- 280 Okunma
- 1 Yorum
- 3 Beğeni
GRİLERİN ARASINDAN
Başımı göğe kaldırıyorum. O mavilikten medet umuyorum ‘griler’i yok etmek için. O kadar çok var ki o rengi taşıyan şey… Fiziki olarak değil yalnız, duygusal anlamda da… Kasiyerin asık suratı mesela… Yüzüme bile bakmadan geçen komşu… Anlayışsızlığın, hiçe saymanın göstergesi bir sürü şey sonra: Uzun uzun çalınan korna… Sınır tanımayan, körlemesine bir gidişi sonlandıran acı fren…
Sonra sıcacık bir gülümseme beliriyor grilerin arasından… Masmavi bir gök…
“Nerde kaldın?” dedim, çepeçevre duvarla sarılmış da nefessiz kalmış gibi… İki dakika gecikmişti sadece oysa.
“Çok mu özledin?” dedi sitemimi ona olan duygularıma yorarak…
“Nefes almayı özledim.” dedim.
Masmavi gözleri bulutlanır gibi oldu.
“Şaka yaptım.” dedim. “Özlediğim sensin tabii. ‘Sensiz kalmak nefes alamamak gibi’ demek istedim.”
Aslında sözlerimde haklılık payı da yok değildi. O geldiğinden beri göğe bakma ihtiyacı duymuyordum… O maviliği görmem için yukarı bakmam gerekmiyordu artık. Belki de bu yüzden aşk denen şey vardı ya zaten: Gökyüzünü unutmamak, grilerde kaybolmamak için…
Bir banka oturmuş, ordan burdan konuşuyorduk durmadan. Öğle tatilinin bir saniyesini ble boşa geçirmemeye kararlı, alabildiğine boca ediyorduk birbirimize dünyalarımızı… Tek bir dünya yaratacak mıyız, anlamaya çalışıyorduk o ikisinden… Henüz keşfedilmemiş bölgelerimiz vardı, onu anlıyorduk: Kimseyi sokmadığımız patikalarımız, kalbimizi hâlâ pır pır ettirecek gizemimiz…
“Evlenince… daha doğrusu evlenirsek, en çok neyi özleyeceğim, biliyor musun?”
“Neyi?” dedi. “Ayrıca doğru kelime ‘evlenirsek’ değil ‘evlenince’…”
“Peki… Evlenince, en çok bu bankta oturup sohbet etmemizi özleyeceğim.”
“Neden? Evlenenlere yasak mı bu bank?” dedi gülerek, banktan kalkmaya hazırlanırken… Mesai saatine az kalmıştı. Onun işyeri benimkinden daha uzak olduğundan sabırsızlıkla sözlerimi bitirmemi bekliyordu.
“Hayır canım!” dedim yerimden doğrulurken… “Bu bankı değil, bu bankta söylediklerimizi özleyeceğim… Birbirimizin dünyalarına girebilmek için bir şeyler sorup durmamızı sürekli… Bir keşfetme sürecinde didikleyip durmamızı birbirimizi… Ama ondan da çok söylemediklerimizi özleyeceğim: Hâlâ keşfedilmeyi bekleyen sokaklarımızı, saklı bahçelerimizi… Bir aşkı tüketecek kadar bilindik, eskimiş olmamızı önleyecek… bize taptaze nefesler veren bir gökyüzü olacak şeyleri yani…”
Şaşkınlıktan büyümüş, daha da mavileşmiş gözlerinin içine bakarak ekledim:
“… Ve en önemlisi de; şu an hissettiğim bu kalp çarpıntısını özleyeceğim."
YORUMLAR
Mavilikler
Yorumunuz için teşekkürler...