- 100 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
yaşanmış bir olaydan alıntı
ÖYKÜ
Susmak ve Çaresizlik çaresizlik nedir bilirmisin susturur insanı sadece izlersin uzaktan uzağa susan birini izler gibi kendini dinlersin ve bir anlam veremezsin suskunluguna azabından sustum diyerek ört bas edersin kendi kendini
Siz hiç çaresiz kaldinizmi tattınızmı bu acıyı
Dehşet veren bu korkuyu
Tattınızınmı anneni babanı yakınlarını sevenleri sevdiklerinizi köyünüzü köy halkını kaybetme korkusunu
Tattinizmi
Ben
Keç kere tattim bu aciyi
Savaş zamanıydı yine işgal edilmişti
Köy kent kasaba yurdumuzun dört bir yani düşmanlarla sarilmisti ne kacacak yerimiz ne barinicak evimiz barakamiz kalmamıştı öylece sokaklarda aç sefil bi çare yaşamak buna yaşamak denirse eğer boşnak savaşında enkazı kalan halktan sadece üç kardeşten birileriydik iki kız bir erkek
Annem babam dedem
Bir köyde yaşayan çekirdek ama mutlu bir aileydik takı savaş başlayana kadar
Evet küçük bir köy şehir ve kasabaların gorselliginden haberimiz olmasada köyümüz ormanlık alana yakın kurulumuş küük bir arazide hayvancılıkla çiftçilikle geçim sağlayan güzel bir yerdi
Tahta pamcurlu iki katlı bir evimiz vardı tahtadan yapılı evimiz küçüktü ama bize yetiyordu.
Annem her sabah kalkınca evimizin arka bahçesine yakın yerde şırıl şırıl akan dere kenarında yeşilliklerin içinde yayılan ineklerden taze süt sağar sevdiği sütlerden bize çeşit cesit pastalar börekler yapar biz uyanuncaya kadar güzel kahviltilar hazırla hep birlikte kahvaltımızı yapıp günlük işlerimize giderdik
Bir gün dedem aniden hastalandı doktor hekim ilaç kar etmiyordu
Ve kendine emanet bu canı bir teslim edeceği günü bekliyor gibiydi
Babam bir gün haberleri izlerken
Birden yerinden fırladı eyvahlar olsun korkulan günler geldi işte düşman her tarafı işgal ediyor
Bombalar yayılıyor yağmur gibi köy kasaba baskın veriyorlar
Yakaladıklarını ya esir alıyor ya kursuna diziyor kadınlara kızlara tecavüz ediyor çocukları ve yasli olanları kursuna diziyor
ANNEM paniklemişti silah ve bomba sesleri işitiyordu sakin koyumuzu ANNEM bizi sık sık ikaz ediyor sakin bahçeye çıkmayın cam kenarına oturmayin
Annem bize heyecanlı ve korku içinde hemen acele bir sekilde kilere inip saklanmamizi
Söylüyordu
Biz bomba seslerinin gürültüsü altında kilere koşarken babam ve kardeşim dedemi evin kuytu bir yerine saklamaya çalışıyorlardı
Nihayet ANNEM ve babamda kardeşimle birlikte kilere indiler hepinizin gözlerinde ölüm korkusu vardı babam sakin kalmamızı ölümün allahtan geldiğini eğer allah isterse yaşatır istemezse iman eden kulunu acı hissetmeden şehitlik mertebesine ulastircagini bize anlatıyordu bu arada bomba ve uçak sesleri kesilmiyordu
Ne başımızı çıkarabiliyordum nede uyku tutuyordu korkunç bir geceydi
O gece kilerde sabahladık
Savaş çıkmadan önce kilerin içerisinde kuyu bir çukur vardı oraya bir battaniye sermiştim ablamla saklambaç oynarken hep oraya saklanirdim orada benu kimse bulamazdı
Yine o çukura saklanmıştım korkudan titreyen dizlerimde derken kalmamıştı öylece uyuyakalmistım
Yine savaş incesiydi günlerden bir gün annemi çok kıstırmıştım elinde terlikle kovalamaya başladı ben o çukura saklanmıştı takip edip beni bulmuştu bir kahkaha artmıştık ilahi sen çok yada aklına nereden geldi böyle kuytulara saklanmak tipki bülbül yuvası gibi diye
Nihayet sabah olmuştu babam kardeşimle yukarı çıkıp olan biteni gözden geçirelim diye yukari çıkarıp etrafı kolaçan ettiler
Ve ANNEM seslendi çıkın kimse yok
Hemen dedemin yanına koştuk dedemden hiç ses gelmiyordu
Gözleri tavana dikilmiş el ve ayakları buz kesilmişti sanaki
Babam
Elleriyle dedemin gözlerini kapadı
Evin arka bahçesine mezar dedikleri bir çukur acti
Henüz çocuk yaşta olduğumuz için buna anlam veremiyorduk
Baba
Şimdi dedem cennettemi gitti
Olürken acı cekmismidor diye kafa yorucu sorularsoruyordum babam
Aglamakli gözleri ıslak annemse ah babam ah biz böylemi ayrılacaktik diye ağlıyordu
Sonra babam dedemi guzelce yıkadı ANNEM evde bulduğu çarşaflardan adına kefen dedikleri bir elbise ayarladı giydirdiler dedeme
ve bahçedeki çukura gömdüler ilk defa görmüştüm bir ölünün nasil gomuldugunu
Çünkü şu an burada ne mezarlığa gidecek fırsat ne de zaman vardı her yerde düşman askerleri tanklar keskin nişancılar vardı
Babam cenaze derininden sonra şöyle bir koladan edeyim hatun gizlenecek bir yer bulmalıyız etraf düşman askerleriyle dolu
Biraz uçak sesleri kesilmişti babam ağabeyim ve ben ormana doğru çıktık ineklerden süt sahip yiyecek bulmak için birde ne görelim her yer yıkık dökük virane olmus yoğun bombardımandan etraf cigliklik çığlığa ağlayan bağıran herr yerde cesetler var insanlar can pazarı yaşıyor babam beni hemen eve gönderdi annene şöyle toparlasın köyü terk edeceğiz tam o sırada bir kursun sesi ikimizin arasından çınlayıp geçti
Hemen yüzükoyun yerde sürünerek evimize döndük
Babam anneme hatun ormana kacakmaktan başka çaremiz yok hemen evi terkedoyoruz
Annem yanına kanepe örtülerinden battaniye yaparız diye bir kaç parça örtü ve birazda mutfaktan yiyecek ayarladı
Babam kardeşimle bunları alıp cıktı güvenli bir yer bulunca dönüp bizi al.ak üzere evden ayrıldılar
Akşam olmus hava kararmaya başlamıştı yine bomba sesleri insan çığlıkları ölenler yaralananlar etrafta telef olmus saha sola kaçışan hayvanlar mahşer gibiydi her taraf bordan vurun vurun kırın kapıyı diye seler geliyordu
Annem bizi yine kimlerdeki dolabın içine sakladı ve kend giremeden kapı açıldı
Çekül kenara cekul be kadın diye bağırıyordu annemin çığlıkları kulaklarımı yırtarcasına sert geliyordu dolabın anahtar deliğinden
Kalbim yerinden çıkarmasına kur kut ayarak olayı izliyordum adeta evin içinde kovalamaca yaşandı hayır diyordu ANNEM hayır durun yapmayın allah korkusu yokmu sizde
Sizin ananız bacınız evladımız namusunuz yokmu diye bağırıyordu
Gözü dönmüş düşman askerleri dort kişiydiler sırayla annemi yere yatırıp tecavüz ettiler bağırmamak için dudaklarımı kaçırıyordum kan içinde kalan dudaklarımı
Acısını hissetmiyordum.
Annem bayılmıştı askerlerden bir bakın etrafa başka yaşayan varmı dedi etrafı aramaya koyulmuslardiki içlerinden biri anneme bir kursun sıktı
O sırada dışardan gelen seslere doğru koştular gelin burada bir ceylan daha var koşun koşun
Komşunun on yedi yaşındaki kızını kaçarken yakaladılar
Ve anneme yaptıklarını onada yaptılar ve bırakıp başka evlere bakalım diye glitter o sırada ANNEM kendine gelmişti oh çok şükür korkudan dilim tutulmuş konuşamıyordum
Anem etrafına bakindiktan sonra üstünü başını düzeltim etraftan bulduğu kıyafetlerden üzerine giyindi kendin toparladı ağlamaktan yumruk gibi şişmiş gözeleriyle dolabın kapısını açıp bana sarıldı hüngür hundur ağlıyordu
Bak kızın dedi bu bir savaş ve allah savada inasırlarını affeder lakin bunu baban öğrenirse yaşayamaz kahrından olur bundan babana bahsetmeuecegiz abin için ablan için senin için bunu saklayacağız bu bir sır sen ve benim sırrım
Ikimizin sırrı olacak sözmu siz ver bana güzel kızım siz ver diye ağlıyordu bir taraftan dişlerimin dudagima oturmuş kan izlerini siliyor öpüyor kokluyor dua ediyordu
Bu arada dışarda kaçan annemin akıbetiyle aynı acıyı yaşayan komşu kızı hem öksüz hemde yetimdi iki kardeşi vardı onları düşman askerinden korumak için bellerine ip bağlayıp bahçedeki kuyuya sarkıtmıştı düşmanlardan kurtulunca çıkarırım diye düşünmüş galiba
Yeniden sesler çoğaidı işte burada iki tavşan var
Ve ardından silah sesleri kuyudaki çocuklar mermi yagdirdlar ve orada şehit ettiler
O sırada agbiym evin arka penceresinden içeri girmişti babam yaralanmış onu ormanda guveli bir yere sakladığını ilaç malzeme alıp evden ciķmamizi söylüyordu ANNEM
Kuyudaki çocuklara bir bakalım belki yaşıyordur diye ısrar etti bekledik etraf sakinleşince agboymle ablam iplerden tutup çocukları dışarı çektiler ikiside kan revan içinde şehit olmuşlardı
Hemen oracığa bir çukur esip onları gömdüler annemin kanayan kolunuza sardıktan sonra orman yoluna doğru kaçmaya başladık ANNEM ağlıyordu hel ağlıyor
Ben dudağını kıpırdasam korkuyla gözüne bakıyor sanki sesiz sesiz yalvarıyordu söyleme der gibi
Ormana girdiğinizde ağaçların arkalarına saklanarak ilerliyorduk ANNEM öne geçmişti
keskin nişancılar ağabeyli hedef almasın diye her tehlikeye kendisi atliyotdu
Tm o sirada bir kursun sesi
Agbymin omzunu sıyırdı hemen yere yatıp cimlerin arasında sürüne sürü e
Babamın yanına ulaştık..
Babam yaralıydı ANNEM agbymin babamın yaralarını sardı temizledi durumu ağırdı babam zor nefes alıp veriyordu kanda kaybetmişti çok az yiyeceğimiz vardı yanımızda günlerce tilki yuvasına bezer bir taş kovuğunda kaldık bu arada halk saha sola kaçıyor gizlenecek yer sığınacak alan arıyordu
Düşman her yeri yakıp yıkıyorevleri yağmalıyor ormanları ve evleri ateşe veriyodu nihayet bir haber güvenli bölgeye gidin diye halkı uyarıyordu herkes gibi bizde çıktık babamın kollarından dayanarak yürümeye başladık hastane yok ilaç yok
Bir kampa götürdüler bizi orada biraz olsun sıcak yemek ve ilaç buluyorduk
Yayacak yerimiz yontu akşam hayavnlarin beslendiği saman balyalarının üzerinde uyuyorduk
Bir ay iki ay böyle ser sefil geçen günler hep annemi düşünüyordum o hep ağlıyor hiç düşmüyordu iyice zayıflamıştı deryandan düşmüştü hastaolursa biz ne yaparız
Diye üzülüyordum babam
Olanlardan habersiz hep annemi telli ediyordu üzülme hanım bu günlerde geçecek evimize döneceğiz diyordu
ANNEM o toplama alanında bulunan hemşire bir bayanla konuşurken duymuştum düşmanını çocuğunu doğurmam doğuramam dünyaya gelmeden olmu diye saçını başını yoluyor detay ediyordu ablama söylemeyi kaç kere düşündüm bilmiyorum ama söz vermiştim söyleyemezdim
Annem bir gün yine hemşireyle bir şeyler yapıyor çocuk aklınla ne yaptılar bilmiyorum kurtuldum diyordu ANNEM kurtuldum bir düşman çocuğunu doyurmaktan rabbim beni korudu diye hem gülüyor hemde hüngür hüngür ağlıyordu yaşimb Olgunlaştığında öğrenmiştim bu durumu meğerki düşük yapmıştı ona seviniyordu
Günler böyle geçip giderken bizse sefilleri yaşayan bir hayata damga vuruyorduk
Ara sıra toplama alanı dışına çıkıp bahçe kenarındaki çitlerin üzerinde otun oynuyorduk birden bir gürültüyle irkildik geldiler geldiler işte burada geldiler baskın var baskın var
Herkes saha sola kaçıyordu
Biz yine birbirimize kenetlendik zar zor ayata duruyordu babam
Yine düşman askerler çekti babamla agbiym anlamı bir kenara annemle beni başka bir kenara ittikermahseri kalabalık tıpkı hatvan gibi hepimizi bir odaya tıktılar aç ve susuz inim inim inletoyotladdi içlerinden bir gözüne kestiği esirleri çekip alıyor bir kamyonetin arkasına bildiriyordu
Bir diğeri anneme baktı öfkeli öfkeli gizlerinden tanımıştım onu o haini anneme saldıran kopekti o bir diğeri babamı omuzundan silkeleyip atın bunu kamyonete götürün zaten okeye bir canı kalmış elimizde kalmasın diğer asker sırıtarak
Bir hışımla babamı ve kardeşimi kamyonetin arkasına bindirdiler anlamı da başka bir kamyonete dağılmıştık nere götürüyorlardı kime emanet edeceklerdi yada oldurecekkermiydi diğer
Insanlarda bağırıp çağırıyordu kimi oğlum diyor kimi kızım diyor.
Hep bir ağızdan sorulan sorular nereye götürüyorsunuz bizi ne yapacaksınız ve kamyonet çalıştı toz duman içinde gözden kayboldu yıllar geçti hala babamla annemden ve ablamdan haber alamadık
Oldulermi yaşıyorlardı yaşıyorlarsa nerdeler nasıl ve ne haldeler benide
Çekiştirip annemin elinden aldılar ANNEM bağırıyordu o daha küçük tek başına yapmaz almayın önünü ayırmayın kuzumu benden diye tekrar beni tutuyor fakat annemi tartakkayim atıyorlardı bende bağırıyor ağlıyor ANNEM birana beni diye çırpınıyordum benide bir romirka bindirdiler tam hareket edecektiki ANNEM ellerinden kurtulup romorkun arkasında atladı bir iki kursun sıktılar anneme kalabalığın arasından biri kim olduğunu bilmiyorum kursunun konu ne kansın attı ve oracıkta can verdi ANNEM için
Bizi alıp götürdüler yabancı bi ülkeye adımıza. Mülteci diyerek toplama kamplarına götürdüler orada her yöreden her dinden her ırktan i salar vardı multecikampinda üç ay kaldıktan sonra bize iki aileyi barındıracak tavan arasında bir yerleşim yeri verdiler dört kişi orada yaşamaya başladık
Her şeyimiz kısıtlı geliyordu be vd lerde sabun nede mutfaklarında içecek bir tüfün çay bulunmuyotu