- 165 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
GÜVEN
GÜVEN "Vertrauen"!
Tarihe düştüğü notta; Hüznümde, sevincimde, mutluluğumda ve mutsuzluğumda Sadece sen varsın ömrümün her anında Tuttuğun eli bırakma demişti kadın!
Çok da doğru demişti! Bir kere tutulan el, bir daha asla bırakılmamalıydı. Ama birşeyi gözardı etmiş, ya da unutmuştu kadın. O da, eski sevgilisini bir türlü unutamayışı ve eski sevgilisine yazdığı notları kitaplar arasında saklamasıydı.
Adam hangi kitaba uzansa ve o kitabı okumak istese, kitaplar arasında bulduğu notların hâlâ güncelliğini koruduğunu ve bu notların, kendisine değil de kendisinden önce eli bırakılan başka birine ithafen yazıldığını biliyordu. Buna rağmen, kadının geçmişine saygı duyuyordu. Hatta bir keresinde kadın, bu notları başka bir adama atfen yazdığını içki masasında ağzından kaçırmıştı. Dahası, kadının elyazısı ve imzası vardı!
Ne var ki kadın, kendisini seven ve herşeyine saygı duyan adamın aptal olduğunu düşünmüş olacak ki, o notları kitaplar arasından kaldırmayı düşünememişti.
Ama adam her kitap okumak istediğinde, sayfalar arasında bu notlarla karşılaşıyor, içi burkularak kendisini sorguluyordu. "Ben yetersiz miyim ki, hâlâ o meçhul adama aşıktır? Aşık olduğu o adamdan, neyi eksik veriyor, ya da yapıyorum ki, hala o adamı unutamadı? Nerede, neyi yanliş yapıyorum ki, hâlâ mevzu olduğunda gecmişe dalıp gidiyor? Ya da ne zaman eline bir kitap almış olsa, kitap satırlarından ziyade kadının, eski sevgilisine yazdığı notlara dakikalarca bakıp iç geçiriyordu? Herşey ayan beyan ortadaydı. "O notlar başka bir adama yazılmış bana olmadığı kesin!" diye hayıflanıyordu.
Çünkü her bir yazının altındaki tarih ve imza, kendisinin, onu tanımadan öncesini işaret ediyordu!
Çünkü adam, o elin daha önce bir başkaları tarafından bırakıldığını anlamıştı. Ama buna rağmen kadın o adamı unutamamıştı.
Çünkü ben, tuttuğum eli asla bırakmam diyordu adam.
Evet evet bu kadın, geçmişten gelen deneyimleriyle kuşkuculuğuyla, güvensizliğiyle, severek çoğalmayı bir türlü öğrenememişti. Her düştüğünde, sevgiyi, şefkati başka kollarda aramayı, yaşam sanıyordu.
Şimdilerde aramız bozuk. Belli ki kafaya bir başka adamı takmış. Onu deliler gibi sevdiğimi biliyor olmasına rağmen, yaptığı çirkin davranışlar, itham ve iftiralarla kendisinden soğutmaya, uzaklaştırmaya çalışıyor.
Adam ben kararlıyım bu ilişkiyi kurtarmak için defalarca olduğu gibi, şimdi de azami gayret göstermeliyim diyordu.
Ne var ki kadın, terketmek istediği adamın, belki de adamlığın nirvanasında olduğunu çekip gitmesi halinde çok şey kaybedeceğini bilmiyordu.
Adam aşkı, sevgisi, sadakati, vefasıyla, insanlara, çevresine, harcadığı emeğiyle belki de türünün tek örneğiydi! Buna rağmen, kadını ikna edememiş, kadın adamın elini birakıp gitmişti!
Kadın, ben mücadeleci değilim. Kazanmasını bilemem. Arkamı döndüm mü gider ve unuturum dedi; ellerini bir hışımla adamın ellerinden çekip aldı ve gitti!
Adam, terkedilmiş olmasına rağmen, kadını içinde bir yara gibi taşıdı ve hep sevmeye devam etti!
Uzun bir zaman sonra, kadını, salaş bir meyhanede, etrafına küfürler savurur, sarhoş bir halde gördü!
Adamın içi cız etti. Onca zaman geçmesine rağmen, ne adamlığından vazgeçmiş, ne de sevdasından vazgeçmisti! Elini bir kere daha uzattı kadına. Kolundan tuttu, ayağa kaldırdı. Kadın o kadar sarhoştu ki, elinden tutup kendisini kaldıranın kim olduğunu dahi anlamayacak durumdaydı.
Adam kadına sarıldı ve özlemle öptü. Kadın, öpüldüğü anda; bu bu sen diye kekeledi. Sen... Sen o sun. Sen Ericsson olmalısın!
Utancından olsa gerek diz çöktü başını ellerinin arasına alarak hıçkıra hıçkıra ağladı.
"Vertrauen"
Efkan ÖTGÜN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.