- 37 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Beyaz çuval…"korku ve biz"
Bu arada Ahmet ağabey ile eşi uzun zamandır. Kazaya bıraktıkları sevgi sözcüklerini birbirlerine etmişlerdi. Beyaz çuvalının içerinden ki o kırmızı sıvının akması. Tuhaf bir şekilde gizemin koruyordu.
Kasabanın yaşlı, hasta, iş ve çocukluk çocukları olanlar evlerine çekilmişlerdi. Toplam beyaz çuvalının içindeki merakını gittikçe ateşlendiren biz yirmi kişi idik; fakat Ahmet ağabeyinin eşi ile sayımız hemde gürültü etme oranımızı bir tık daha artmıştı.hatunda Bir çene var. Konuya çok sonra dâhil olmasını bir kenara bırakmış yeni baştan anlatıkları ile hepimizin beynine isteği merakı uyandırıyordu.. Ve Onu susturan aşk olsun.
Beyaz çuval ile aramızda. biraz mesafe olmasına rağmen, bir de taze kan kokusunu aldığını söyleyince oturduğum yerden bir ayaklandım ki..Etrafımdaki kişiler de. beyaz çuvala bakmaya gideceğimi düşününce ,incecik bileklerime asılmışlar "sen ne yapıyorsun. Cesedin üzerinde parmak izlerin oluşur. Ve Allah korusun direk hapis ederler seni" diyorlar.
Bir var ki "Hepimiz karanlık içerisindeyiz ancak bazılarımız yıldızlara bakmayı akıl edebiliyor."
Biraz gençliğimin verdiği kuvvetten dolayı beni tutan adamların elinden sıyırıp kurtuldum. öfkeliyim ve Saatlerdir üzerime serpiştirilen korku zerrelerini silkeleyip atmam lazımdı.
Sonrası oturduğum yere geri dönmüştüm.
Saatlerdir bu beyaz çuvalı motosikletin arkasına iyi bir şekilde bağlayamayan o pe...zği bir elime geçirsem var ya!
Bu kasabada herkes kendi halinde ve Sessiz sesiz yaşayıp giderken ne istedin. Bizden değil mi?
Kolluk kuvvetleri kendi aralarında muhabbetlerini koyulaştırmış biz ise onların uzaktan meraklı izleyicileri olmaktan öteye gidemiyoruz.bir de kalabalıkta bulunan herkes eteğinde ki taşları dökmesi bir yana asıl şu dakika yorgunluk sebebimiz olan beyaz çuvalın gizemini çözememiştik.
Beyaz çuvalın bize verdiği korkunun etkisinden çıkıp birilerine soramadık. Acaba kasabanın içinde kayıp bir şahıs var mıydı? Cesedin orada; var olduğunu hepimiz inanmışız inanmamızın tek sebebi beyaz çuvaldan akan kırmızı sıvı idi,
Bizler sokak da oynayıp oynayıp oynadıkları oyundan bitkin düşen çocuklar gibi sağa sola serpilmiş oturmaktayız sadece
Karanlığın içinden. gözümüze ilişen birkaç genç peşe takılıp bize doğru koşuyorlardı. Gençlerin soluk soluğa gelişlerine çakılıp kalanları geçtim. İçtikleri sigarının son izmaritini yere atan Ahmet ağabey ve eşinin yüz ifadesi ikiz gibi giyinmiş ve bakışları ise uzak bir dağ zirvesi idi;
İkisindeki bu derin suskunluk bir yerde karışımıza gelip diz çökecekti. Çünkü" İnsan odun değildir ki, kırıldığı zaman ses çıkarsın."
Bize çok net görünmeyen beyaz çuvalının içindeki şey günün ışıması ile daha netleşti.yumuşak bir dokudan oluşan aynı zamanda kırmızı bir sıvıya bulanmıştı. Ve o kırmızı sıvı yolun topraklı kısmına akıp ve orada pelteleşmişti. Birinin öldüğüne ve beyaz çuvala koyulduğuna bu sefer en çok ben eminim olmuştum. Ama "ölen kimdi?"bu cevabı almamız bayağı zaman alacak gibiydi…
Kasabanın tek bir bakkalı vardı. Onunda Karadenizli Serpil ablamız işletiyordu. Satışını yaptığı her ürünün tazeliğine hak ettiği fiyatta dikkat ederdi. Serpil abla kalabalığın içinden; çıkmış işletmesinin kepenklerini kaldırdığını gördüm.
Bir şeyler alayım diye peşin sıra ben bakkalın içine daldım. Çünkü midem kazanıyordu. Gece boyunca su, çay derken ağzıma bir lokma girmemişti. Serpil abladan ben gibi bir şeyler alan geri olay yerine dönüyordu.
Burada anlatılmayan kasabadan birinin yokluğu idi; ve en nihayetin de saat sabahın dokuzu. Siyah bir araçla gelen özel giyimli adamlar. Çuvalın üzerinden yeni bir incelemeye başlamışlardı. Bizler ise onların vereceği cevaba inanılmaz derece de sabırsızlanıyorduk. Görevliler özlen giyinmeleri patlayan bir şeyde olabilir; yâda insana bulaşıcı bir mikropta dolayı giyinmişlerdi.
Çalışmalarını bitirirken bize yakın bir yere oturan inceleme ekiminden bir adam nefes nefes" böyle bir vahşet olamaz "deyince biz daha bir korkulu gözlere ona baktık.
Tabi biz etrafına yığılmış insanların merakı daha bir başka ölenin kim olduğunu soracağız adamın rengi benzi atmış nasıl soralım..
Küçük bir kedi yavrusu gibi usulca incelemeden yeni çıkan adamın yanına geçip oturdum. Elimde ki su şişesini su içsin diye ona uzattım. Bir iki yudum aldı .geri yanı şişeyi şaşkınlıktan bana verdi. Ne yapsın adam kim bilir çuvalda gördüğü şey ne durumda idi; benim dilim yıllardır açılmayan paslı bir kilitti edem ki adama bir şeyler sorayım; fakat soramıyorum. Kimsenin bir şey öğreneceği yoktu. bu durumda.
bir kaç dakika sonra İnceleme ekibinde ki yüzü kemikli bir arkadaşı gelip yanına oturdu. onun hali arkadaşından ki daha beter idi, "bu yapılanın insanlıkla bir alakası olamaz" dedi. Diğer inceleme ekiminin adam ise "biz daha neler gördük neler" dedi.
ilk görev yeri olan Sivas Zara da böyle bir vaka ile karışlaştığını sonra katili kurbanı ile boğuşurken. Kol saatini orada düşürmesi ve Katili hemen bulduklarını da. bize anlatı.
beyaz çuvalını içinde ne olduğunu sonra duyunca bizlerin yüreğine parçalayan o cinayetti hayatım boyunca hiç unutmayacağız…
kısaca "İyiyi ara, doğruyu ara, güzeli ara fakat kusuru arama." ne kendinden; nede başkasından..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.