İT YUSUF
İT YUSUF
Adam adama durup dururken İt Yusuf der mi? Söyleyene değil söyletene bakmalı!
Tarih tekerrürden ibarettir derler ya doğru gerçekten. Şimdilerde de yaşıyoruz tarihte yaşadığımız olayları. Günümüzde de kaçak rakı, şarap, viski, votka sorunu ayyuka çıkmış durumda. Bu nedenden bir dünya dolusu insan canından oluyor. Oluyor ama yine de vazgeçmiyor insan, kendi çözümlerini üretiyor.
Üretmesin de ne yapsın? Bir yetmişlik rakının maliyeti en fazla otuz lirayı geçmezken, üretimi tekeline almış devlet bindirdikçe bindiriyor vergiyi. Adamın ihtiyacı var kardeşim, sizin olmayabilir, ama adam içmezse duramaz. Zevklenir içer, kederlenir içer, eğlenir içer, düğün yapar içer… Muhakkak sebepleri vardır içmek için. İçme diyemesin ki…
Gücü yetmezse devletin yasal rakısını alıp içmeye, elbette kendine tali yollar bulacak, tüm engellere ve risklere rağmen kavuşacak sevdiğine… Normal yollardan ulaşılamayan her şey de böyle değil midir zaten? Yer altına iner. Daha gizemli, cazip hale gelir. Ben söyleyenlerin yalancısıyım, ülkemizin en muhafazakar, en dindar bölgelerinde, gizli kapaklı, en fazla alkol tüketiminin olduğu da kanıtlanmıştır.
Anadolu insanı her durumda kendi çözümlerini üretmekte maharetlidir. Özellikle Orta Anadolu’da köylüler çocuklarına üç gün üç gece düğün yaparlardı eskiden. Tabi o zamanlar köyler köy, köylüler de çalışkan, üretken insanlar. Hemen her evin bağı, bağları var. Güz vakti gelip harmandan kalkınca bağlar bozulur. Bağbozumu şenlikleri yapılır. Bağbozumu şenlikleri bir şölendir, imecedir, düğündür. Yemekler yapılır, kuzular kesilir, her bağda ocaklar kurulur, dumanlar yükselir. Komşular yalnız oturmaz sofraya, rakılar açılır, aşlar, mutluluklar, sevinçler, kederler paylaşılır. Türküler söylenir, bozlaklar, uzun havalar çekilir…Bozulan bağlardan üzümler cinslerine göre ayrılır, sergilik, bandırmalık üzümler, sofralık üzümler, pekmezlik, rakılık, şaraplık üzümler… Bir de evin arıstaklarına asılan kol kol üzümler… Kış bahara dönene kadar evlerden hiç eksik olmayan üzümler…
Üzümler şinevitlere konularak evlere getirilir. Ayaklara giyilen çizmelerle evin gençleri çiğnerler üzümü. Şinevitlerin çörteninden kan kırmızı akar üzümün şırası kazanlara… Bu şıralara adına pekmez toprağı denilen beyazımsı bir toprak katılarak şıra durultulur. Sonra geniş teştlere konulup altı yakılarak kaynatılır, pekmez yapılır. Pekmez ki kan gibi. Ekşi, tatlı, çalma, çeşit çeşit…
Üzümün posaları ziyan edilmez. Büyük küplere doldurulur, fermante olan posalar belli bir süre sonra şaraba dönüşür. Küp küp şarap… Bir dahaki bağbozumuna kadar evlerden eksik olmaz… Peki şarabın dibinde kalan tortu? Bu tortudan da imbiklere konularak rakılar çekilir. Çekilen rakılar adına çitli denilen büyük cam şişelere konularak saklanır samanlıklara… Neden mi saklanır? Çünkü her an bir baskın olabilir köylere, cendermeler (jandarmalar) kolcular marifeti ile basarlar köyü. Bu baskın riskine karşı köylü emeği olan rakısını, şarabını kıyı bucak saklar… Bazen korku o kadar doruğa çıkar ki aceleyle götürüp dereye de dökerler…
Adına İt Yusuf derler bir korucu vardır zamanında. Aşiret köylerini tebdili kıyafet gezer, milletin sofrasında yer içer; insanların ağzından bin bir desise ile laf alır; kimin evinde rakı şarap var öğrenir; sonra da gidip ilçeye cendermeye ihbar eder; falan köyde falan ağanın evinde rakı şarap var, diye.
Bizim köye de gelmiş İt Yusuf. Tebdili kıyafet, köyün girişinde ilk kocakarının kapısını çalmış. Mellon Fatma, dul bir kadın. Bağından çıkan üzümden rakı şarap vurur, düğün yapanlara satarak geçimini sağlar. Teyze demiş İt Yusuf, ben falan köyden. Oğluma düğün yapacağım, köyde rakı şarap satan kim var? Mellon Fatma Bacı ne bilsin. Yavrum demiş, Allah belasını versin, töremesin, yaşı kara yerlere gelsin bir İt Yusuf var, millet onun korkusundan rakı şarap mı yapabiliyor? Yani Mellon Fatma rahmetlik, İt Yusuf’u farkına varmadan İt Yusuf’a şikayet etmiş.
Demem şu ki dostlar, yasakla, zapturabtla, fahiş vergilerle olmuyor bu iş. Tarihte en fazla Dördüncü Murat zamanında yasak edilmiş rakı, en çok da o dönemde içilmiş.
En katı yasakları koyan Dördüncü Murat da -Bekri Mustafa’nın çağdaşı- kadere bakın ki bir rakı severmiş!..
HASAN ÖZBEK 2021
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.