- 117 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
BİR BABA HİKAYESİ
Kış güneşi,tepelerin ardından yüzünü
göstermiş,âdeta insanın içini ısıtıyordu.
Güneşe karşı oturup sırtını duvara yaslamıştı babam. Tabakadan"BİRİNCİ"sigarasını çıkarıp
muhtar çakmağıyla yakmıştı, sanki köyü kaplıyordu dumanı, birine kızıp köyü ateşe verdi sanırsın.Elinde ki asa’sıyla da toprağı eşiyordu bir taraftan. Uzun bir süreden sonra yaslandığı yerden kalkıp,kahvehane’nin yolu
nu tutmuş,arkadaşıyla tavla oynuyordu.
Akşam’ı kahvehane de yapmıştı. Akşam iftar yemeğini yedikten sonra çaylarımızı içerken eskilerden dem vurdu,eski günleri yadetmişti o akşam. Sabah kahvaltısını yapmak isteme
di "sıpa’nın keyfi yok" diyerek de esprisini
yapmıştı,üşütüp grip olmuştu .Üç gün yorgan döşek yatmıştı,üçüncü günün akşamında
biraz daha bitkin düşmüştü babam.Annem "babanın durumu iyi değil,yalnız bırakmayal
ım"dedi. O gece geç vakitlere kadar babam
ın başından ayrılmadım. "Öleceğim diye mi
başımdan ayrılmıyorsun it"dedi.Küfürün biri
bin para,sıraladı peş peşe ve beni kovaladı.
Az bir zaman geçti geçmedi annem geldi
odama,babanı kaybettik diyerek ağlaya ağ
laya,beni kovmasının sebebi belli olmuşdu
Babamın.Adam gibi adamdı benim babam,son nefesinde bile.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.