Odessa’nın kalbi Rebecca’nın en kuytusu
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Rebecca ile Odessa ikiz yürekleri arasındaki mesafeyi köprü yardımıyla ayakları ile değil ruhları ile yürüyerek geçtiler
Rebecca yolculuk esnasında durmadan soru soruyordu.
Odessa soruları cevaplamak ile mükellefti.
İkisi de gecenin tenha fakat huzur verici olduğu konusunda hemfikirdiler
Aniden gece bastırdı.
Rebecca’nın karnı acıktı
Dolapta yiyecek olarak yulaf ezmesi ve dünden kalma pancar çorbası vardı.
Rebecca çocuk gibi mızmızlanıyordu. Odessa onu duymuyor. Dolaptan çıkardıkları ile karnını doyuruyordu. Gece uzundu.
R : Yağmurlar ne zaman kutsal suyla yıkandı?
O : Yağmuru yıkayamazsın Rebecca. Kutsal suya ulaşmak imkansız.
R : Biliyorum. Bir gün zengin olursak ikimize de çiçekli elbiseler dikecekmiş terzi hanım. O zaman kutsal suya ihtiyacımız kalmayacak. Ana kadın bizi ne diye terk etti?
O : Karnında başka bir adamdan bebeği vardı. Yorulmuştu. Artık kavga etmek istemiyor ve kendi başına yaşamak istiyordu. Bize sahip çıkacak sosyal hizmetler. Sakın üzülme Rebecca. Güneşli günler yakın.
R : Herkes nasıl mutlu oluyor ise biz de öyle olalım Odessa. Kötülük bulaşıcı. Üstelik kötülere bir şey olmazmış. Bugün karlı tepeye gidip orada kardelenleri seyredeceğimiz için çok şanslıyız. Bir gün buralardan uzaklaşmak mümkün olsaydı yanında ne götürürdün?
O : Anne kadının mavi elbisesini ve babamın hiç tanımadığı birinden aldığı saç tarağını götürürdüm. Merak etme. Birlikte gideceğiz buralardan.
R : Sence de dünyanın sonu gelmemiş midir? Babamız verem hastalığına yakalandığında kafesteki kuşları ben bıraktım gökyüzüne. Özür dilerim Odessa. Kalbini kırmak istememiştim.
O : Dünya çok garip bir hal aldı Bunu anlamak mümkün. Fark ettin mi Bahçemizde son zamanlarda kiraz ağacı altında çiçek açmıyor. Belki de babamız bu sebepten öldü.
R : Anne kadını hiç sevmiyorum. Babamın ölümünden sonra bize kötü davrandı. Başka bir adamda gözü varmış. Martha öyle söyledi.
O : Martha’yı ciddiye alma. O fazla hayalperest bir kadın. Üstelik ev işlerini pek yürütemiyor. Fernando ile sürekli kavga ediyorlar.
R : Bundan bize ne. Biz gökyüzüne aşığız.Ta ki boyacılar ayakkabılarımızı kırmızıya boyasınlar. O zaman tanrıya sesleneceğim. Biz güneşin çocuklarıyız diyeceğim ona. Ne anne kadın ne de babam umurumda artık. Bizim hayatımıza kimse karışamaz. İkimizde on dört yaşını geçtik. Sen on yedi ben on beş yaşındayız.
O : Tanrı ile konuşmayı kolay mı zannediyorsun. Aklını mı kaçırdın? Seni aptal. Beni takip et. Köprüyü bir an önce geçmemiz gerekiyor ve evi özledim.
iki hafta sonra Odessa ve Rebecca mezarlığa babalarını ziyarete gittiler. Rebecca yol kenarından topladığı kır çiçeklerini mezarın üzerine bıraktı. Odessa mezarın üzerinde çıkmış ayrık otlarını temizledi. Güneş tam tepede idi Odessanın esmer yüzü daha da esmerleşti. Rebecca göğe bakarak tanrıdan çok ama çok zengin olmayı istedi. Gerçekten de o günün ertesi sabahı zengin olmuşlardı. En azından Rebecca öyle düşünüyordu. Tavuklar çift yumurtlamıştı.
Öğleye doğru yağmur yağdı. Odessa’nın dili reddetse de yüreğinin Helga teyzeyi özlediğini biliyordu. Böylece Odessa Rebecca’yı da yanına alarak Helga teyzelerine doğru yola koyuldu. Oraya vardıklarında sürpriz ile karşılaştılar. Helga teyzenin ineği Dora doğum yapmıştı. Hep birlikte buzağıları izlediler.
O akşam Rebecca aynı soruları yinelediğini belirten bir mektup yazdı. Fakat sorduğu soruların cevabını artık Odessa da bilmiyordu çünkü Rebecca hayata ölüme ve yaratıcıya dair sorular soruyordu. Bunların cevabı kendi kalbinde saklıydı.
Kalbime Malum Olan
Sevgili kız kardeşim Odessa
Yağmur damlası değiliz. Olamayız.
Kuşları besleyen onlar değil mi?
Bahçedeki çitlerin üzerinden geçerken neden kalbindeki cinneti bana söylemedin?
Kapıyı çekip gittiğimiz gün aslında her şey o zaman başladı. Özgüvensizliğimiz yüzünden bir gün buralardan gitmek hayaliyle yaşadık. Geceleri kör ışıkta yolumu ararken senin ayakkabılarına denk geldim. Ayakkabıların kırmızıya boyalıydı. Demek ki ne kadar âma olsa da kalplerimiz tanrı bizi duyuyor. Bizi kimse sevmez ise o seviyor.
Tanrı bizi korusun.
Amen.
Mahvash
YORUMLAR
Bir "efemera" nın Dünya Klasiklerini andıran yazısı.
Bir de onun üzerine bu karşılıklı diyaloglarla örülmüş harika tiyatral kurgu.
Raskolnikov kadar aklıma kazındı.
Bence kendimizi aşmaya ve sanat üretmeye başladık.
Kutlarım.