- 184 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Her Davranışımız Kayıt Altına Alınmaktadır
İnsanın yaratılıp dünyaya gönderilmesinin ana gayesi kulluk yapması içindir. İmtihanda olduğumuzu her zaman hatırlamalı, İbadetleri yaparak kulluk görevimizin farkında olmalıyız. Her davranışımız kayıt altına alınmaktadır. Bu hakikati bilerek hayatımızı Allah (c.c.) ve Resulünün emirlerini yapıp yasak ettiklerinden de kaçınarak yaşamalıyız. Başıboş bırakılmadığımız her halimizin ve davranışımızın, adeta video kameraya çekildiğini unutmamalıyız. Kirâmen kâtibin meleklerince her anımızın yazıldığı, yaptığımız işlerin amellerin zerre miktarı da olsa karşımıza Ahiret yurdunda çıkarılacağını her zaman hatırlayıp, güzel ahlâk sahibi olarak yaşamalıyız. Bu dünyaya, başıboş olarak gönderilmeyip, imtihan için gönderildiğimiz gerçeği Kur’an ve Sünnet’te açıkça haber verilmiştir.
Bazen korku, bazen ölüm, açlık, mallarımızın ve ürünlerimizin eksiltilmesi, yok edilmesi, fakirlik, zenginlik, hastalık v. b. sebeplerle imtihan ediliriz. Nefsimize zor gelen sıkıntılı anlarımızda isyan etmeden sabır göstermeli, nimetlerin bol verildiği dönemlerde de israf etmeden, Ya Rabbi! Bu güzellikleri imkânları verende alan da sensin diyerek teslimiyet gösterebilmek, şükürle mukabelede bulunmak, gerçek anlamda kurtuluşa erme vesilesidir. Sünnetullah gereği inanan inanmayan her bir insan dünya için çalışırsa mutlaka başarılı olur ve karşılığını alır. Dünya için çalıştığında başarılı olunduğu gibi ahiret için de çalışan inanan İmanının gereklerini yapan, güzel ahlâk sahibi bir Mü’min âhiret hayatında da huzura, cennet’e Cemalullah’a kavuşur. İnanmayan insanların bu dünya ya yönelik çalışmalarında başarı söz konusu olurken, ahiret hayatında başarılı olmaları mümkün değildir.Çünkü gerçek âlemde başarıya götüren özellikler İman, salih amel, güzel ahlâk sahibi olunması emredilmiştir.İnanmayan, imanın gereklerini yapmaktan uzak durup çalışmayanlar gerçek âlemde başarılı olamıyacakları için cehennem’e gitmeleri kaçınılmaz bir şekilde tahakkuk edecektir. Mü’minler olarak; maddi ve manevi alanlarda başarılı olmak için çok çalışmak ve gayretimizi, çabamızı çok net olarak sürdürmek zorundayız. İmtihan için gönderilmiş olduğumuz dünya hayatında, ebedi hayatta kurtuluşumuzu sağlayabileceğimiz amellerle dop dolu olarak yaşamalıyız. Kaybedenlerden olmamak ve kurtuluşa erişmek için hem dünya hemde ahirete yönelik çalışmalıyız. Dünya hayatında üretimimizi her meşru alanda artırıp helâl yoldan rızkımızı temin ederek kendimiz, ailemiz, milletimiz ve insanlığın kurtuluşu için çalışmalıyız.Aynı zamanda ahiret hayatında kurtuluşa erebilmek içinde imanımızın gereği olarak ibadetlerimizi yapıp, yasaklardan da kaçınıp güzel ahlâk sahibi olmalıyız.
İnsan hayatını anlamlı kılan, ona değer katan temel özellik, insanın bir vazife ve sorumluluk varlığı oluşudur. Bu sebeple, vazifelerini ihmal eden ve sorumsuz bir hayat yaşayan insanlar, hakikatte insanlık değerini yitirmiş olurlar. Bu dünyada bir kısım insanlar, insanlığının gereği olan vazifeleri ihmal etmiş ve bunların sorumluluğundan kurtulmuş olabilirler. İlâhî sorumluluktan kurtulmak ve Allah’ın huzurunda hesap vermekten kaçmak hiç kimse için mümkün değildir. Aksini düşünmek, ahlâk nizamını ve bu nizamın temeli olan mutlak adaleti inkâr etmek sonucuna götürür.
Âyet-i Kerîmelerde: “İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır!” (Kıyame Sûresi âyet:36) “İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece ‘İman ettik’ demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar? Andolsun ki, biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. Elbette Allah, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır.” (Ankebût Suresi âyet:2-3) “Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin hakikaten huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız?” (Mü’minun Sûresi âyet:115) “O gün insanlar amellerini görmeleri (karşılığını almaları) için darmadağınık geri dönüp gelirler. Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür.” (Zilzal Sûresi âyet:6-8) “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat Sûresi âyet:56) “Hayır! İnanacak yerde siz hâlâ dini yalan sayıyorsunuz. Oysa sizi gözetleyen muhafızlar, değerli yazıcılar var. Onlar yaptığınız her şeyi biliyorlar.” (İnfitar Sûresi âyet 9-12) buyurulmuştur.
İmtihan için gönderildiğimiz dünya hayatında aşıboş bırakılmadık. Her yaptığımızdan dolayı hesaba çekileceğiz. Yaptığımız iyilik ve kötülüklerin zerre miktarının da kayıt altına alındığını hiçbir zaman unutmamamız gerekir. Hayatımızın her döneminde, İmanlı olarak yaşayıp, helâller dairesinde emredilenleri yapıp, yasaklar, haramlardan kaçınıp, güzel ahlâk sahibi olmamız gerekir. Rabbimiz; gerçek anlamda Mü’minlerden olmamızı emretmektedir. Âhiret yurdunda, mahcup olmak istemiyorsak, hayatımızı İslâm’a uygun yaşamamız gerekmektedir.
Başıboş bırakılmadığımız, imtihanda olduğumuz şuur’unda olarak; ölmeden önce ölebilmeli, hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekerek yanlışlardan uzak durup, kendimiz, ailemiz, sevdiklerimiz ve bütün insanlık için faydalı olmaya çalışmalıyız. Dünya-âhiret dengesini kurulmalı, ahiret gerçeğini unutmadan hayatımızı meşru ölçülere uygun yaşamalıyız. Allah’tan gelip Allah’a dönüleceğine inanan Müslümanlar için dünya hayatı, ebedi hayat olan ahiret hayatı için bir hazırlık yeridir. Sağlam bir ahiret inancı olmadan Dünya- Ahiret dengesinin kurulamayacağı, onun için Mekke’de nazil olan surelerin ana konusunun Tevhid’e göre Allah’a iman ile birlikte ahirete iman olduğu gerçeğini kavramamız gerekir. Müslümanlar dünya-ahiret dengesini koruyan üstün İslam medeniyetini geçmişte nasıl kurmuşlarsa bugün de aynı şekilde dengeyi kurup, korumak zorundayız. Herkes yaptığının karşılığını bulacak, İlahi adalet tecelli edecektir. İslâm’a uygun olarak bir hayatı yaşamamız sonucu, dünya imtihanımızı kazanıp, ebedi hayatta kurtuluşa ermeliyiz.
İmanımızın gereği, güzel güzel Salih amelleri işleyip, haramlardan uzak durup Allah (c.c.)’ın Rızasını kazanan Mü’minlerdan olmamız duası ile sıhhat ve âfiyetler dilerim.
[email protected]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.