Cihin Cporu
Merhaba Dünyevi
Hey Dünyevi...
Hi Dünyevi,
Selam Dünyevi.
Ho Dünyevi,
Hu Dünyevi
Yahu Dünyevi;
Ya ! Hu Dünyevi...
Sporlu Hali: Celime carkeologu colmak cister misiniz cefendim?
Sporsuz Hali: Kelime arkeoloğu olmak ister misiniz efendim?
Bir kelime arkeoloğu günümüzde Çivi Yazısını veya Göktürk Yazısını veya Hitit Yazısı vb vs çözmeye çalışmasına gerek var mı? Yazılar; yazı yazmakta kullanılan araca göre mi isimlendirilir veya bölgeye, ırka göre mi..
Çiviyle yazılan yazılara mı Çivi Yazısı diyoruz.. Neden Çekiç Yazısı denmemiş mesela. Sonuçta Çekiçte kullanılmadı mı Çivinin yanında.. Çekiç mi daha çok iş yaptı yoksa çivi mi?
Bir çekiçle belki de 10 belki de 50 -200 çivi eskitebilirsiniz değil mi, o zaman daha sağlam olan araç Çekiç olduğuna göre, ilgilisine-ilgilisinden arzımdır, ricamdır, isteğimdir efendim, bundan kelli Çivi Yazısı olarak değil ilgili yazı Çekiç Yazısı olarak kullanılsın ilgili edebiyatta.
Bir kelime arkeoloğu klavye yazımın başında alt alta yazdığım 7 seslenme ifadesinden 700 farklı sonuç çıkarabilir mi?
Neden Merhaba Dünyevi ile başladı, Selam Dünyevi’nin sonunda neden nokta vardır, Yahu Dünyevi ile Ya! Hu Dünyevi ifadesinin kronolojik kökenlerini araştırınız gibi gibi bir çok soru ve soruya cevap türetebilir mi? Belki de türetilecek soruların ve cevapların sayısı 7 faktöriyele eşittir mi... Ben bilmem...
7!: 7.6.5.4.3.2.1:
1 işlemci: 120.6.7
2 işlemci: 720.7
3. İşlemci: 5040 soru ve cevap çıkacak karşımıza?
Sesli ile başlayan kelimelerin başına sessiz harfleri ve tek hecelileri veya iki heceli veya üç ...
Sessiz ile başlayan kelimelerin başına sesli harf ve tek hecelileri veya iki ... ; getirerek zihnimizin sakinleşmesini sağlayabiliriz.
Çünkü zihnimizi genel olarak dar kalıpların içinde kullanmaya alıştırıldık. Bu bağlamda imparatorluklar ve dinler çağından atlatmamız epey bir zaman aldı.
Şimdi ise karşımıza bilinen tarih içinde, insana rakip olabilecek bir güç ilk defa çıktı. Yapay Zeka.
Suyun kaldırma kuvvetini bulduğumuz andan itibaren dünyanın yaşayacağı en büyük değişimi yaşamak üzereyiz.
Tüm bu zaman yolculuğumuzda ise bir birey olarak ömrümüz yok denecek kadar az.
Düşünmüşler düşünmüşler düşünmüşler, en sonunda hiç bir şeyi bilmiyorum, sadece haddimi bilirim deyip sonuçlandırmışlar bu yolu..
Oysa yapay zekanın haddini bilmesi için, bizim gibi 10 bin yıllar mı geçmesi gerekecek... Robotik teknolojilerden faydalanan insan bedeni sonunda yüzde kaç oranında robotlaşabilir ve aşağı yukarı 10 bin yıldır ihtiyacımız olan hidrojene, oksijene vb vs ihtiyaç duymadan yaşamını sündürebilir?
Elbette Taşlara Çekiç Yazısı yazıp not almasaydık bugün klavye yazısına ulaşamazdık değil mi? Ha keza kalem yazısı da arşive kaldırıldı kaldırılacak mı ?
Hey Sen, günümüzde mi, gelecekte mi yoksa geçmişte mi yaşamak isterdin? Ben mi? Ben geçmişte yaşamak isterdim. Dünyadan fazla haberdar olamayacağım sadece küçük bir bölgede doğup ölebileceğim bir çağda yaşamak isterdim.
İnsan türü değişim aşamasında, bundan önceki değişimini kimi söylencelere göre yaratılış kimine göre evrim teorisinin başında yaşadı.
Çok sıklıkla karşımıza çıkan eleştiri, acaplama ve ayıplama ve hor görmeleri okuyoruz nesiller üzerine. Gelmişler ve durmuşlar gelenleri ve gidecekleri beğenmiyor. İnsan zihninin ömür süresinin bir yansımadır bu başlıktaki tüm eleştiriler hatta hakaret ve küçük görmeler gelenleri ve gidecekleri..
"Hay be Dünyevi senin klavyene tüküreyim."
Dünyevi
Yünyevi
Sünyevi
adünyevi
edünyevi
odun evi
dün evi
zanyevi
kan evi
şanevi-şan evi
vb vs...
Kelime değişimleri düşünce ve inanç değişimine yol açacak. Ne kadar çok kelime biliyorsanız o kadar çok fikriniz genişleyecek.
Önce yaz demişler yazmışlar
Sonra oku demişler okumuşlar
Şimdi gör demişler görüyorlar
Bir sonra
İki sonra
Üç sonra...
Çağımız; beş duyu organımız üzerinden yola çıkarsak göz çağında olabilir mi? Deme ki, yazarken ve okurken görmüyor musun ya hu, kör müydük? böyle bir soru sadece senin dar kalıplar altında eğitim ve öğretim gördüğünü gösterir.
Sensin kör Dünyevi
Sensin kör Yünyevi
Sensin kör İnsani
Sensin kör Yinsani
Olabilü, rüzgar esebilü, gökten demir düşebilü kemiktasımıza..
Madem, ölümün ne zaman ve nereden geleceği belli değil o zaman güzelce insanca yaşayıp ölelim, hayvanlığa veya hayvanlara özenmeyi bırakalım değil mi?
İnsanlık elbette ne öğrendiyse doğadan öğrendi, bakarak, yorumlayarak, deneyerek vb vs...
Lakin sorumuzun soru kökleri, Neden ve Niçin olmaktan çıktı, Nasıl’a döndü değil mi?
İşin Nasıl’ını çözdüğümüz zaman daha çok kendimizle, çevremizle ve dünya ile barışık yaşar ve ölürüz..
Güzel Yaşamlar dilerim Dostlarım.
Saçmalıklarımın ve eğri büğrülüğümün kusuru oldu ve oluyor ise özür dilerim.
Sevenlerinize emanetsiniz.
Y.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.