- 356 Okunma
- 6 Yorum
- 10 Beğeni
Olay Yeri İrdele'me
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
O zamanlar Nişantaşı’da G.. adında ünlü bir restoranın mutfağında çalışıyorum. Soğukçu ve sıcakçı toplamda 20 kişiyiz. Tabi başımızda bir de şef var.
Müşteriler sipariş veriyor, içeride biz paylaşıyoruz. Birisi bir yemeği fazla pişirirken bir diğeri bir baharat fazla kullanıyor vs.. yani aslında o an sipariş kime düşerse müşteri o ustanın el lezzetiyle besleniyor.
O gün personel kapısı kilitli kalmış ve biz de dikkat çekmeden birer ikişer ana giriş kapısından çıktık. Böyle bir adet vardı.
Yürüyerek Osmanbey metroya çıktım. Tesadüfen restoranda karşılaştığım iki müşteriyle metroda yanyana oturduk. Bu iki hanım zannedersem arkadaştı.
Biri diğerine restoranı öyle bir övüyor ki hani bilmesem inanıp en az bir kere gitmek isterim. Yemeklerden restorandaki klimalara kadar hayranlık içerisinde anlatıyor. Yine öyle zannediyorum ki diğer hanım da onun davetlisi olarak gelmiş ki "evet", "haklısın" gibi kısa cümleler kuruyor.
Sonunda "lezzeti hiç değişmez" diye konuşunca refleks olarak araya girmiş bulundum. "Kulak misafiri oldum" gibilerinden lafa girdim. Yine iyi insanlarmış ki beni kırmadılar, aksine memnun oldular. Durumu onlara anlatınca biraz şaşırdılar.
- Siz ne sipariş vermiştiniz?
- Omlet.
- Sütlü müydü sütsüz mü?
- Biraz süt tadı aldım.
- Rıza Usta..
Konu uzadıkça onları ikna ettim. Sonrasında mesele başka yerlere gitti.
Müşterilere klima var ama biz içeride elli derecede klimasız çalışıyoruz. Siz bir dünya hesap öderken insanlar günde on saat asgari ücretin az üstü bir rakama çalışıyor. Bunlar Suadiye’de yeni şube açacaklar diye biz dört gündür işimiz olmadığı halde temizlik yapıyoruz vs.. içimi dökmüşüm.
Kadın artık sadece dinliyordu.
Hacıosman’dan bir durak önce onlar indi. Selamlaşarak ben de son durakta indim. Biraz fazlaca gevezeleştiğimi düşünsem de o muhabbet orda kaldı diye konuyu unutup evimin yolunu tuttum.
Ertesi gün sabah kahvaltısı esnasında terasta patronla karşılaştım.
- Bir klima mı alsak buraya?
Yok artık. Tesadüftür diye düşündüm. Patron devam etti.
- Sizi de yeni açılacak şubede temizlik yaptırdık. Hakkınızı helal edin.
Tamam. Bir şey iki kere tekrar ediyorsa bu tesadüf olamaz.
Birşey bilmiyormuş gibi yaparak müsade istedim. Tam gidiyordum ki son bir söz daha etti.
- Müşterinin birisi "dilek şikayet kutusuna" yazmış.
Kaynar sularda yıkandıktan sonra serin sularda kendime geldim.
Çıkışta dilek şikayet kutusundan birşey çıkartabilir miyim acaba diye kasadaki arkadaşın yanına gittim.
- Usta bizde öyle bir kutu yok!
Aziz Bey bana bir zarf atmış ve bende olay yerine ikinci kez giden katil gibi yakayı ele vermiştim. Güvenlik kamerasına şöyle bir baktım. Yemin edemem ama o an izlendiğimi hissettim.
Kendi kendime kızıyordum.
- İrdele’me işte kardeşim..
YORUMLAR
bayduygusal
Saygılar.
Eline kalem alan herkes yazamıyor işte, şiir yazan metin, metin yazan şiirde zorlanıyor. Maşallah siz ikisin de de gayet akıcı yazıyorsunuz. Yazı yazmak da mesele hele benim pek beceremediğim bir husus, akıcı olacak, gereksiz uzatma olmayacak, olayın içine.okuru sokup fikir ve son ürettirecek, heyecan bazende...
Tebrikler günün şiirini..
bayduygusal
O sizin güzel bakışınız.
Hep birlikte güzeliz.
Saygılar.
bayduygusal
Güzel yerden yakaladınız.
Teşekkürler.