Bir Bardak Su
Bir Bardak Su
"İçimizde bir yerler kırılıp dökülüyor, kucak açana değil kaçana koşuyor şans denilen cenabet... Biz inatla, alnımızdan damlayan teri, bir demirci ustası edasıyla dövüyoruz da dövüyoruz. Saçlarımızın her bir telinden ayakucumuza kadar sırılsıklam ıslanıp, adaletin hangi lisanının arkasına saklandığına aldırmaksızın arıyor aranıyor her nefeste inatla azimle çalışıyoruz. Çünkü öğrendik ki; hayat şans oyunu olsa amorti bile rast gelmez bizim gibilere..!
İsyan değil hâşâ lakin dönüp yürüdüğüm şu koca yola bakınca görüyorum ki bir kez bile yolunda yordamında gitmemiş hiçbir şey. Ya yolum hep yokuş ya hep bir çakıl taşlarıyla kaplanmış. Artık yol mu yoksa o yolu arşınlayan ayaklarım mı arızalı bilmem. Ne zaman böyle uğraşıp didinip de bir hayalin peşinde koşsam elimde kalır umutlarım. Ve her seferinde kırgınlıklarımı elime aldığım bir bardak suya anlatırım. Sessiz sedasız dinler beni su. Sonra o bardağı dökerim bir yerlere ve su gibi sızıp gider parmak aralığımdan avuçlarımda tuttuğum hayaller. Oysa öyle çok büyük düşler imkânsız hayaller değildi ki peşinden koşturduklarım. Emeğimin karşılığını almak bir parça takdir görmek sadece."
Bir fincan kahve yapıp kitaplıktan rastgele seçtiğim kitapta ki bu cümleleri okurken içim yandı biran. Kocaman bir bardak soğuk su alıp devam ettim okumaya. İnsan suyla dertleşir mi? Şaşkın bir o kadar da meraklıydım. Nereye varacaktı yazar ya da ne anlatıyordu? Her kırılgan umutla bir yudum aldım o bardak dolusu sudan... Kahramanın her hayal kırıklığında kuruyan boğazıma aktı su. Ne kapı sesi ne telefon, hiç bir şeyi duymaksızın geziniyordum harfler arasında ve git gide içine alıyordu beni saman sarısı sayfalar. Arada bir kendimi koydum yerine ve anladım ki sabır büyük meziyet. O kadar sabırlı ve inatla hayata sarılan bir insan olabilmek ne büyük erdem. Saatler geçmişti, son sayfa ve son yudum. Gördüm ki kahramanın bir bardak suyla serptiği tüm sancıları ben o koca bardakla içime dökmüşüm...
[Canan ÖZANAÇ ÖRENLİOĞLU]