- 107 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
RÜVEYDA 3
RÜVEYDA 3
Rüveyda artık huzurlu ruvayda artık bir serçe kuşu gibidir yüregi güp güp atmakta heyecanı hisleri yaşadıkları acıları acıdan sayar sanarki acılar bitti güzel günler beklemekte içi ısınır pencereden vuran güneşin sıcagından ama bilmez rüveyda önündeki duran pencereyi açınca sivasın ayazında donacagının farkında degildir ah ah hayat işte aşk bu rüveyda ne yapsın ne çaresi var nede dermanı kendinden öncekiler gibi rüveydanında hüsranlarla dolu hayatı yarınları başlamıştır artık aynanın karşısına geçer ve yanaklarına dokunur ellerini parmaklarını seyreder dakikalarca o eli yarine dokunmuştur yarin kokusunu alır sıcaklığını hisseder rüveyda kendi kendine hayaller kurar huzuru bulur artık hislerini bu mutlulugunu ölümsüzleştirmek ister ve eline kalemini alır yazmaya başlar bu ilk günlügüdür yazar hayal eder yazar umut eder yazar birden yarınki buluşması gelir aklına uyumalıdır dinlenmelidir rüveyda yarın büyük gün en büyük gündür ne giyecek yarın saçlarını nasıl tarayacak bunları düşünürken annesi gelir ilerleyen zamanın farkında olmayan kızını bir ay sonra böyle mutlu huzurlu gülerek görünce aglar anne sarılır kızına yavrum kuzum dedikce ağlar anne bak geldi işte bak hep burada hep benimle hep yanıbaşımdaymış anne der annesine söyler gel gel anne bak bak işte karşıda bank ta oturan o işte anne der aşıgımız gerçekten de bankta dır oturmuş cama çıkmasını beklermiş rüveydasınını enne kızı camda görür utanır bizimkisi isteksiz adımlarla yavaştan uzaklaşır oradan sevdigini bu kadar yanında gören rüveyda gururlanır bak anne gördün mü sende der görmüştür anne ne diyebilirki ne desin rüveyda artık uyumalı yarınlar rüveydayı bekler sabah erkenden kalkar rüveyda saçlarını tarar fon çeker itina ile en gizel elbisesini giyer usulca çıkar sevgilisine süpriz yapacaktır ama süpriz olur merdiven boşlugunda rüveydayı gören aşığımız apartman kapısına gelir rüveydanın kapısını açar rüveyda utanır şaşırır hiç beklemez bi anda karşısında bulur nekadar nazık nekadar kibar nekadar naif bir beyfendi der içinden bi an ama işte rüveyda içi içine sıgmaz elini tutmak ister tutamaz dokunmak ister dokunamaz utanır rüveyda derin derin nefes alır kafasını yerinden kaldıramaz gözlerine bakmak ister bakamaz ne renk aceba gözleri der içinden gözlerine dahi bakamaz aşıgımız o anda rüveydanın elini tutar parmaklarını parmaklarının arasına geçirir rüveyda irkilir istemsizce kaldırır kafayı ve işte o an göz göze gelirler biraz önce görmek için can attığı gözlerinde görür kendi yeşil gözlerini tebessümle eger başını ne oldu diye sorunca hiiiç der rüveyda rüveyda aşk sana yakıştı be rüveyda der kendi kendine .
Hiç biley sormaz söylemezler konuşmadan ara sokaklardan hakan pastanesine gider otururlar karşılıklı gelen garsona sade gazoz der rüveyda bizimkide bana da der gazozlar gelir rüveyda çantasından %80 bitter çukulatasunı çıkarır ikram eder bi parçada kendisi alır pipetiyle bir yudum gazoz içtikten sonra kendinden emin vakur bir bir edayla kafasını kaldırır adını dahi bilmedigi aşkının gözlerinin içine bakar ve adın ne demek yerine senin adın esat olsunmu der esat esat o anda elektirik çarpmışa döner tutulur kalır ikinci soruyla olsun der kabul eder rüveyda.esat sorar ben nasıl hitap edeyim diye yüregine sor der beni nerede görmek istiyorsan beni oraya koy hangi gözle bakıyor karşında ne görmek istiyor nasıl hitap etmek istersen öyle hitap et ben beni koydugun o yürekte bir ömür bir ömür senin olur sen olur damarında kan olur gözünde yaş olurum dizine derman yarana merhem olurum senin gören gözün olurum aşk aşk diye çarpan yürek olurum ben sana sen yeterki sev beni sen yeterki sensiz bırakma beni olurmu gülüm . esat bir yudum gazoz alır boğazını ıslatıp derin bir nefes aldıktan sonra senin adın da defne olsun defne der başlar anlatmaya okadar güzel yumuşak bir tonda kelimeler tane tane düşer agzından esatın yunan mitolojinden anlatır defne ismini erosu apollonu anlatır su perisini anlatır defne dinler ama anlamazki ne dedigini oturur eli çenesinde esadı seyreder gözlerini ellerini seyreder hayran hayran esat tam o sırad garsona bir bakış atar anlar hen müzügi degiştirir coskun sabah hatıram olsun şarkısı çalar ve esat yerinden kalkar defne nin önünde diz çöker ve benimle evlenirmisin başıma taç olurmusun gönül sarayıma sultan olurmusun çaresiz dertlerime derman yaralarıma ilaç alşkıma maşuk hasretime sıla olurmusun bir ömürü benimle paylaşmaya varmısın der ne oldugunu ne diyecegini bilmeyen defne hüzünlenir gözünden iki damla yaş akar bütün salon o anda alkış tutar tabrik eder defne kalkar esadın boynuna sarılır aşkım aşkına canım canına ömrüm yoluna kurban olsun der garson elinde çukulatalı pastayla işte o an içeri girer her şey olup biti verir işte on cemal safi hocamızın gönül nikahı şiirinden alıntı yapıp rahmetle analım degerli hocamızı da
İlk görüşte başlar, kalplerde telaş
Çok erken kıyılır gönül nikahı
Sevgiyi yudumlar, göz yavaş yavaş
Bakarken kıyılır gönül nikahı...
Beklenen karşına çıkar bir sabah,
Belki yeşil gözlü, belki simsiyah,
Daha ilk gürüşte yürekten bir ah,
Çekerken kıyılır gönül nikahı...
Neler uydurursun gör daha neler
Nice mazaretler, ne bahaneler
Kederli gözlerden billür taneler,
Dökerken kıyılır gönül nikahı...
Alnında sevecek yazdıktan sonra
Eninde sonunda senindir sıra
Bir vesile olur kibrit sigara
Yakarken kıyılır gönül nikahı
Rüveyda isimli yazımızı burada sonlandırıp bundan sonrakileri defne adıyla devam edecegiz bu gerçek yaşanmış hayat hikayemiz
23 mart pazartesi 1998 yılında yaşanan defne ile esadın hikayesidir
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.