- 328 Okunma
- 1 Yorum
- 4 Beğeni
Ümmetin Müşterek Hüznü Kerbela Ve Aşûre Günü
Birçok hadiselerin cereyan etttiği aşûre günü, aynı zamanda Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’in torunu Hz. Hüseyin (r.a.) ve çoğu Ehl-i Beyt’ten olmak üzere beraberindeki yetmişten fazla Müslüman’ın Kerbela da Zalimlerin Zulmüne maruz kalıp şehit edildiği gündür. Kerbela, Hz. Hüseyin (r.a) denilince içimiz acımaktadır. Kerbela’yı doğru anlayıp oradan günümüze de dersler çıkarmalıyız. Kerbelayı doğru anlamak için de Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s)’in torunu Hz. Hüseyin (r.a.) tanımak gerekir. Hz. Hüseyin (r.a.) dedesi Hz. Muhammed (s.as.)’in yolunda yürüyen hakiki bir Mü’mindir.
Hz. Hüseyin (r.a.); haksızlığın ve zulmün karşısında duran, hakkın, adaletin, vefanın, sadakatin kısacası Kur’an ve Sünnetin yoluna başını koyan haysiyetli bir Mü’mindir. Hz. Hüseyin (r.a.)’ı sevmek, Onun, uğruna can verdiği değerlere sahip çıkmayı gerektirir. Çünkü O’nun hayatı; şerefli ve asil bir duruşun mükemmel, muhteşem örneğidir. Günümüz Müslümanlarının çıkarması gereken ders ise; Hz. Hüseyin (r.a.)’ın İmanı, ahlâki v.b bütün güzel özelliklerine sahip çıkarak yaşamak olmalıdır. Ümmetin müşterek hüznü ancak bu şekilde yaşayıp birlik ve beraberlik içinde kardeşliğe, rahmete dönüştürülebilir. Allah (c.c.) bütün Zalimleri kahretsin ve mazlumları muzaffer eylesin. Hz. Hüseyin (r.a.)’ı ve Ehl-i Beyt’i rahmetle yâd ediyorum. Hz. Hüseyin (r.a.) gibi her daim zulme, zalimlere boyun eğmeyip karşı çıkıp dik durup mücadele etmeliyiz. Hakkın, Adaletin ve Barış’ın dünyada sağlanması, bütün mazlumların muzaffer olması için var gücümüzle çalışmalıyız. Rabbimiz, bütün Şehitlerimize rahmeti ile muamele eylesin. Mekânları cennet olsun.
Aşûre; birlikteliğin, sevginin, bolluk, bereket, dayanışma ve paylaşmanın zirve yaptığı çok özel ve güzel bir gündür. Aşûre gününde Hz. Nuh (a.s.)’ın tufanı dinmiş, sonra yanlarında bulunan gıdalardan aşûre’yi yapmışlardır. Aşûre, güzel bir uygulama olarak günümüze kadar devam ettirilmiştir. 16 Temmuz Salı Muharrem ayının 10. günü olup aşûre günüdür. Bizlerde bu önemli günde manevi anlamda üzerimize düşün görevleri yapmalı, gerçek anlamda yardımlaşarak, aşûre çorbasını (tatlısını) yaparak ailemizle, komşularımızla, ihtiyaç sahipleri ile yemeli bu güzelliği unutturmamalıyız. Geçmişten günümüze hak, batıl mücadelesinde, hakkın, hakikatin ve adaletin yanında yer alanlar gibi bizlerde aynı inançla İslam kardeşliğimizi gerçek anlamda kavrayıp canlandırmaya çalışmalıyız.
Bu ayın en kıymetli ve önemli gecesi de Aşûre gecesidir. Yüce Mevla, birçok duâları Aşûre günü kabul etmiştir. Hazret-i Âdem (a.s.)’ın tövbesinin kabul olması, Hazret-i İdris (a.s.)’ın canlı olarak göğe çıkarılması, Hazret-i Nuh (a.s.)’ın tufandan kurtulması, Hazret-i Yunus (a.s.)’ın balığın karnından çıkması, Hazret-i İbrahim (a.s.)’ın ateşte yanmaması, Hazret-i Yakub (a.s.)’ın oğlu Hazret-i Yusuf (a.s.)’a kavuşması, Hazret-i Yusuf (a.s)’ın kuyudan çıkması, Hazret-i Eyyüb (a.s.)’ın hastalıktan kurtulması, Hazret-i Musa (a.s.)’ın Kızıl denizi geçmesi, Hazret-i İsa (a.s.)’ın doğumu ve ölümden kurtulup diri olarak göğe çıkarılması v.b önemli olayların bu Mübarek Aşûre gününde olduğu ifade buyrulmaktadır.
Medine’de aşûre günü oruç tutan Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s.), Yahudilerin de oruç tuttuklarını gördü. (Niye oruç tutuyorsunuz?) diye sordu. Onlar da, (Allah’ın İsrail oğullarını düşmanından kurtardığı bir gündür, Musa bu günde oruç tuttuğu için) dediler. Resulullah Efendimiz de, Müslümanların bugün oruç tutmalarının sebebini anlatmak için, (Ben Musa Aleyhisselama sizden daha layıkım) buyurdu. (Buhari, Müslim, Ebu Davud)
Yahudilere benzememek için sadece onuncu günü değil öncesinde veya sonrasındaki günlerin de oruçlu geçirilmesi gerekir. Sadece onuncu günü oruç tutmak mekruhtur. Bu önemli günde ibadet ve taâtımızı artırmalı malıyız. İkramlarda bulunmalı ve en önemlisi sadaka, infak v.b. yardımlaşmamızı bu günlerde yoğunlaştırmalıyız. Bir vücudun azaları gibi olduğumuzu göstermeliyiz.
Müslüman, bu önemli ay ve günlerin kıymetini bilmeli, fitne, fesat çıkarıp düşmanlık yapmak isteyenlere fırsat vermemelidir. Önemli olan kardeşlik, birlik ve beraberliği koruyabilmek ve Yüce Allah (c.c.) âyet-i kerimelerde: “Hep birlikte Allah’ın ipine (İslâm’a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın.” (Ali İmran Sûresi âyet:103) "Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’tan korkun ki esirgenesiniz.” buyurmuştur.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) hadis-i şeriflerinde "Müslüman Müslümanın kardeşidir, ona zulmetmez" (Buhari Mezalim 3), "Sizden biriniz kendisi için sevip arzu ettiği şeyi Mü’min kardeşi için de sevip arzu etmedikçe (gerçek anlamda) iman etmiş olamaz"(Buhari İmam 7) buyurmuştur.
Muharrem ay’ı, Kur’an-ı Kerimde, kıymet verilen dört aydan biridir. Aşûre gününü tâzim etmek sünnettir. Bu güne aşûre denmesi, Muharrem ayının âşiri, yani onuncu günü olması ve başka bir rivayete göre de on Peygambere on Mucizenin ihsan edildiği için aşûre denmiştir.
Kur’an ve Sünnete tabi olarak yaşayacağımız bir hayat, bizleri hem dünyada hem de ahirette gerçek anlamda kurtuluşa ve huzura erdirir. İslam ’a uygun hayat yaşayanlardan olmamız duası ile sıhhat ve afiyetler dilerim.
[email protected]
YORUMLAR
Muharrem ayı, Kur'an-ı Kerim'de kıymet verilen dört aydan biridir. Bu ay, İslam dünyasında büyük bir öneme sahiptir ve birçok önemli olayın yaşandığı bir zaman dilimi olarak bilinir. Özellikle Aşûre günü, Muharrem ayının onuncu gününe denk gelir ve bu günün tâzim edilmesi sünnettir. Aşûre gününün bu ismi almasının birkaç sebebi bulunmaktadır. Birinci sebep, Muharrem ayının onuncu günü olmasıdır. İkinci sebep ise, rivayetlere göre, on farklı Peygambere on mucizenin ihsan edilmesidir.
Aşûre günü, İslam tarihinde birçok önemli olaya tanıklık etmiştir. Bu gün, Hazreti Nuh'un (a.s) gemisinin Cudi Dağı'na oturması, Hazreti İbrahim'in (a.s) ateşten kurtulması, Hazreti Musa'nın (a.s) Kızıldeniz'i geçerek Firavun'un zulmünden kurtulması gibi birçok mucizevi olayın yaşandığı gün olarak anılır. Bu nedenle, Müslümanlar için derin bir manevi anlam taşır.
Aşûre günü, aynı zamanda paylaşma ve dayanışma günü olarak da bilinir. Bu gün, evlerde aşûre tatlısı yapılır ve komşulara, dostlara dağıtılır. Bu gelenek, toplumsal birlik ve beraberliği pekiştirir. Aşûre tatlısının içinde yer alan çeşitli malzemeler, farklılıklar içinde birliği ve uyumu simgeler.
Muharrem ayı ve özellikle Aşûre günü, Müslümanlar için derin bir manevi anlam taşıdığı gibi, toplumsal birlik ve beraberliği pekiştiren önemli bir zaman dilimidir. Bu günün kıymetini bilmek ve ona uygun şekilde yaşamak, hem bireysel hem de toplumsal huzura katkı sağlar.
Maşallah üstadım, çok harika bir eser olmuş,
Yüreğine sağlık, her dem huzurla, umut dolu,güzel günlerimizi
Rabbimden dilerim, sevgiyle, barışla,selametle.