- 147 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Ruhumun İzi
Kadın yumruğunu masaya vurduğunda tok bir ses yankılandı odada, canı açıyordu. Kısık gözlerinin kenarından süzülen öfkeyi yanaklarından silerken keskin bir bıçağı andıran sesiyle yavaşlatabilirsin ama beni asla durduramazsın, su akar bulur ruhunun izini dedi. Kendini anlamayan en yakınındaki kişi annesiydi. Neden bu kadar yabancıydı kızının acılarına neden bu kadar yalnız hissettiriyordu. İşten yorgun gelip birde evin ve çocukların temizliğiyle ilgileniyor annesinin yapması gerekeni yapıyordu. Kendini bildi bileli tek yemini buydu asla boyle bir anne olmayacak, çocuklarını anlayacak ve sevecekti. Annesin sesi odada yankılanırken başını avuçlarının arasına alıp duvara yaslandı. Onun gibi bir anne olmamak suç muydu? Bu kadar vurdumduymaz, yabancı kalmak çocuklarına. Cinayet bıçakla işlenmiyor kimi zaman işte böyle faili belirsiz caniler çocuklarının hayatını bir çöpmüşcesine alıp yolundan alabiliyordu. Ne istiyorsun derken annesi anlam veremediği kızına karşı irileşmiş gözlerle baktı. Ne istiyorsun? Okumak istiyordun al işte okuyorsun, yazında eve ekmek getireceksin bunu konuştuk derken sanki kendi yapamadığı yaşayamadığı hayatının katili kızışmış gibi acımasızdı. Annesine baktığında gordugu tek şey kendisiyle yabancılaşan kendini unutmuş bir kadındı. Anne senin gibi olmak istemiyorum. Dünya kocaman ve renkleri olan bir cennet. Ben kendi yolumu bulmak ve yaşamak istiyorum. Sizin kabuslarınızı, sizin korkularızı tekrar eden bir korku masalında yaşayamam. O çember ancak zavallı farelere göre. Benim yolumdan çekil ve gizli engellerle asla beni yoracagini düşünme. Ben çelik gibiyim ateş değdikçe, yandıkça daha sertleşir benim hayallerim. Annesi kızının gözlerine yansıyan güçlü kadının kendi olmadığının farkındaydı. Elbet o engellerini yıkacak olan bir kadındı. Zaten engel neydi ki, engeller yine kendi korkularımız değil miydi?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.