- 106 Okunma
- 1 Yorum
- 3 Beğeni
MAZGAL
MAZİYE YOLCULUKLAR - 290
Eskiden, kale duvarlarında iç yanı geniş, dış yanı dar sur deliğine mazgal dediklerini okuduğumuz kitaplardan öğrenmiştik.
Günümüzün kaleleri cezaevleridir. Koğuşların demir kapılarında mazgal var.
Cezaevi koğuşlarındaki demir kapılarda, normal boydaki bir insanın göz hizasında, 10 x 20 cm genişliğindeki küçük pencereye mazgal derler.
Kapıda nöbet tutan gardiyanlar, bu küçücük pencereden koğuşu gözlerler.
Bu küçücük pencere, dış taraftan demirden bir kapakla kapatılır.
Sürgülüdür. İtelesen de açılmaz. Boyu çok uzun olanlar, eğilerek mazgal deliğinden bakmak zorundalar. Boyu kısa olanlar, parmak uçları üzerinden yükselerek bakarlar. Çok kısa olan da ayağının altına bir şey koymak zorundadır.
1980 öncesi ve sonrası siyasi olarak yattığım cezaevi koğuşlarında, mazgal delikleri açıktı.
Mazgalın dış kapağı açılınca, karşındaki insanın yüzünü net görebilirdin. Elini uzatıp tokalaşabilirdin.
Kâhta Cezaevinde yetmişli yıllarda tanık olduğum gibi, düşman olduğun kişiye yüzünü göstermeden elini uzatıp geçmiş olsun derken, kolunu mazgal deliğinden çekip kırabilirdin.
Gardiyanlar, mazgal deliğinden sana mektup, evrak veya başka bir şeyi verebilirdi. Gardiyanlar dış taraftaki kapağı açınca, mazgal boyutundan büyük olmayan istediği şeyi kendisine verebilirdin. Örneğin çay alıp verebilirdin.
Kaldığım koğuşun mazgal deliğine, aynı genişlikte sac kaynak etmişler. Bu sacı buğday eleği deliği genişliğinde ve sıklığında delmişler. İki tane demiri pencere demiri gibi kaynatmışlar. Mazgal deliğinden hiçbir şey alınıp verilemiyor. İç taraftaki dış taraftakinin yüzünü seçemiyor. Dış taraftaki de iç taraftakinin yüzünü seçemiyor. Dış tarafta gardiyan bir şey söyleyince, kulağını deliklere yapıştırmazsan duyamıyorsun.
Gardiyanlar bir şey söyleyecekleri zaman dışardan demir kapıya vuruyorlar…
Bu ses, mazgal deliğine biri kulağını versin demektir.
Kapı vurulduğunda mazgal deliğine ya meydancılar ya da belli adamlar koşuyor.
Bu güne kadar kapı vurulmasına hiç koşmadım. Mazgal deliğine koşanlar adımı ve soyadımı söyleyince gidiyorum.
Kapının dışarıda vurulma sesi, demir kapının açılması her zaman koğuştakilerin gözlerini, dikkatini o tarafa çevirir.
Açılan demir kapı ekmektir, yemektir, ilaçtır, mektuptur, içeride biriken çöpü istemektir, gelen gazeteleri almaktır, mahkemesi olanların ismini okumaktır, görüşe hazırlan demektir, görüşe götürülmektir, mahkemeye götürülmektir, koğuşa yeni kişilerin getirilmesidir.
Kapıda beklenen en güzel ses; yüreği sevinçle dolduran, özgürlük yolunu açan, sevdiklerinle kucaklaşma imkânı sağlayan, yedi harf ve üç heceden oluşan sihirli bir sözcüktür: TAHLİYE!
Mazgal deliğine kulağını verenden bir ses yükselsin!
Nefesler kesilsin, kulaklar dinlesin!
TAHLİYE!
CEZAEVİ GÜNLÜĞÜ
16 Ağustos 2013 / Cuma / 15.55
YORUMLAR
Mahmut Cantekin
Beklerken üç şiir iki yazı yazdım. Davadan sonra beraat kararı çıktı. Yargıtaya gitti. On bir yıl sonra Yargıtay beraat kararını onayladı. Avukatım bir hafta önce tazminat için dava açtı. Bakalım. Selamlar, sevgiler.