- 141 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KİŞİNİN KENDİNE ESARETİ
KİŞİNİN KENDİNE ESARETİ
En kötü esaret, kişinin kendisine olan esaretidir! Bu sebeple kişi kendisine olan esaretinden kurtulmak için, bazen kendisinden uzaklaşması gerekir.
Başka kalabalıklara karışarak, hayatta yanlışların olabileceği gibi doğruların da, olabileceğini kabullenmelidir. Bununla birlikte, kendisinin de yapabileceği doğrular gibi muhtemel hataları da olabileceği varsayımıyla insanların, yaratılış itibariyle fiziki görünümleri, ten rengi, göz rengi, düşünce yapısı, algı ve ifadesinin hatta inancının farklı olabileceğini bilmelidir.
Kendimize esir düşmemize en büyük etken ise, ilkel benliğimize yenik düşerek benmerkezci tutum ve davranışlarımız olur.
Benmerkezci kişi aslında bu olumsuz tutum ve davranışları bilinçli bir şekilde yapmazlar.
Ciddi bir araştırma yapıldığında bu eğilimin kökeninde suçlanma korkusu (suçluluk duygusu) yatmaktadır. Geçmişinde yapmış olduğu olumlu ya da olumsuz herşey, ebeveynleri tarafından reddedilmiş, kabul görmemiş, böylece kişilikleri kendilerini ifade etme boyutunda bastırılmış olmalılar.
Bu yüzden erişkin olduklarında, hele hele bir gücü ellerinde bulunduruyorsa;
Benim inancım doğrudur! Başkalarının inancı beni ilgilendirmediği gibi, inancları da yanlıştır der!
Benim yaptıklarım doğrudur! Başkalarının yaptıkları yanlıştır!
Benim yazdıklarım, benim söylediklerim doğrudur! Senin yazdıkların, senin söylediklerin yanlıştır!
Ben doğru severim! Sen yanlış seversin!
Ben iyi giyinirim! Sen kötü giyinirsin!
Ben vefalıyım! Sen vefasızsın! Gibi hep “BEN” ve “SEN” söylemleri diline pelesenk olmuştur!
Oysaki yaratılış itibarıyla kusurlu yaratıldığımızın farkında bile değildirler!
Özellikle bu kişiler uhrevi açıdan biraz inançlı ve de bilgi sahibiyse, kusurlu olabileceğini çok daha iyi idrak etmesi gerekmektedir. Bu kusurları kabul etmiş olması hem Allah indinde, hem de dost arkadaş aile çevresinde karşıdakinden ziyade, onu bir kat daha saygın kılacaktır! En önemlisi de kendisinden başkasını sevmiş, saymış, kabul görmüş olsa, toplumun her kesimi tarafından saygı görüp sevilecektir. Bu durumda inanmış olduğu kutsalı karşısında da yücelecek, kutsanacaktır!
Karşı tarafın yapacağı ya da yapmış olduğu hiçbir kusuru, ya da hatayı kabul etmediği gibi, onların da doğrusu olabileceğini düşünmezler!
Onun fikirlerine ve düşüncelerine aykırı davranışta bulunan her bir bireyi çevresinden uzaklaştırarak etrafına bir tuğla daha eklediğinin farkında bile olmazlar. Bu tutum zamanla kişide inanca dönüşür. Ki inanca dönüşen bir tutumu kırabilmek, değiştirmek, yok etmek oldukça zordur!
Bu düşünce yapısına sahip ya da bu tarz eğilimi olan kişilere, doğru olanı söylemek, hatalarından dolayı uyarmak, yanlışlarını söylemek kadar daha acı, daha korkunç bir şey yoktur!
Hemen bürünecekleri zırh; bak yine beni hatalı buldu! Yine beni kusurlu buldu! Yine yanlışımı söyledi! Yine benim fikirlerime karşı çıktı! Ben bir şey bilmiyorum. Herşeyin en iyisini en doğrusunu sen mi biliyorsun? Gibi kinayeli ve de kavgaya davetiye çıkaracak imalarda bulunurlar!
Bırak be dostum, bırak be arkadaşım, bırak herkes küçük kusurlar işlesin. Sen de kusurlar işle. Ama kendi kusurlarını doğru bulup örtmeye çalışırken, karşıdakinin kusurlu olabileceğini gözardı etme. Biraz hoşgörü, biraz tolera, en çok ta sevgi göstererek, etrafına ördüğün tuğlaları teker teker kaldır at ve kendini kendine esir etmekten kurtar! Çünkü sen karşıdakiyle kaynaştığında sen olursun. Çünkü sen herkesi kusurlarıyla kabullendiğinde kusursuz olursun. Çünkü sen yaratılanı yaratandan dolayı seversen inançlı olursun.
Çünkü ben seni sadece küçük kusurların değil, hatalarınla, yanlışlarınla, aykırılığınla, inancınla, ideolojinle, giyim kuşam, yaşam tarzınla kabulleniyor ve seni seviyorum. Yeter ki sen kendini nasıl seveceğini bil! HADİ BEN DEĞİL, BİZ diyerek kendi esaretinizden kurtulun...
Efkan ÖTGÜN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.