- 269 Okunma
- 1 Yorum
- 10 Beğeni
Birbaşkabilmemkaçmilyonseksenincifalanfilan Arınma Denemesi
OnbinmilyonSekizyüzbilmemkaçlar…
Sanırım...
Bu kaçıncı arınma denemem hatırlamıyorum. Ruhuma işlemiş saçmalıkları cımbızla temizleyip, temizlediğim yerden daha da fazla çıkmasın diye umutsuzca umut etme durumlarından birini daha seve seve yaşıyorum...
Oysa...
Şimdiye çoktan çırılçıplak kalmış olmalıydım ama ne zaman bir katmanımı yüzsem, derinin altına saklanmış başka bir saçmalamalar katmanı daha çıkıyor ya ortaya, işte ben buna deli oluyorum...
Ah!
O son darbeyi vurmalıydım kendime, elim titrememeliydi, biliyorum…
Ama ne zaman niyetlenecek olsam, kendi açtığım kör kuyuyu, yuva sanıp içinde akılsız bir uykuya daldım…
Korkudan kelimeleri söylemeye çekinen küçücük bir çocuk gibi çıktı karşıma saçmalıklarım, dudaklarını titreterek, gözlerinde fırtınayı biriktirerek, yapma lütfen, diye diye döndürdü beni yolumdan.
Nasıl yapacaktım ki, yapamadım tabii ve her seferinde biraz daha düştüm gözden…
Ve sonuç...
Dizlerimin üstüne çöküp kalmayı da böyle öğrendim ben...
Ah ne de pişmanın, o ilk denemem de , kesip nefesimi, arkama bakmadan gitmeliydim kendimden...
Kaldım, kaldım da ne oldu...
Kurulu bir düzenim yok hayatta ama kurgusu bol bir hayatı yaşıyorum içerlerimde.
Birikiyorum yıllarca, dolup dolup taşıyorum kendimden.
Dağıtıyorum geçmişi ortalığa, ayıklamaya başlıyorum yaralarımı birer birer. Hiçbir şey kalmıyor geride, geride sadece derin bir boşluk ve içi boşalmış şişeler...
Bakıyorum sıfatıma, yüzü kıpkırmızı olmuş bir öfke beliriyor birden kederimden.
Kızıyorum, gırtlağım yırtılırcasına bağırıyorum, tutunmaya çalıştığın bu acınası hayata razı mısın, diye…
Ama dlyemiyorum, diyecek sözlerim de birer birer düşüyor dilimden. Anlamsızlığın ağırlığında kendimden geçiyorum, küsüyorum hayata, kusuyorum içimde biriken her şeyi ortalığa.
Ne yapsam da, Tek bir anlamlı cümle çıkmıyor dilimden.
Farkına varıyorum, gitmeyi isteyen yanımı da alıp götürmüş meğerse, içerlerimi dağlayıp gidenler...
Ahhh her seferinde başka bir boşluk yokmuş gibi neden hep kendi hayatımın o kör olası boşluğuna düşüyorum.
Hiç bir ışığın girmeye cesaret edemediği kör kuytumda gözlerinin alışmasını bekliyorum yine yeniden karanlığa.
Kızıyorum Tanrı’ya neden beni kör bir kuyu olarak doğurdu ki annem.
Annem ki elleri cennet , yüzü tek çarem. Olmaması ise evrendeki en büyük matem.
Kızıyorum tanrıya , ağlıyorum anneme…
Anlamıyorum...işte...
Almıyor aklım, nasıl koyabilir Tanrı cennetin için böyle bir karanlığı ve neden ayrı tutmadı ki cenneti cehennemden…
Giderek düşüyor gözümden her şey...
Vazgeçmelerim büyüyor içimde, başka bir şey ama çok kötü bir şeye dönüşüyorum hissediyorum.
Sanki ağzım cehenneme açılan kapı, gözlerim o cehennemdeki dipsiz kuyu, ellerim şeytanın yuvası göğsüm bir katliamın sunağı olacak birazdan.
Bütün kemiklerim birer birer derimi yırtarak yerinden fırlayıp, gözlerimden alevleri, en karanlık kuytularımdan iblisleri salacağım dünyaya.
Ve
Ben olacağım o kıyamet. Tanrı’nın bana reva gördüğü ve en derinime gömdüğü karanlığı serbest bırakacağım ama hiç mi hiç istemeden. Başka seçenek yok, başka bir seçenek yazılmamış gibi alnıma, kırmızı bir tabloya döndüreceğim tüm kainatı. Sonunda yarattığım hiçliğe bakıp, yeni bir arınmaya doğru yürüteceğim adımlarımı.
Birbaşkabilmemkaçmilyonseksenfalanfilanıncı deneme...
Sanırım, emin değilim...
YORUMLAR
İnsan eninde sonunda istemediği bir varlığa dönüşüyor ve aynı şekilde her şeye alışıyor. Bizim bu cırcır böceği Ağustos'a tevekkül ayı diyolar, Eylül de hüzün ayıdır malum, bak yaklaşıyor buhranlı günlerimiz. Mayıs güzeldir, bahardır, çiçektir, ferahlıktır en sevdiğim ay, o da kaşla göz arasında çabucak uçtu gitti elimden. karanlık bi şekilde sızıyor içimize...ruhbilimciler; "seçilmiş yalnızlık olgunlaştırır, içine düşülmüş yalnızlık ise çürütür." diyor.
Ben kendimden ve geleceğe dair iyi kokular almıyorum ama kötü de düşünmek istemiyorum. Çünkü düşüncenin olduğu yerde de çürüme başlar.
Bu yazı sanki kendine özel ve içsel, kendi haline bırakmalık, kendinle hasbihal...öyle kalsın istiyosun.
Sevgilerimle canım...
black_sky
Değişmedik dediğimiz yerde sanki değişim olayı tamamlanmış gibi geliyor bana. Tabii bazen geç farkına varıyoruz bu sürecin. Bazıları iyi olsa da nedense çoğu pek de güzel olmuyor gibi. Yaş geçtikçe direnme gücü de gidiyor gibi elimizden.
Aylara olan bakış açına tamamen katılıyorum. Önümüzde hüzne bulamadığımız bir ay bizi beklemekte. Sanki, dedim, çok çıkmıştık da senden yine geri geldin be hüzün ;((
Böyle izlediğim, dinlediğim şeylerin etkisi bu bendeki. Öyle sirkelenip çıkmam uzun sürüyor etkisinden. Etki beynime o da tüm düşüncelerime işliyor, Sistemden atmam da uzun sürüyor.
Amaaaaa varlığın ne de güzel geldi. İyi ki varsın.
Sevilerimle.