Tebessümleriniz ve siz! Aman efendim, birbirinize ne de güzel yakıştınız. Bu Ağustos akşamında peşinize takılan bir deli rüzgâr ıslık çalarak sizi taciz ediyor, yüzünüze dokunuyor, saçlarınızı savuruyor ve sizinle konuşuyor. Sizden saklamayacağım, bayağı bir kıskandım doğrusu. Eğrisi ben olmalıyım ki hiçbir gün yan yana gelemiyoruz. "Hayırdır ne iş?" diyorum, cevap alamıyorum. Belki siz de haklısınız, ciddiyet ister tabi bu ince işler. Hepsinden önemlisi güven ister. Keşke her şey kolay olsaydı, bilmez miyim zaten keşkelerin bir hükmü yok, lâkin hayallerim keşkelerimden daha büyüktür.Verseydiniz bana bir şans, kalbinizin ritmini hissedebilmek ve size bu denli yakın olabilmek için sol göğsünüzde düğme olmaya da razı gelirdim. Evet, evet bu benim için ne büyük bir şereftir bilemezsiniz. Neticede günde en az iki kere o nazik parmaklarınız kibarca bana dokunmuş olurdu ve tüm samimiyetimle söylüyorum, dünyanın en bahtiyar ve şanslı adamı ben olurdum. Meselâ bir kez olsun saçlarınızda toka olma şansını yakalamış olsaydım şayet bu da bana hayatımda aldığım en büyük ödül ve onur olurdu. En azından kırılana kadar sizinle kalırdım ki o takdirde sonumun neresi olacağını şimdiden kestirebiliyorum.

Efendim, bendeniz ne bir tarihi eserim, ne de koleksiyonunuzun en değerli parçasıyım. Kuvvetle ihtimaldir ki beni göndereceğiniz yer önce semt, sonra da şehir çöplüğü olurdu. Bunu bilmek acı da olsa en baştan alıştırdım kendimi, nasılsa her şeyin bir sonu var. Sizin sonunuz da her canlı gibi nihayetinde sona erecek. Ama ben ölümü asla size yakıştıramam, bunu düşünmek bile şu an nefesimi kesiyor. Temennim odur ki, ölüm sizden uzak olsun. Çünkü tebessümleriniz dünyayı aydınlatan bir ışıktır. İhtimal zayıf da olsa, olsaydım da keşke bardağınızda dudak payınız olsaydım, bu vesileyle size özlemle kavuşur, sevgiyle, aşkla taşardım. Her şeye rağmen bana bu tatlı ve heyecanlı anı hayâl de olsa yaşattığınız için size minnettârım çok değerli hanımefendi.Unutmayınız herkes aynı ölçüde sevilemez ve zaten sevginin de bir ölçüsü yoktur. Kalp ki kendisi küçük ama işlevi büyüktür, sevmesini bilenler ve sevildiğini hak edenler için.

Lafı çok da uzatmanın bir anlamı yok, hoşlandıysam ben hoşlandım, asıl kutlanması gereken kalbimdir. Çünkü o sizi her türlü çıkar ilişkisinden uzak, ama kendisine çok yakın bulduğu için gönülden sevdi. Öyle burun kıvırıp beni görmezden geliyorsunuz diye peşinen pes edip sevmekten vazgeçecek değilim. Madem ki kalp benim, göz benim, duygularım benim, öyleyse çok rica ederim, hadi beni neyse de, şu masum kalbimi kırmayınız. Soruyorum şimdi size: "Şu yeryüzünde, sekiz milyar insan içinde sizi seçmişse kalbim, bundan daha yüce değer başka ne olabilir?" Cevap vermemekte özgürsünüz, kalbiniz en şaşmaz biçimde gerekli cevabı kulağınıza fısıldayacaktır. Sağlıcakla ve sevgiyle kalın.Hep bende kalın benim canım efendim.

Vecdi Murat SOYDAN