- 261 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YARALI BİLİNÇ
Daryush Shayegan "Yaralı Bilinç" kitabında İran Kültürünü eleştirir. Fakat kitapta eleştirilen sadece İran yada Şiilik değildir. Eser İran sınırlarını aşmaktadır. Çünkü yerel, ırksal, mezhepsel varoluşların girdabında kıvranan sadece İran değil, bütün islam coğrafyasıdır. Irkçılığın daniskası yapılıyor. Ölümüne Şiilik, ölümüne Sünnilik... Ölümüne ihvanı Müslimin, ölümüne Hizbullah, ölümüne Boko Haram... Her zaman ve her yerde ölüm!...
Kabartılan asabiyet damarlarımızdan bir tanesi de ehli beyt damarı. Bilindiği üzere Hz.Fatma, İran toplumunda önemli dini bir kült olarak kabul edilir. Hz. Zeynep ise dirilişin, mücadelenin sembolü. Zeynep, kadın komando/mücahidelere ilham kaynağıdır. Hz. Fatıma toplumu bir arada tutan "annelik kültü" olarak kendini gösterir. Hz. Zeynep savaşçı. Bu yönüyle dünyanın en anaerkil toplumu İrandır. Fakat Fatma ve Zeynep ikona dönüştürülerek sürekli kin, öfke ve intikam isteyen dişi milisleri yetiştirmektir. Kadınlar erkekleşmektetir. Kadınlar kan ve kılıcın malzemesi konumuna düşmektedir.
İmamet, Mehdiyet ve El İnzar Vel intizar felsefesi göz önüne alındığında İran toplumu hayal aleminde yaşayan ütopyalar dünyasıdır. Geleceğe dair rüyaları, kehanetleri, kerametleri olan bir anlayışa sahip. Şiiler yüzyıllardan beri on ikinci imama, zaman çevrimine son verecek olan büyük gizliliğe ( Gaybetü’l Kübrâ ) iman ederler. Yüzyıllardır Kurtarıcı beklentisinin hiçbir yaraya merhem olmadığını tarih sayfalarını çevrilenler bilir.
Biz burada "Yaralı Bilinç" kitabını Daryush Shayegan’ın ürettiği kavramlar üzerinden serimlemesini yapmaya çalışacağız.
Metafizik Merak
Uyduruk mucizeler, kıyamet alametleri, bitmek tükenmek bilmeyen metafizik merakımız örseleniyor kitapta. Shayegan’a göre metafizik, merak baş belamız. Allah’ın tecellierini anlama çabamız; cennet-cehennem anlayışı Orta Doğu’yu afyon etkisinden daha beter bir bilinç kaybına uğratıyor. Yazarın tespit ettiği, "Bizi ilahi alanın tuzağına düşmemiz kadar, ilahi alanında bizim muamelelerimizin kurbanı olduğu" gerçeğini kabul etmemiz elzem. Kur’an ayetleri, Hz Peygamber ve tüm peygamberleri kendi muamelelerimize rahatlıkla kurban edebiliyoruz: Uçan, uçuran gavslar, Gayb İmam Hasan el Askeriyi bekleme, ayetleri genital bölgemize okutma, sakalı şerif/ kılı, tüyü tükürüğü kutsama, iman ettiğimiz saçmalıklarımızdan sadece birkaçı.
İranlı kültür felsefecisi, Daryush Shayegan Doğu kültürleri hakkında komplimana asla yer vermediğinde işaret etmek yerinde olacaktır.Teknolojiyi evcilleştirme, aidat duygusu; Doğu toplumlarının kendi rönesansını yaşamamış olmaları, mekanik zemini içselleştirme, tanzimat, İran devrimi; cemaat İslami, İhvani Müslimin, Hizbullah gibi dini, siyasi, politik olgu ve hareketlerin hafızamızda bıraktığı inanılmaz radikalleştirmeler eleştirilen meseleler. "Yaralı Bilinç" Tam anlamıyla bir eleştiri kitibı. Aynı zamanda eleştirilmesi gereken bir kitap.
Ontolojik Uyumsuzluk ve Çatlaklık
Neden bilincimiz yaralı niye yaralı sorusunun cevabını kitapta aradığımızda karşımıza Doğu toplumlarının Batı dünyasında meydana siyasi, ekonomik, teknolojik, ve teolojik gelişimine bağlı olarak epistemolojiyi anlama sorunu çıkıyor. Batılılar ile aynı çağda yaşıyoruz ama aramızda zihinsel/ ontolojik fark var. Kafa/düşünce yapılarımız çok farklı. Onlar mekanik düşünürken biz metafizik merkezli düşünüyoruz. Bu da coğrafyamızı içinden çıkılmaz kültürel şatahata (sarhoşluk) itiyor. Parçacı "Mistık dindar dünya" muntesiplerinin karşılaştığı her sorunu salt din ile aşma handikabi savruluşumuzun resmini derinleştiriyor. Yani akletmemizin çıkış noktası sadece toeloji. Salt bilim ile sorunları çözümlemek insanlığın başına bela olduğu gibi salt din ille de olmuştur. Aliya İzzetbogoviç’in "Doğu-Batı Arasında İslam" kitabında belirttiği gibi " Gerçek hayatta ne salt din ne salt bilim vardır. Bu şu anlama gelir: Belli bir ölçüde bilim olmayan bir din ve dinin belli varsayımlarını itiva etmeyen bir bilim mümkün değildir." Shayegan, bizlerin her sorunu din ile çözümlemeye kalkıştığımızın altını çiziyor. Bizlerin dinin teolojik yönüyle alakalı büyük eserler yazarak evrenin tüm şifrelerini çözdüğümüz vehmini "kendi kozamıza çekiliş" olarak adlandırabileceğimiz gerçeğini Şayegen "tarihte tatil" kavramları ile ifade eder. Her problemin çözümü naslarda olduğuna inanan Müslüman elbette tatile çıkar ve kafa konforunun bozulmasını istemez.
Kültürel Şizofreni ve Tarihte Tatil
Mollaların, Batının yenilikleri, keşifleri, bulguları bizim " "Kur’anda da varmış ama gavurlar buldu"(Adama, madem kitabında var sen bulsaydın demezler mi?). görgüsüzlüğü, bizi tüm medeniyetlerin önüne geçtiğimiz vehmini doğurmuş olup, coğrafyamızı kültürel şizofreniye sevk ettiği belirtilmektedir. Bu şizofrenik ahval Doğu toplumlarında ontolojik , kültürel çatlamaları meydana getirmiştir. "Nefsini unutma ve vecd derecesinde Tanrı sarhoşu olan bizler, yeryüzünü, insanı ve sanat eserlerini Tanrı’nın zaferinin silinmez işaretleri haline getirdik. Tanrı’nın tüm sıfatları, adları tezahürleri ve kaprisleri önce titizlikle deftere düşüldü, sonra da degişmez dinsel kaideler olarak donduruldu. Tanrı’nın tüm fantezilerini araştırdık, esrarını deşifre ettik, gizli anlamlı dilin hiyeroglifimsi kodlarını çözdük, İlahi ilme öylesine aşina olduk ki hiçbir şey metafizik merakımızın elinden kurtulamadı. Bir süre sonra ezeli kozmogoniler labirentinde kendimizi, kendi merakımızın dolambaçlı köşelerindeki kadar rahat hissettik. Gündelik hareketlerimizdeki titiz ritüeli kaprislere ayarladık. Her hareket ayine dönüştü, her söylem tanrı kelamının kutlanmasına. Bunu, yaşam tarzımızla öylesine mükemmelce bütünleştirmiştik ki özel alan ile ilahi alanı ayırt edememeye başlamıştık. Böylece bizim ilahi alanın tuzağına düşmemiz kadar, ilahi alan da bizim muamelelerimizin kurbanı oldu."Böylece Şeytan’ın zamansallık içine sızmasını gözeten "metafizik tatil" vs Tanrı sarhoşlarını pusuda bekleyen şeytan, bizleri de bekliyordu ve Şeytan bizleri Allah ile aldattı. "O şeytan sizleri Allah hakkında bile aldattı"( Hadid Süresi 14) Tüm problemleri nassın mihenk taşı vurma alışkanlığımız bizi zamansallığın taşrasına itti. Aziz İslam’dan tarihsel tatil çıkarmış olmamız felçli bir bilincin tezahürüdür. Sorgulanması gereken büyük bir vakıadır.
Yama/ ma ( Tamir Etme)
Bu sakat bilinç ve kültürel çatlamaları fark eden az sayıda düşünür çıkmış olsa da hepsi öldürülmüş, sürgün edilmiştir. Keza Cemalettin Afgani, Muhammed Abduh, Abdurrahman El Kevakibi, Ali Şeriatı gibi uyanık aydınların "yamalama" (yazarın kullandığı terim) çabalarının olduğunu biliyoruz. Fakat Daryush Şayegan bu çalışmaların sonuçsuz kaldığını yazar. Dahası Shayegan bu aydınların söylemlerine hasmane bir tavırıda vardır, özellikle Ali Şeriyati’ye. İdeolojik dinin en ideal örneği Ali serati’dir, ona göre. Ali şeriatinin eserlerinde "islam ideolojisi" ya da "ideolojik İslam" (Şeriatini kullandığı "ideoloji" bildiğimiz anlamda değildir)savunusunun boş bir kuruntudan ibaret olduğunu belirtir.
Bu noktada şunu belirtmekte fayda vardır: Ali Şeriati’nin "islam ideolojisi" argümanı kitap- mizan-demir formülüyasyonuna dayanır. Şayegen ise seküler-modern, materyal bir bakışa sahip, Şeriati’nin birçok eserinde öne çıkartıldığı "Meaşı olmayanın meadı olmaz" ilkesi belirginken Şayagen’da sadece maaş/ dünyevilik belirgin. Fakat bu kitabın satır aralarında ve devamı diyebileceğimiz "Melez Bilinç" kitabında Ali Şeriatı çizgisine geldiğide görülmektedir. Haliyle Coğrafyamızın amokvari ahvalini resmeden tüm bunlara çözümü yine her ne kadar eleştirsede Afgani’nin "felsefi/bilimsel " söyleminde bulur. Felsefî kafa fenomeni ise Şeriatı’nin İslambilim / ideolojik İslam paradigmasına denk gelmektedir.
Vel hâsıl Filozof ve kültür düşünürü Shayegan, post kolanyal teorilerinin gerçekliği karşısında Doğu ülkelerin tarihin pasif nesnesi konumunda halen bir aydınlanma yaşamışlardır. Yazarın "Tarihte tatil", "Çatlama" dediği tarihsel olmayıp ontolojik bir zihniyet farkıdır. "Ontolojik uyumsuzluktur" Sonuç ise sakatlanmış/yaralı bir bilinçtir.
Abdulvahap SERT
* Kitap: Yaralı Bilinç/Geleneksel Toplumlarda Kültürel Şizofreni,
* Yazar: Daryush Şayegen
* Yayınevi: Metis Yayınları
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.