Aynanın içi
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Tırnaklarımı batırdım ciğerlerine, göz bebeklerine dikip gözlerimi, bekledim. Korkuyu, acıyı ve yenilgiyi görmeyi istedim.Geçip karşısına zevkle seyrettim. Kısık boğuk bir sesle, öfkene yeniliyorsun tedavi olmalısın, dedim.
O da aynı soğuklukta cam gibi baktı.
Korkuyu geçtim acının esamesi yoktu bakışlarında.
Hiç acelem yoktu sonsuza kadar bekleyebilirdim.
Bir süre bekledim de, zaman yavaş yavaş geçerken sabrının tükendiğini gördüm.
Gözlerinde bir anlık bir dalgalanma bir an ışık çakması.
keder olduğundan zerre şüphe yok aslının yansımasıdır, neme lazım ben bir penguen rüyasıyım zaten buz buz buz
sak uykularımdan uyanıyorum. bir ânı dondurup.up. up.up ...merdivende babamın sevindiren ayak sesi. anahtarın kilitte babacan dönüşü. çok kardeş uyuduğumuz oturma odasında babamın yüzünü az gördüğümüz, yarı karanlık, üstümüzü örten sevgisi. gülümsemesi .o gece yarısı bizi terk edişi.
bir yerde dursam şöyle büyütsem resmi dokuz yaşım. şimdi, söyle ey zaman ben kimim!
söyle ey zaman kim o çocuk
hep korkuyla karışık. okul çıkışı. akşam alacası yel gibi sokaklardan eve dönen hep okorkuyla karışık.
evde matem. evde dilsiz bir acı (dayının müntehir gidişi ! sonrası yok. kalbimizde kupkuru derenin boylu boyunca yatışı. acı, zifir, belirsiz bi yıkım. bayılma nöbetleri annem olan kadının acıyı büyütme ayini.)
mahrem bir öyküsü vardır elbet her evin göz göze bile konuşulmayan.
belki aynıdır her birimizin gerçek rolü. bize özel, bize kıymetli, herkese sıradan.
kim unutabilir kim, mutfaktan gelen anne kokusunu. kim inkar edebilir, patlamış mısır, közde kestane kapış kapış patates kızartması...
bunlar bir aynanın bana sözleri. kalsın diye. baksın diye. varsın diye kendimden kaçırdıklarım..olsun burada dur burası sana çok yakıştı çocuk .
Gülümsedim- yıllar önce babasının terk ederken baktığı gibi bakıp- onu, kimseye göstermediği acısıyla ve öfkesiyle bir başına bırakıp çıktım.
Ben belayım. Bahane mi yok!
Dengesini kaybetmiş rüzgârlı bir hava, tam bana göreydi. Elimi mantomun cebine sokup kendi içime sığınarak ilerledim. Çeşit çeşit insanların yanından geçtim, hiçbirinin yüzüne bakmadım. Neden bakacaktım, aceleyle oradan oraya koşturan tornadan çıkmış bir örnek yaratıklardı hepsi.
Dümdüz, önemsiz yığın.
Yürüdüm aynanın içinden çıkana kadar yürüdüm.
Balateskizamanöyküleri
YORUMLAR
Ben sizler gibi yazamıyorum
Yazdığımı belkide görmeyeceksiniz
Ama edebiyat sayfafına gelir ruhunun rızkını alır giderim.
Bugünde burdan nasip miş rızkımızı almak
Helal edin lütfen
Helallerin en nimetlisini aldım bugün 🌾
Levent Bozfırat tarafından 5.10.2024 18:06:03 zamanında düzenlenmiştir.
Kelimelerle böyle gönlünce oynayıp onlardan bir büyü yaratmak herkesin harcı değildir. Ustalık ister… Kuru bir anlatımla çok sıradan gibi görünecek bir durumun içine okuru çekebilmek gerçek bir edebiyatla olur ancak.
Hem hayranlıkla, hem de imrenerek okudum yazınızı. Yüreğinize, kaleminize sağlık :)
Jüli d.
Ne güzel sözler etmişsiniz, teşekkür ederim.
Var olun selamlar.
Değerli içine çeken bir anlatım ve düşünmeye sevk eden.
Yerine de nasıl yakışmış ve işte kalbe monte ettiğimiz eseriniz.
İçten selam sevgimle yazarım
Jüli d.
Selam ve.sevgi benden de.
İnsanın kendi iç aynasıyla isteyerek ya da istemeyerek hemhal olması; istiflenmiş o kendine has yaşanmışlıklarla yüzleşmesi ve hiç gözünü kaçırmadan o şimdi fantastik diyebileceğimiz atmosferde kalakalması, hatta sorgulaması, yargılaması, göz yaşı dökmesi hıçkırarak...
O aynada kendimi görmeye çalıştım. Göremedim. Çünkü paramparçaydı hem cam hem de içimin mozaikleri...
Kalemin yalınlığından dökülen harbi duygulardı. Duyumsadım ben de kuzeyimden.
Çok teşekkür ederim, Efemera.
Tebrikler, sevgiler olsun çokça.
Jüli d.
Belki o parçalar ve kırıkların çokluğudur yazdıran. Hep bir araf durumu, hiçbir yere ait olamama çift kişilik gibi.
Sevgim saygım her daim güzel yüreğine. Var olasın.
Jüli d.
Ah sevgili nepal.
Mutfak ve muazzam kokusu kurabiyelerin çöreklerin. Hele sütlaç aşure...
Anneler her dem yaşar kızlarının mutfağında. her sofra anne eli değmiş gibi olur.
sevmene sevindim öyküyü. aslında sevimsiz bir tarafı var.
sevgi ve selam o gülümseyen mutfağa.
Bugün bir ziyaret yerinde bir mezar taşı dikkatimi çekti. Üzerinde çiçek motifleri saksıdan taşmış karanfiller, sarmaşık gibi taşın her yanına oyulmuş dalları ile eşsizdi. Ve velâkin şunu demeden de geçemedim: "sen bi mezar taşısın, bu neyin soğuk süsü..."
Yazıyı okuyunca, üç kere okuyunca, durup kaldım öylece; bir mezar başındaki derin dondurucu his ile...
Gösterdiğin aynada her okuyan farklı bir yansıma görecek sanki.
Güne gelişini kutlamak isterim, selamlarımla.
Jüli d.
Merhaba Enûma Eliš
Öyle bir mezar taşının başında epeyce durmuşluğum var. Süleymaniye Camiinin haziresinde vazoda boynu bükük karanfiller vardı. Bir grup gelmişti bizimle beraber onlar mezar taşı okuyormuş. Kabrin sahibi hanımefendiye çok genç yaşta hak vaki olmuş. o sebepten boynu bükük karanfil figürü nakşedilmiş. Bir de dörtlük vardı. ama şimdi hatırlamıyorum.
Hepimizin aynasında görünenler, görmeye tahammül edemediklerimiz, görünmesinden çekindiklerimiz. Üzerinde konuşmadıklarımız. konuşamadıklarımız.
Ayna işte neler neler söyler..
sevgiler ve selamlar güzel yüreğine
Tek tabancalı şairi gün adına kutlarım efemera
Tırnakları mızrak birinden
Devleşen bir finaldi
Selamlar
Jüli d.
Teşekkür ederim öyküye verdiğin değere.
Selamlar
Jüli d.
Aynanın içi hiç tekin değil.
Yaralarına derman olacak anların olsun cancağızım. Selam ve sevgiler oralara.