2
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
225
Okunma
Yarına Başlamak ile tanımıştım ilk Afşar Timuçin Ağabeyi...
80’li yılların ortasıydı; sımsıcak o sevda romanını bir solukta okumuştum, ardından Gece Gelen Eski Dost
(Yazko’dan çıkan).
Yazarlıktan önce insan olmanın gerekliliğini anlattı hep, yaşamıyla gösterdi, öğretti bize.
Yirmi dört yıl önceydi, evine telefon açıp bir radyo izlencesini önermiştim; daha önce hiç karşılaşmamıştık ama o denli sıcak karşılamıştı ki. Yazın dünyasında, onun gibi alçakgönüllü başka bir yazarı tanımadım. Oysa onlarca kitabı, akademik bilgisi, bilgeliği vardı.
Sanırım yedi-sekiz yıl önceydi; Kadıköy’de Barış Manço Kültür Merkezinde Afşar Timuçin’e Saygı etkinliğinde kitabını imzalatıp kısaca söyleşmenin sevincini yaşamıştım, en son. Keşke daha sık görüşebilseydik. Avrupa yakasında oturduğuı için zordu.
Afşar Ağabey,
Dolu başaklar gibiydin, türkülü
Rüzgârında bir kırlangıç yalnızlığı
Yaşamak şiirinde demiştin:
"Yaşamak bir gün uyanmaktır
Bir gün birdenbire yalnız kalmaktır"
.. ..
Senin olmadığın bir dünya
’birdenbire yalnız kalmaktır’
biraz da...
Gökyüzü güzelliğinde bir şiiriyle selam uçuralım
bilgelik kokan anısına:
AYRILIKTA SÖYLENMİŞ BİR YAZ TÜRKÜSÜ
Gözlerine bakar ağlar
Bu son şarkı
Son umut
Gitme hep burada kal
Bizimle kal bu kıyıda
Her yanına dokundum bakışının
Her yerini tanıdım göklerinin
Gün boyu sende uçtum
Dinlendim dallarında
Atlılar gibi yoruldum yanında
Uyudum
Ölür kıyı ölür yazlar
Alır götürür karakış
Her bahar her umuda zorunlu mu
Neden yolcusun bu kadar
Gideceksen
Al götür umudumu
Al götür sonuna kadar
Afşar TİMUÇİN