- 123 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MÜSLÜMANLARIN ENGİZİSYONU !!!
"Müslümanların Engizisyonu" Kitap projesini zamanında adım adım takip etmiştik. Kitap yayınlanmadan belli çevrelerce engizisyona uğradı. İslam tarihinde engizisyon mu var? Müslümanların da engizisyonu olsun. Zımnen, İslam tarihi ak ve pak bir tarihtir. İslâm tarihinde kimse kesilmemiş, kimsenin dili kopartılmamış, derisi yüzülmemiş ve kimsenin cesedi katırların arkasına bağlanarak şehir şehir dolandırılmamıştır. Denildi, denilmek istendi. Eğer birileri katledilmişse hak ettiği için yapılmıştır. Şahlar ve şeyhler böyle uygun görmüş.
Eser yayınlanma aşamasındayken editörü modernist, müsteşrik ve gâvur ilan edildi. Yayın evine baskılar yapıldı. Kitaptaki maddelerin yazarlarına akademik kariyerinin bitirileceğine dair tehditler geldi. Kimisi ailesi ile tehdit edildi. Engizisyon kavramının müslümanların ürettiği bir kavram olmadığı batı menşeili olduğu dile getirildi. Bu tür eleştirilere Prof. Dr. Mehmet Azimli, İslam dünyasında öldürülen alimleri, düşünce insanlarına yapılan zulmü tanımlayacak bir kelime veya kavram varsa söyleyin eserin ismini değiştirelim teklifinde bulundu. Acımasızca hakaretler edenler ne ilmi bir reddiye, ne elle tutulur makale yazdılar. Daha doğrusu yazabilecek kabiliyetleri ve derinlikleri yok. Kürsülerde uzatılan mikrofonlarda seslerini yükseltmeyi, bağırıp çağırmayı marifet bildiler. Oysa sesin kalitesi yüksek gür oluşunda değildir. Seslerini yükseltmek, bağırmak yerine seslerinin kalitesini yükseltmeleri gerekirdi.(Bknz:Lokman 19)
Bu cezbedici eser beş cilt olarak planlanmıştı. Ancak dört cilti yazıldı.(ikinci cildin önsöz kısmına bakabilirsiniz. 1.baskı) Beşincisi yazılmadı, yazılmayacak. Bizce de yazılmasına gerek yoktur. Çünkü bu topraklarda engizisyonun olup olmadığına dair maksat hasıl olmuştu. Dolayısıyla beşinci cilt lüzumsuz olacaktı. İşin garip tarafı "Müslümanların Engizisyonu" proje fikri Mana yayınlarından çıkmış olmasına rağmen dördüncü cilt başka yayınevi tarafından basıldı. Hangi maddi ve manevi nedenlerden kendi projesini başka yayınevine devrettiklerini bilmiyoruz. Bilseydik dedikodusunu yapardık.Okuyucu için önemli olan projenin tamamlanmış olması. Yayınevine yazarlar arasındaki anlaşmazlıklar bizi ilgilendirmez. Yine merak etmiyor değiliz.
&&&&&&
Abbasiler döneminde "Divanü’z zenedika" yani zındıkları belirleme, tespit etme kurulu/ekibi denilen bir kurumun kurulmuş olması, yapılan sürgünlerin, ölümcül kovuşturmaların, mihnelerin, yapılan engizisyonların boyutunu göstermeye yeter. Zaten İslami kaynaklarda gerek müstakil eser gerekse bazı eserlerin bablarında "Elfaz-ı küfr" adında literatür oluşması düşüncenin suç sayılmasının kanıtıdır. Biz "Müslümanların Engizisyonu" çalışmasının her cildinden örneklerlerle fikrimizi netleştirmeye gayret edelim.
1.Cilt:
Bu ciltte "Halifeye payanda olmadığı için hapiste işkence altında katledilen Ebu Hanife’yi, Bağnaz Hanbelilerin baskısıyla şehirden şehire sürülürken sığındığı bir köyde ölen Buhariyi, Emevi kaderciliğine karşı çıktığı için dili, elleri ve ayakları kesilerek katledilen Geylan Ed- Dımeşki’yi, farklı fikirlerinden dolayı vahşice öldürülüp yakılan cesedinin külleri Dicle’ye savrulan Hallac-ı Mansur’u, Sünni fikirlerinden dolayı diri diri derisi yüzülerek katledilen İbnu’n - Nablusi’ yi, önce sicimle boğdurulup sonrada kaleden atılarak öldüren Sühreverdi El-Maktul’u okuyacaksınız."
Niyetimiz İslamı ve İslam tarihini kötülemek değil, aksine canavarca katlettiğimiz sonra eserlerini ve öğretilerini öve öve bitirmediğimiz insanların bir daha zulüm görmemesi. (Ebu Hanife ve Buharı örneğinde olduğu gibi)Geçmişten ders alarak günümüzde yaşayan dehaların ve ilim adamlarının kıymetinin bilinmesi ve sahiplenilmesidir.
2. Cilt:
★İbrahim Et-Teymi zindanda hayatını kaybetti. Durum Haccac’a bildirilince cesedinin çöplüğe atılmasını emretti.
★ Nu’aym B. Hammad Zindanda öldü. Cesedi zincire vurulmuş vaziyette sürüklenmiş, kefenlenmeden ve yıkanmadan bir çukura atılmıştır. Üzerine cenaze namazı dâhi kılınmamıştır. Hammad, "beni zincirli bir şekilde defnedin" demiştir.
★ İbreti alem olsun diye İbni Hüzeyl ve İbnül Berdün katırların kuyruklarına bağlanarak sokaklarda sürüklenmiş daha sonrada günlerce dar ağacında salladırılmışlardır.
★ Figâni öldürüldüğünde otuz yaşında bile değildir. Genç yaşta yazdığı kaside nüshalarının çoğu derli toplu olarak ne yazık ki bulunamamıştır.
★ İbn Akil, defalarca ölümden dönmüş cemaatin önünde zorla tövbe etmek zorunda bırakılmıştır.
Din adına insanları katledenler Azimli hocamızın ifadesiyle" İslam’ın şampiyonluğunu"ilan ediyorlardı. Rabbimiz kerim kitabında yüzlerce kez: "düşünmez misiniz", "gerekir ki düşünürsünüz" , "aklınızı kullanın" buyurduğu halde. düşünenlerin dramı bitecek gibi görünmüyor.
3. Cilt:
İslama girmediği için öldürülmüş cesedi bir caminin kapısına asılmış olan Bihaferid’i, 1937’ de kurşuna dizilerek şehit edilmiş Ahmet Cevad’ı, asılarak idam edilen bedenini helikopter ile bilinmeyen bir yere götürülen Muhammed Taha’yı,
kütüphanesi yağmalanan ilme yapılan düşmanlık yüzünden hastalanan ve bu dertten vefat eden İbn-i Sina’yi; Piri Reis, Muhammed Abduh, Molkom X, Hasan El Benna ve daha nicelerinin ibretlik acı dolu hikâyelerini bulacaksınız.
İşte bağnazlığın , iktidarlara yaranma hırsının, koltuğun, rozetin, kibrin, kıskançlığın insanoğlunu nasıl insanlıktan çıkardığını gördünüz. Son cilltle devam ediyoruz.
4. Cilt:
Yakın tarihten de örnek var: Büyük öğretmen Ali Şeriati, Bir ilahiyat öğrencisi Ferhunde’nin okuma yazma bilmeyen bir muskacının kışkırtması sonuçu galeyana gelen halk tarafından linç edilişi, (tüyler ürperten videolar Yuotube’ da) , Kur’an filozofu Fazlur Rahman, Ümmet yetimi Nasr Hamit Ebu Zeyd ve bu eseri hazırlamada büyük emeği olan Prof. Dr. Mehmet Azimli’nin mihnesi... Ülkemizde halen yaşan bazı isimlerin mihneleri de var.
Son olarak Diyarbakırlı Ramazan hocanın afyonlaşmış kişi veya kişiler tarafından öldürülmesi engizisyonun tam gaz devam ettiğini gösteriyor. Bu bağlamda "Müslümanların Engizisyonu" projenin ne kadar önemli ve gerekli olduğu elzem. Umarım onun şehit edilmesi yenilmişlerin, yalnızların, garibanların ibretlik hayat hikayelerini vicdanı olan herkese hatırlatmıştır.
Şahsen yumuşak halılarda dans edenler, Kuş sütüyle beslenenler. Dini sosyetenin ahkamları, fiyakaları karşısında mazlum birinin sokak ortasında katledilişini hazmedemiyorum. Geceleri uykularım bölünüyor. Öfkemi, kederimi babamın tabakasından çaldığım tütüne sarıyorum. Bazen de iki rekat namaza. Onun "Bütün dünya sizin olsun ben yapacağım dünyayı" deyişi Ebuzeri hatırlatıyor. Cami önlerinde davudi sesiyle yaptığı tebliğler Habeşli köle Bilalin sesine ne kadar benziyor değil mi? Allah’ ın şanı Bilal’in gırtlağından gök yankılanmıştı gök kubede. Yetim peygamberin misyonu daima garibanlarin seslerinden yükselmişti. Ramazan’ da Ebuzer , Selman gibi bu dünyanın garibanlarındı. Şimdi ahiretin zenginlerinden oldu.
Onun aşkı, heyecanı, Rabbi dışında kimseye minnet etmeden yaşadığı hayat gerçekten yaşanmaya değer. Bu güzel adamın yaşama sevincini sonladıranlar kurdukları sofralarda yiyip içsinler. Kazandılar vehmiyle yaşasınlar.
Hani Hz Ali namazın üstünde bıçaklanınca döndü, katilinin gözlerine gözlerini dikti ve şöyle dedi ya "vallahi ben kazandım." Biri, Maune olayında azgın biri, sahabe Amir ibni Fuheyre’nin sırtına hançeri sapladığında Amir İbni Fuheyre "işte şimdi kazandım" demişti. Kazamanın ne demek olduğunu giyimiyle kuşamıyla, şellu şepik hali, kalenderi tavrıyla Diyarbakırlı Ramazan’dan birkez daha öğreniyoruz. Göğsüne saplanmış bıçakla gözlerimize baka baka "ben kazandım" diyor.
Abdulvahap SERT
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.