- 107 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
EZİLMİŞLİK.
SINIFSAL EZİLMİŞLİK.
Kaynağını doğrudan doğruya toplumsal artığın hak¬sız bölüşümünden alır. Bu “haksızlık” bir grup insa-nın diğerlerinin aleyhine üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetinden köklenir. “Haksızlık” ancak üre¬tim araçları üzerinde ortaklaşa, toplumsal mülkiye¬tin gerçekleşmesi ile ortadan kaldırılabilir.
Sınıfsal ezilmişlikten bahsederken toplumu üretim araçlarını elinde bulunduranlar ve üretim araçlarından yoksun olanlar diye ayırmamız yeterli midir?
Yeterli olmadığını biliyoruz. Örneğin köleci toplumda köleler üretim araçlarından yoksun olmaktan öte kendileri bir nevi üretim aleti olarak kullanılıyordu. Buna karşın “özgür yurttaşlar” mülk sahibiydi. Ne var ki üretim araçları üzerindeki mülkiyet de eşitsizdi. Büyük toprak sahipleri ve büyük tüccarlar gibi küçük toprak sahibi zanaatçı ve tüccarlar da vardı. Benzer durumu bugünkü kapitalist sistemde de kolayca gözlemleyebiliriz.
O halde “sınıfsal ezilmişlik”te belirleyici kıstasımız ne olmalı? Başlıca geçim kaynakları başkasının emek sömürüsü olanlarla başlıca geçim kaynakları kendi emekleri olanlar olarak koyabiliriz bu kıstası. Bunun daha tam karşılığı toplumun sömürenler ve sömürülenler olarak ayrıştırılmasıdır. Köleler, serfler ve işçiler bakımından sömürü doğrudan üretim esnasında meydana gelir. Küçük üretici ve tüccar için dolaylı biçimde metaların dolaşması sonucunda (ve kapitalizm öncesinde esasen vergiler yoluyla) gerçekleşir. Birincide emekçi üretim esnasında ürüne kattığı emek değerin daha azını alır, ikincide -vergileri dışta tutarsak- daha yüksek emek değere sahip olan ürünün daha düşük emek değere sahip ürünle değişimi esnasında sömürü doğar. Bundandır ki birincilerin çelişkisi doğrudan üretim, ikincilerin çelişkisi onun unsurlarıyla, adaletsiz devlet ve eşitsiz değişimle ilgilidir.
Kapitalist üretim biçimi üzerinden konuyu daha açıklıkla inceleyebiliriz. İşçi sınıfı ile burjuvazi arasındaki çelişki kapitalist üretim biçimi sınırları içinde çözüme kavuşturulamaz. Üretim araçlarının özel mülkiyetine son verilmeden sömürü ortadan kaldırılamaz. Topraksız ya da olduğu kadarıyla toprağı geçimine yetmeyen yoksul köylüler için de aynı şey geçerlidir. Sömürülen diğer emekçi kesimler için çelişki üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetle doğrudan değil -zira kendileri de bir ölçüde benzer konumdadırlar- onun dolaylı sonuçları ile alakalıdır. Onlar özel mülkiyet korunmak şartıyla daha adil bir bölüşüm peşindedirler.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.