- 182 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
KAĞIDIN SABRI VE KESİĞİ
KAĞIDIN SABRI ve KESİĞİ
Ayrılırken, birbirimize içimizden geçen ama söyleyemediğimiz ne çok şey vardı. Buna rağmen ne konuşmayı denedik, ne de konuştuğumuzda birbirimizi anlamaya çalıştık.
Ola ki birileri bize hal hatır sorsa, bir volkan gibi içimizde kaynayan nefret ve öfkelerimize itaat edip, boyun eğerek; "Eh nasıl olsun, içgüveyinden hallice." dedik.
Oysa içimizde kaynayan nefret ve öfke, birgün patlayarak dışa vurmuş olsa, herhangi birine yaslananadan, herhangi bir eli kavrayamadan düşecek, yok olup gidecektik. Buna rağmen hayat denen o yolda, yalnız yürümeyi birey olma sanıp, kazanç sayarak nihayet o yolun sonuna geldiğimizi fark ettik.
Sırtımızda küfe ile girdiğimiz o yolun sonu, bir çıkmaz sokağın sonunda kale surları gibi önümüze çıkınca, yorgun bir halde, sırtımızdaki küfeyi indirip de içinde ne var diye baktığımızda, yığın yığın keşkeler olduğunu gördük! Gördüğümüz bu keşkeler, belki de kaybeden iki tarafın da birbirini yeniden arayıp bulma gayretiydi! Ne var ki bu arayış, yaşlanan bedenlerimizin yorgun olmasının yanı sıra, özünde buzlu ve kaygan olan bu zeminde maraton yapmamıza benziyordu. Bir adım ileri atmış olsak, ya tökezleyip düşüyor, ya da bir adım ileri atarken, iki adım geriye gidiyorduk!
Kimileri için, belki bu da bir ilerleme şekliydi. Çünkü en azından içimizde saklı kalan anıların hatırına, birbirimizi yine, yeniden bulma gayreti taşıyorduk. Yazık o güzel anılar, evrimleşerek yerini, birbirimizi görmeyi istemeyecek bir nefrete dönüştü!
Bu yüzden ben, kendi adıma; "söz uçar yazı kalır!" diyerek, yaşanan o güzel anıları kaleme alıp, detaylı bir şekilde kağıda dökmek istedim!
Ve şimdi her özlediğimde açıp tekrar tekrar okuyorum! Bu bir kazanç mı bilmiyorum? Ama bildiğim, gerçeklerden kaçışın olmadığıdır. Kendimle ve geçmişimle yüzleşmedir. Çünkü kişi kendisiyle yüzlesirse huzur bulur!
Özlemlerimi gidermek için, yazdıklarımı açıp da her okuduğumda, kağıt sayfaları jilet kesiği gibi, yüreğimi yara bere içerisinde bırakıyor!
Eminim şu an, alaycı bir tavırla; "kağıt keser mi? diyorsun.
Evet kesiyor. Hem de öyle bir kesiyor ki, kabuk bağlamış yaraları bile kanatıyor!
Biliyorum sorgulamak için de çok geç kaldık. Hem birbirimizi bulmuş olsak bile, artık eskisi gibi olmamız da mümkün değil! Kim bilir belki de kağıtların kestiği yere tuz basmak ve benden intikam almak isteyeceksin. Yine kim bilir, belki de yaşamın tadı tuzu olacak, ilişkimize yeniden bir tat, bir hayat katacaksın.
Olur da birgün sen de ayrılıklara isyan edip, yolun sonundaki kale surlarını aşar, yeniden beni bulursan; "yasını tuttuğumuz özlemlerimize son verir, sarılmayı kanıksarız!
Bilirim bu konuda birçok insan iradesiz ve vefa yoksunudur! Kolaycı oldukları için mücadele etmez, mutlu olabilecekleri mücadeleden vazgeçerler! Ben bir an için bile umudumu yitirmeden mücadele ederek yolu hâlâ yürüyorum.
Ola ki sen de umudunu hepten yitirmiş olursun, güvenip de birilerine sarılamazsan, benim sana önerim; kağıt kesiği bir yaranın iyileşmesi çok zor olsa da, adeta sır tutan, koruyan ve kollayan özelliği sebebiyle en güvenilir olandır! Ve kağıtlar kimi zaman sana bir sırdaş olur, kimi zaman da, bir intikamcı edasıyla, kendi öfkeni kendi yüzünüze kusar! Tek fark, kağıdın senden çok daha güvenilir ve sabırlı olmasıdır!
Efkan ÖTGÜN