- 82 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN MÜCADELE GÜNÜ
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN MÜCADELE GÜNÜ
Maalesef içinde yaşadığımız coğrafya sancılı ve sorunlu bir coğrafya. Demokrasi ve insan hakları, basın-yayın ve hukuk ihlalleri dibe vurmuş durumda. Günün anlam ve önemini vurgulamak amacıyla bugünkü yazımı bu konuya ayırmak istedim.
Konuya başlarken tarihsel gelişimine bakalım; Dünya Basın Özgürlüğü Günü, her yıl 3 Mayıs tarihinde tüm dünyada kutlanan bir gündür. 1993 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun aldığı bir kararla kabul edilmiştir. Amacı, basının demokrasiyi korumaktaki rolünü vurgulamak, etik gazeteciliği ön plana çıkarmak ve dünyada basının sansür edildiği ülkelere mesaj göndermek olarak belirlenmiş.
Ayrıca gazetecilere yönelik saldırılar, tutuklamalar ve sansür gibi konularda farkındalık yaratmak ve bu tür olayların önlenmesi için mücadele etmek bu günün önemli amaçlarından biridir.
Osmanlı İmparatorluğu’nda 2. Meşrutiyet’in ilan edildiği 24 Temmuz 1908 günü İstanbul’da çıkan gazeteler, sansür memurlarını içeri sokmama ve gazetelerini sansüre yollamadan basma kararı verdi.
Bu olayın yıldönümü, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin 1948 yılında aldığı kararla Basın Bayramı olarak ilan etmiştir.
1971’de bayram olmaktan çıkmış ve adı, "Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü" olarak değişmiştir.
Bugün gelinen durum; "Basın özgürlüğü için mücadele" gününde Türkiye’nin basın özgürlüğü bilançosu iç açıcı gözükmüyor.
Türkiye, 180 ülke arasında Filistin, Venezuela, Yemen gibi ülkelerin gerisinde 158. sırada bulunuyor.
En üst sırada Norveç bulunurken, 180. ve en son sırada Doğu Afrika ülkesi Eritre, 179. sırada ise Suriye yer aldı.
İstanbul barosu günün anlamı ve önemi hakkında şu açıklamada bulundu; İkinci Meşrutiyetle (1908) birlikte basından baskı ve sansürün kaldırılışının simgesi olan 24 Temmuz’un 116. yıl dönümündeyiz.
Büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Basın, Milletin müşterek sesidir” sözü toplumun aydınlatılması hususunda basının üstlendiği görevi en güzel biçimde açıklamaktadır.
Çağdaş demokrasilerin vazgeçilmez unsurlarından olan, kamuoyunun hakikatleri öğrenme ve doğru haber alma hakkının göstergesi olan basın özgürlüğü, bugün maalesef ülkemizde yok sayılmaktadır. Basının ve basın mensuplarının siyasal iktidarlar eliyle maruz kaldığı ekonomik ve siyasi baskı, hapis cezaları karanlık bir iklimi de beraberinde getirmektedir.
Basın özgürlüğüne ilişkin bulunduğumuz nokta, hukuk devleti olma ve çağdaş demokratik laik bir ülke olma yolunda bulunduğumuz nokta kadardır… Tüm özgürlüklerin teminatı olan hukuk güvenliğindeki eksiklikler basın için de büyük bir tehdidi beraberinde getirmiştir.
2024 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke içerisinde 158. sırada olan ülkemizde, “24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı”nı sembolik olarak kutlayabiliyoruz. Bu yüzdendir ki 24 Temmuzlar basın meslek örgütleri tarafından “24 Temmuz Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü” olarak nitelendirilmektedir.
Anayasamızda “Basın özgürdür”, “Türkiye bir hukuk devletidir”, “Yargı bağımsızdır” yazmaktadır. Bütün bu değerleri ülkemizde, toplumun, devletin gerçek ve değişmez değeri haline yeniden getirmek hepimizin gayretlerine ve mücadelesine bağlıdır.
Bu vesileyle, basınımızın ve basın emekçilerimizin 24 Temmuz Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü’nü kutluyor, gerçek bayramları hep birlikte kutlayacağımız yarınlara olan umutla, saygı ve selamlarımı sunuyorum…
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) 24 Temmuz’a ilişkin basın açıklaması yayınladı. Açıklamada "Bugünün sansür memurlarını dayanışma ile yeneceğiz" ifadelerine yer verildi.
Euronews Türkçe’ye konuşan Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, "Bu, yargıya hakim olmayı önceleyen bir politikanın fotoğrafıdır. Demokratik kurumsallık görüntüde var ancak içi boşaltılmış" değerlendirmesinde bulundu.
CHP lideri Özgür Özel, sansürün kaldırılışının yıl dönümü ve Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü’nü dolayısıyla bir mesaj yayınladı. Özel mesajında "Gazetecilerin siyasetçiler tarafından tehdit edilmediği, basının tam anlamıyla özgür olabildiği, sansüre uğramadığı günlerin gelmesini ümit ediyorum” dedi.
DEM Parti Basın Yayın ve Propaganda Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, imzası ile yayınlanan açıklamada “Basın ve ifade özgürlüğünün en temel özgürlük alanı olduğunun bilinciyle, 24 Temmuz’u mücadele günü olarak nitelendiren basın kurumlarını ve emekçilerini selamlıyoruz" denildi.
Sonuç olarak şunlar söylenebilir;
1-Bu yıl kutlanan bayram havasında değil, basın-yayın, düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik baskı ve saldırılara karşı mücadele günü olarak kutlanması gerektiğini;
2-Bugün sadece gazeteciler değil düşünen, düşündüğünü ifade edemeyen gerçeğin peşinde olan herkes baskı altında da olduğu;
3-Günümüzde iktidar tarafında muhalif olarak bilinenler fişlenmekte, saldırıya uğramakta, gözaltına alınıp tutuklamalara maruz kaldığı;
4- 20 Temmuz’da çıkarılan OHAL ve çıkarılan KHK’lerle onlarca basın kurumuna el konulmuş, binlece basın mensubunun işsiz bırakıldığı;
5- Tüm bu baskılara rağmen bedel ödeyerek basın ve yayın özgürlüğünü savunan, mücadele eden, gazetecilerin varlığı umut olmaya devam edildiğini;
6- Bağımsız ve tarafsız bir basın, halkın bilgi edinme hakkını korumasının demokrasinin gelişmesi için gerekli olduğunu;
7- Farklı bakış ve farklı düşüncelerin sunulması ve eleştirel düşüncenin teşvik edilmesi gerekliliği toplumsal gelişme ve ilerleme için gerekli önemin verilmesinin gerekli olduğunu;
8- Demokratik sivil toplum kuruluşlarının basın çalışmalarını desteklemenin acil görev olduğu, bunun daha adil ve demokratik ve hukuk toplum inşa edilmesine katkıda bulunacağını;
9- Basın özgürlüğü, farklı uygarlıklar arasındaki diyalog ve dayanışmanın önem teşkil ettiğini, bu amaçla uluslar arası ilişkilerde bulunmanın savaşa karşı barışın korunmasına katkı sunacağını;
10-Uluslararası kültür ilişkilerinin birlik ve beraberlik anlayışı içinde hareket etmenin halklar kardeşliğini pekiştireceğini düşünüyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.