Beynim nereye
Öfkemi, hüznümü, çok nadir mutluluğumu, unutmamak için hissiyatıyla kendime verdiğim sözleri yazarım bazen. Uzun süre de tutmam hayatımda o yazılanları. Üzerinden zaman geçince okuyup yok ederim. Fark ederim ki o günden geriye hiçbir his kalmamış, söz uçmuş yazının duygularını da alıp götürmüş.
Hayatta neden bunu başaramıyorum bilmiyorum. Takılmış plak gibi sürekli meşgul oluyorum o duyguyla. Tartışma tartışmayı doğuruyor öfkeme engel olamıyorum bir de içimdeki düşüncelerle kavgaya tutuşuyorum. Sonrası hasarlı bir beyin. Sahi normal değil miyim ben? Yoksa tam olarak insan mıyım etiyle kemiğiyle, olması gerektiği gibi. Geçen günlerde çocukların da mutlu olacağı bir aktivite düşündüm ve hep beraber yola koyulduk. Ben çocuklar üzerinde çok fazla baskı uyguladığımı, onları olmasını istediğim şekilde yönlendirmeye çalıştığımı çok sonra eve dönünce fark ettim. Mutlu olarak dönsek de aradaki zaman diliminde hakkım olmayan müdahaleler yapmış olmam epey canımı sıktı. Şu an yazarken bile müthiş canım sıkılıyor. Neden böyleyim neden sonra fark ediyorum yaptığım kötü (!) davranışları anlam veremiyorum. İhtiyacım olan sessizlik olmalı. Önüm arkam sağım solum çok fena ses yığını. İçerideki sesi duyamaz oldum. Vicdan sesimi. Vicdan hep doğruyu söyler. Ancak sesini doyuramıyor bana bu aralar. Çünkü ben çok fazla seste boğuluyorum. Kendime verdiğim süre başladı. Daha iyi bir halimle görüşmek üzere.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.