz kavgaya tutşsaydık meselesine gelirsek
Ben seni parçalamaya çalıştığım anda kaleminin diğer yüzünde ki haşhaşi hançerini bana saplamak için bir an bile teredüt etmeyeceğini çok iyi biliyorum.
Neyse ki ya Sabır tespihinin tanelerini aheste aheste çekerek içinde biriken enerjiyi bende boşaltmadın Allah razı olsun. :)
Gule
Kalemim hakkındaki düşüncelerinde haklısın. Gerek şiirlerde, gerekse yazılarda bazen; çok konuşunca ya da konuyu uzatınca; her şeyi karıştırıp, daldan dala atlayınca, düşüncelerimi, bildiklerimi, okuduklarımı sanki arka arkaya sıralamışım gibi, hepsini birden yazıya ya da şiirlere boca etmişim gibi görünüyor ama bu kendiliğinden oluşuyor, bu bilinç akışını planlı, programlı yapmıyorum. Ekrandaki tuşların bana oyunu ve tuzağı...
Yok yok! Biz senle iyi anlaşacağız gibi ama gözümden kaçmadı sen de provokasyonu seviyosun bakıyorum, geçenki şiirde de konuşim diye böyle gaz vermiştin:))
Şimdilik iyi gidiyoruz, ilerisi için söz veremem ama, normalde sabırlıyımdır ama biz de insanız işte, bizim de huysuzluğumuz, aksiliğimiz, tersliğimiz oluyor, olmuyor değil:)
Boşuna dememişler, "İnsan Beşer, Kuldur Şaşar" diye...
Teşekkür ediyorum tekrar, düşüncelerini açık ve net, dürüstçe paylaştığın için...
MEDAMED Selçuk KORKMAZ
Senin de dile getirdiğin gibi objektif tarafsız eleştiri yapılan işin gelişimi için çok kıymetli olmazsa olmaz bir unsurdur.
Gerek bu platformda gerekse başka mecralarda bir çok eleştiri iyi ve Hoş temenniler içerir
Güzel olan eleştiriler insanların hoşuna gider
O zaman yapılan iş gerçeklikten uzaklaşılır
körlerle sağırlar biri birlerini ağırlar
durumuna dönüşür.
Provakatif olduğum konusunda haklısın
bu konuda sabıkla lı olduğumu kabul ediyorum
Ama pişman değilim, Ceza indirimi de istemiyorum :)
Bazen omuz atıp kavga çıkartmayı severim
Zaten karbon kağıdından çıkmış kopya günleri yaşamak sıkıyor canımı
Bir meyhanenin bir dergahın camını kırmışım çok mu bana.
Şaka bir yana erdemli olmak her insanın harcı değildir.
Yazıklarını takip etmeye imkan dahilinde devam edeceğim.
Elimde taşım bekliyorum :)
Allah beni affetsin
Hayırlı çalışmalar dilerim
Gule
Sen şaka falan diyosun ama şakalarının tasvirleri bile estetik, şık duruyor, çok iyi...
Evet seninle hem fikirim bu eleştiri konusunda, ben de aynı düşünüyorum.
O yüzden her zaman beklerim, senden gelen taşları da toplar, saksıya koyarım ya da koleksiyon yaparım fena mı:)
İyi günler, selamlar.
İçten gelen, sıcacık bir “nasılsın” bazen o kadar makbule geçer ki! Kimin söylediği önemli değildir o nasıl’ı; önemli olan içini dolduran duygu, o insan sıcağıdır. Hayatın sert poyrazlar estirdiği, üşümekten kaskatı kesildiğimiz o anlarda tavşan kanı, sıcacık bir çay kadar hayra geçer. Aradığımız şefkatli ana kucağı olur. Siz de yazınızda bu durumu öyle güzel anlatmışsınız ki o beyefendiye teşekkür edesim geldi.
Sevgili Gule, yine ustalığınızı konuşturmuşsunuz. Aceleyle yazdığınızı söylemişsiniz, bir de daha özenseydiniz nasıl bir şey çıkacaktı ortaya, merak ettim… Çünkü bu yazı aceleye getirilmiş bir yazı olmak bir yana, mükemmellik seviyesinde bence…
Büyük keyifle, yer yer gözüm dolarak okudum. Güzel yüreğinize sağlık :)
Mavilikler tarafından 28.8.2024 14:27:57 zamanında düzenlenmiştir.
Mavilikler tarafından 28.8.2024 15:07:38 zamanında düzenlenmiştir.
Gule
Çok önemserim bu duyguları, özellikle insancıl ve içten olmayı, insana değer vermeyi, kadir kıymet bilmeyi...
Sesinizdeki içtenlik de çok sevindirdi, çok teşekkür ederim. Vaktinizi ayırıp uğradığınız için de ayrıca teşekkürler. Yazıyı beğenmeniz mutlu etti.
Sevgiyle...
Gule
Selamlar canım, sevgiyle...
Jüli d.
Bir şey üretirken kesin bitti diyemezsin. Eklemeler çıkarmalar olur. En iyi yazarı bilir.
Seviler canım
Boşuna demedim ben, sen sayfalar dolusu yaz ben okurum...
Sayfalar dolusu değil mi? Aaaaa...
Ama Bir cümleyle, insanın ruhunu tıka basa doldurmak böyle bir şey degil mi?
Bakmayın dedim, cevap bekler gibi duran soru işaretlerine, sanki boğazımda yumruk olsun diye kendini soru işareti kılığına sokmuş mızrak gibiydiler.
Al sana, ahan da böyle olur bu durumlar, der gibi, nefesimi düğümledi her soru işareti.
Geceye dalarken kaçırdım diye üzülmüştüm ama güne gözlerimi açarken de keyfi başka oldu.
İyi ki yazıyorsun sevgili Gule. Kaleminden okunacak öyle çok şey var ki.
Hep yaz dilerim.
Sevgimdesin.
Gule
Ama evet seninle yüksek dozdaki olumlu söyleşiden sonra 'dur' dedim 'Sky'a bi süpriz yapim!'
Çok teşekkürler canım benim, sen de iyi ki varsın. Böyle kalbi kalbime yakın okurlarım olduğu için çok şanslıyım.
Sevgiler çokça...
black_sky
Canım sen yaz da ne yazarsan yaz. Nasıl mutlu oldum sabah yazını görünce, sende söyleyince benim de ettim olmuş, sevinçten kendimden geçtim.
Ben hep hatırlatırım sana :)) 1 sayfa tamam kaldı 599 sayfa:)))
Sen hep yaz canım benim.
black_sky
Canım sen yaz da ne yazarsan yaz. Nasıl mutlu oldum sabah yazını görünce, sende söyleyince benim de ettim olmuş, sevinçten kendimden geçtim.
Ben hep hatırlatırım sana :)) 1 sayfa tamam kaldı 599 sayfa:)))
Sen hep yaz canım benim.
Gule
Evet yazı ısmarlama gibi oldu biraz ama görüyosun sana süpriz bi parti ayarlamak için şekilden şekile girdim burda. Maymuna çevirdin kız beni:))
Farzet ki müziği açtık sonuna kadar, piste çıktık ve çılgınlar gibi eğlendik:)
Teşekkürler canım, minnettarım varlığına.
Sevgiler çokça...
black_sky
Bu benim ilk supriz partim sanırım:)) birden duygusal bağladım..
Teşekkürler ederim canım benim.
Çok zıpladık diye modu düşürelim dedim. Bu şarkı iyi yazdırıyor:))
https://youtube.com/watch?v=zjJgmDWxBc0?si=D18RsxSaJgfj4LZn
Gule
black_sky
İlahi yahu, ama ne eğlendik be...
Yine olsa yine yaparım)) hep yaparım.
İnsana böyle çılgın eğlenceler lazım;))
Vurmalı çalgılar , kendini tekrar eden bir döngünün can sıkıcılığı, uzaktaki yakınlar , elini tutamadığımız; derdine derman olamadığımız
kendimiz bir de uzayıp giden yollara , yıllara paralel listemiz...
Bir şarkıda geçiyordu : birgün yolum düşerse
oralara , eski günlerin hatırına değil sadece biraz çay biraz söyleşi biraz da rakı içip gideceğim.
Selamlar yeni günle .
Gule
Teşekkürler, selamlar.
Gule
iyi uykular canım.
nepal
ah . bana göre çok tadında ama yine de bakıyorum. bekliyorum o zaman. o son düldülden sonra.
Gule
Gule
Gule
nepal
black_sky
Gelmiş geçmiş ve bir daha gelmemiş olsun hastalıklar.
Sevgilerle..