- 467 Okunma
- 11 Yorum
- 13 Beğeni
Mülakat "Mona Lisa'nın Gölgesinde"
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
O zamanlar metropolün göbeğindeki gökdelenlerin birisinde gerçekten de çok mühim bir pozisyon için iş görüşmesine gitmiştim. Bankanın yazılı sınavını yüksek bir puanla geçtikten sonra işte o meşhur mülakata katılmaya hak kazanmıştım.
Tabi teknoloji o dönemler kısıtlı olduğundan kulaktan dolma bilgilerle yol alıyordum. Daha önce sorulmuş sorulara verilmesi gereken cevaplar, kılık kıyafetten renk seçimine ve hatta nasıl bir saati hangi koluma takacağıma kadar vs..
Oysa tüm bunların dışına çıkacaktım.
Bu fikre evden çıkmadan az önce karar vermiştim. Olmak istediğim gibi olacaktım. Çünkü aksi halde büyük bir pişmanlık yaşayabilirdim. Hayatımda "keşke" olsun istemiyordum. Düşeceksem de kendim düşmeliydim. Yine de bazı konularda tedbiri elden bırakmamalıydım.
Zamanın birinde Mit’e başvuru yapan o genç gibi olmak istemiyordum. O kadar aşamayı geçip Ankara’ya vardıktan sonra kapıdaki görevlinin sorusu üzerine "istihbaratçı mülakatı için geldim" dedikten sonra daha kapıda elendiğini evine vardıktan sonra anlamıştı.
Kendi seçimimi yapacaktım.
Sonunda o buzlu cam odaya girdim. Karşımda kırklı yaşlarda yüzünden sert birisi olduğu anlaşılan bir kadın var. Bu dişi kurt beni gözleriyle süzdükten sonra soru yağmuruna başladı.
- Kendinizi beş yıl sonra nerede görüyorsunuz?
- Sizin koltuğunuzda!
(Şaşırmıştı)
Gözlüklerinin üzerinden beni süzdü.
- Peki ya siz buraya oturduğunuzda bu sefer de başka birisi gelip kendisini beş yıl sonra sizin yerinizde görmek istediğini söylerse?
- Böyle bir cevap verebilir ve bunu da başarabilirse seve seve kalkarım o koltuktan!
(Dikkat çekebilmiştim)
- İngilizce seviyeniz gayet iyi lakin en az bir tane daha başka bir dil biliyor olmalıydınız.
- CV’me yazmadım ama İspanyolca ve Fransızca da biliyorum.
- Peki neden yazmadınız?
- Buraya da getirecek birşeylerim kalsın istedim.
- Yazılı sınavı geçeceğinize emindiniz yani?
- Bu mülakatı da geçeceğim!
(Bu defa da "ukala" olduğumu düşünüyordu)
- Bu düşüncenizi bana ispat edebilir misiniz?
- Mülakatı geçince bölge müdürünün odasına yönlendiriyorsunuz. Odaya girmeden hemen önceki koridorda bir Mona Lisa Portresi var. İçeride muhakkak sohbeti açılacak. O yüzden ben o portreye bile hazırlandım.
- Peki ama yine hala herşey benim elimde. Size karşı bir antipati duyup belki hakettiğiniz halde sizi burada eleyebilirim.
- Evet bu doğru. Eğer böyle birşey olursa zaten yanlış yerdeyimdir diye düşünür ve doğru yere giderim.
On dakika sonra bölge müdürünün odasındaydim. Yaşlıca ama bu yaşın onu tecrübeli bir kurt olduğunu her halinden anlayacağınız bir adamın karşısındayım. Bana o malum tablo uzerine biraz konuştuktan sonra "yarın başla" dedi. Cevap vermedim. Tam kalkıyordum ki son bir soru daha sordu.
- Başka bir bankanın hem yazılı sınavını hem mülakatını geçtiğiniz halde göreve başlamamışsınız. Neden?
- Sizin gibi birisi son aşamada benimle hiçbirşey konuşmadan yine sizin gibi bana sadece "yarın başla" dedi diye başlamadım.
Çok kısa bir sessizlik oldu.
- Lütfen oturun.
Koltuğunda geriye doğru yaslanmış o yaşlı kurt bu defa ayağa kalkıp odanın içerisinde gezinmeye başladı. Pencerenin kenarından dışarıya bakarak konuşmaya devam etti.
- Aşağıda mülakata girdiğin kadın benim kızım. Bana seni kesinlikle işe almam gerektiğini söyledi. Açıkçası senin yerini doldurabilecek birisini her zaman bulurum. İş hayatında duygusallığa yer yok. Yalnız aklıma birşey takıldı. Bir zaman sonra bu bankada üst düzey bir yönetici bile olmak varken neden aşağıda kızıma beş yıl sonrası için İnsan Kaynakları Müdürü olmak istediğini söyledin.
Tereddüt etmeden cevapladım.
Para kazandırarak hep size kazandırmış olurum. Oysa insan kazandırabilirsem uzun vadede kendime de yatırım yaparım.
Ertesi gün İnsan Kaynakları Müdurü olarak başladığım görevime üç yıl devam ettim. Bölge müdünün rahatsızlandığı bir gün onu ziyaret haricinde o odaya bir daha hiç girmemiştim. O son gün hariç.
- Müdürüm, bir maruzatım var.
- Buyur Ali Osman.
- Beş yıl sonra kendisini benim koltuğumda gören bir genç kız var!
- Yaa! Demek ayrılık vakti geldi. Sen ne yapacaksın peki?
- Müsadenizle bankadan beş personeli alıp kendime bir şirket kurmayı düşünüyorum.
- Peki ya bu şekilde işi bıraktığın ve personellerimi de ayarttığın için sana tazminatını vermezsem?
- İşte bu yüzden üç yıldır yalnız size değil kendime de çalıştım.
- Hakkınızda hayırlısı olsun. İstediğin beş personelden bilgim var. Daha yüksek maaş versem yine de gidecekler biliyorum. Yolunuz açık olsun.
İlişiğimi banka kesti. Böylece tazminatımı da almıştım. Şirketi kurduğumda bölge müdürü ve kızı bir gün ziyaretime geldiler. "Hayırli olsun" derken ellerinde bir de o koridordaki Mona Lisa Tablosu vardı. Müsade istediler. "Onur duyarım" dedim.
Duvara çiviyi bölge müdürü çaktı -tabloyu kızı astı.
YORUMLAR
bayduygusal
Selam, sevgi ve saygılarımla.
bayduygusal
Gülümsettiniz.
Varolun.
Saygılar.
Beğeni ve ilgi ile okudum.
Üniversiteden sonra girdiğim banka mükatları ve sınavları hatırlattı bana:
Sınavlara doymamış olacam ki aralıksız mülakat sınavlara giriyordum kazandığım halde başlamayıp sil baştan adeta hayatla oyun oynayıp kaderle dalga geçiyordum.
Gün başarınızı kaleminizi tebrik ederim dost yazarım.
İçten selam saygılarımla
bayduygusal
Ben de sevindiğinize sevindim.
Saygılar efemera.
Yazılı sınavda sorular ve cevapları yüzde doksan birebir örtüşür.Sözlü sınavlarda sorular bir oyun cevapları da oyunu yönlendirip level atlamayı gerektirir.Başarılı olmak için zeka Gerekir. ilgiyle okuduk..Kutluyorum.Kaleminiz daim olsun.Saglıcakla.Saygıyla.
neneh. tarafından 23.8.2024 05:13:50 zamanında düzenlenmiştir.
Demem o ki….
———-
Hayatın engin ummanında, kariyer yolculuğu öyle bir sefinedir ki, her kürek çekişte insanı hülya ve hayal saraylarının meşakkatli yollarına sürükler. Herkesin ruhu, menziline ermek ister; lakin kader, bazen yolumuza cehennemî ateşlerle örülmüş dağlar diker. O iş görüşmesi ki, içimdeki nefs-i emmare ile mücadelenin en çetin meydanıydı; zira her cevabım birer ok gibi muhatabımın kalbine saplanmalıydı. Lisan-ı hâl ile kendimi feda ederek, ruhuma sirayet eden o eski hikayeleri, kelam-ı nazik ve letafetle süsleyip arz etmek, benim için bir farz olmuştu. Velhasıl, kendi içimdeki alev-i aşk ile hareket edip, kaderimi yazdım.
————/
Dedim ve gidiyorum…
bayduygusal
Amacım tam da oydu.
Saygılar.