- 464 Okunma
- 10 Yorum
- 12 Beğeni
-BOZKURT YÜREK ATARKEN AVRUPA SEMALARINDA-
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Milli takımımızın zaferiyle sonuçlanan Avusturya müsabakası sırasında attığı gol sonrası yaptığı bozkurt işaretiyle gündeme gelen ve UEFA tarafından hakkında soruşturma açılan sevgili Merih Demiral gerek yurt dışında gerekse ülkemizde yankılanmaya devam etmekte. Beraberinde ise tartışmaların ve değerlendirmelerin farklı şekilde biçimlendiği görülmekte.
Kimisi helal olsun koçuma, aslanıma demekte. Dolayısıyla kurt sayesinde koç ve aslanda nasiplenmekte arada. Bazısı tam tersi Milli takımın seksen beş milyonun takımı olduğunu, Türk vatandaşı olmakla birlikte kavmi bağlamda Türkî kökenli olmayan insanlarımızı bozkurt motifinin temsil etmeyeceğini dile getirmekte. Kimi de Bozkurt’un bir siyasi simge olduğunu, Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkücü kesimin dışında kimseyi bağlamayacağını öne sürmekte. Bazısı faşizan bir söylem ve tavrın ürünü olduğunu ileri sürmekte vesselam.
Efendim her şeyden önce kitabi olana meyletmek gerektiği kanaatindeyim. Tam da bu noktada “Türk tarihinde ‘Bozkurt’ bir semboldür, idoldür. Öyle sadece bir partinin, grubun sembolü değildir.” Demekte ünlü tarihçimiz İlber Ortaylı. Devamında da “Bozkurt birinin kafasından çıkmış, sonradan üretilmiş bir sembol değildir. Bir milletin mücadele azmi ve kararlılığını ifade eden tarihi bir derinliği vardır.” Demekte hoca.
Buna mukabil gündelik yaşamda ya da muhtelif ortamlarda bir ırkçılık simgesi olduğu yahut pagan bir figür teşkil ettiği veya Nazilerin Gamalı haçıyla mukayese edilmeye çalışılması büsbütün anlamsız kalmaktadır zannımca da.
Yine İlber hocaya dönersek; “Biz steplerden gelen bir milletiz. O yüzden kurt bizim için mühim ve manalı bir semboldür. Destanları, hikâyeleri var. Tür olarak da çok dayanıklıdır. Kurt sırtını herhangi bir şekilde dayamadan, sırtını garantiye almadan öyle bir ihtiyaç duymadan savaşabilen bir hayvandır. Yaşam savaşı verme bakımından çok beceriklidir. Sürü halinde de avlanır ama tek başına da çok dirayetli ve dirençlidir.” Şeklinde bilgi verdiği görülmekte.
Açıktır ki, milletlerin destanları, efsaneleri, mitolojileri bulunmakta. Bunlar kavmi tarihin kültürel hazineleridir. Kavimlerin farklılaşan hususiyetleri buralarda kendini göstermektedir. Burada ırk bir realite olurken, ırkçılıksa onun safiyetini bozmaktadır.
Şöyle ki, ırkçılık elbette olumsuz bir eğilimdir. Yaradılıştan gelen, kişilerin kendi gayretleriyle edinmelerine dayanmayan özelliklerin onlara diğer milletler karşısında bir ayrıcalık, üstünlük getirdiği iddia ve hissiyatı pek çok millette değişen düzeylerde aradığı karşılığı bulan bir safsata olup insanlığın ortak karın ve baş ağrısını teşkil etmektedir gerçekte.
Demem şu ki, bir dünya görüşünden ziyade akıl bozukluğu kapsamında masaya yatırılması; ekonomi, antropoloji ve siyaset bilimiyle konsültasyona açık olmakla beraber Psikiyatri biliminin neşter vurması dahi manasız kalmayacaktır kanımca da. Sözüm mübalağalı bulunabilir elbette. Ne var ki, kapalı devre işleyen, takıntılarla, saplantılarla yüklü bir halden, hezeyanlardan söz ediyoruz. Şu kadar ki, toplumlarda ekonomik buhran evrelerinden de beslenen, bireyselde yoksunlukların, vasıfsızlıkların meyil verdiği, alt tabakalara, varoş kesimlere sirayet etmeye müsait olduğu akla gelebilir. Evrensel ölçekte ise küresel emperyalizmin beslediği kırosal durumlar olduğu kuşkusuzdur.
Ülkemiz özelinde de daha özgün çizgide vaziyet alabilmekte ırkçılık. Bu Kemalizm, İslamcılık ekseninde cereyan eden, ya Arap aleyhtarlığı dışında ırkçılık tanımayan, ya da yeryüzünde yalnızca Arap karşıtlığını ırkçılık olarak görmeyen, nihayet toplumumuzu tümden cereyanda bırakan bir tımarhane kaçkını psikolojisi olarak tezahür etmektedir. Sözlüklere, ansiklopedilere sığmayan bu hal “Biz bize benzeriz” sözünün hükmü müdür, varın düşünün artık.
Asli konumuza dönersek yıldız futbolcumuzun maçta sergilediği hareketin yer yer eleştirilse dahi bir defans oyuncusu olarak sonuç üzerinde direkt etkisi olan iki güzel gol kaydetmesine bağlı şekillenen kişisel coşku ve heyecanına verilmesi mümkün olmaktan öteye son derece gerçekçi de olacaktır.
Avrupa ülkelerini, kurumlarını rahatsız etmesi noktasında ise konu girift bir hal almaktadır. Geçtiğimiz yıllarda da asker selamı sevincimiz vesilesiyle kimi batılı ülkelerin hop oturup hop kalktığı akıllardadır. O hadisenin ilgili ülkelerin terörü ülkemize karşı sivriltmesine bağlı olduğu, asker selamının üzerlerinde dermatolojik etki yaptığı noktasında kendini gösterdiği söylenebilir. Sömürgecilik ve ırkçılık düzleminde meleke kesbetmek misali, kaşarlanmış milletlerin kendi tecrübelerinin baskısı altında kalması tam bir vaka örneğidir açıkçası.
Bunların yanında son günlerde gösterilen tepkiler parantezindeyse Osmanlı’nın Viyana kapılarına dayandığı zamanların yanı sıra Tanrının kırbacı Attila çağının dahi bir kıtanın kolektif şuuraltını biçimlendirdiği bağlamında çok görmemeli bence. Öte yandan Roma mitolojisinde de Romulus ve Remus adlı çocukların dişi bir kurt tarafından emzirilmesi düşünülürse UEFA’nın bozkurt işaretine bu denli takılması şaşılası olabilir de. Yoksa Avrupa modern ırkçı yükselişler üzerinden asıl kendisinden mi korkmakta? Yansıtma mekanizmasıyla topu taca mı atıyorlar bilemedim bakın.
Peki bizde hadisenin yankılanmasını, sosyal psikoloji üzerindeki geri dönüşümlerini nereye oturtmalıyız? Son yirmi yılda ülkemizdeki iktidar muhalefet çekişmesinin türlü olaylarda tansiyonu yükselttiği hususu inkârı kabil mi? İslamcı hükûmetimizin zaman zaman Türklük kavramını ötekileştiren siyaseti toplum kesimlerini birbirine karşı germiyor mu? Biraz Milliyetçi Hareket ortaklığı sayesinde Türklük mefhumunun hükûmet çevrelerinde müspet yankı bulduğu o kadar açık ki.
Ancak buradan hareketle Anadolu insanında coğrafi, tarihi, kültürel zeminde karşılık bulmayacak bir ırkiyat psikozunun yükseltilmesinin, kendi içimizde bıçakları bilemenin futbolcumuzu eleştiren çevrelere karşı içimizdeki Almanlar, Avusturyalılar türü giydirmelerin milli birlik, beraberlik noktasında bizi yersiz ve haksız biçimde sarsacağını söylemek bile anlamsız. Bu noktada kimse kusura bakmasın harbi saçmalıyoruz. Öyle ki, ülkemiz özelinde üstte yer verdiğim farklı değerlendirmeler içerisinde A Milli takımın seksen beş milyonun takımı olduğu, bu çizgide Türk vatandaşlığıyla Türkiyat’ın birbirine karıştırılmaması gerektiği apaçık gerçektir.
Demem o ki, duygusala bağlanmak, gaza gelmek, kaptırıp gitmek yerine sağduyu ve aklı selimin hakimiyeti dışında köy görünmemekte bizlere.
L.T.
YORUMLAR
Üstadım, Avrupalı mesajını bu vesile ile bir kez daha net bir biçimde vermiş: "Siz Avrupalı değilsiniz. Sizi Avrupa birliğine almamızı beklemeyin."
------------
Cumhuriyet kurulurken, ulus devlet inşa edilirken, bunun gereği olan değerlerin inşa harcına katılması amacıyla birleştirici ve motive edici olacağı düşünülen semboller, akılcı bir zamanlama ile toplum belleğine sunulmuş...
Her ne kadar 'açık askeri işgale' karşı başlatılan mücadele başarıyla sonuçlanmışsa da dünyanın kritik bir bölgesinde yer alan Türkiye'nin artık kendi haline bırakıldığını sanmak saflık olur...
Hele, en başlarda hemen her şeyi ithal ettiğimiz bir zamanda 'işlek ve istikrarlı bir pazar' olmamamız için müttefiklerimizin neleri, neden verdiklerini de göz önünde bulundurmak zorundasınız...
Yani, 'stabilizasyon' sizi borçlandıranların düşünmeyeceği şeydir...
Dolayısıyla, 'birleştirici ve motive edici semboller' 'tedavülden' kaldırıldı sonra...
'80 öncesi anarşi ve terör ile iyice istikrarsızlaştırılan 'pazar' her ne kadar 12 Eylül ile birlikte bir istikrara kavuştuysa da bazı semboller de bundan derin yaralar aldı...
Sembollerin en baştaki 'birleştirici ve motive edici' niteliklerini kaybetmesi de üzücü sonuçlardan biri oldu...
'Müttefiklerimiz' muradına erdi, artık aynı dili konuşamayan insanlar haline geldik...
Fakat, panorama o kadar moral bozucu değil tabii ki...
2000 yıllık devlet aklı bu sarsılmalardan herhalde çok daha güçlü olarak çıktı...
Nitekim, ay-yıldızlı al bayrak en baştaki birleştirici ve motive edici sembol değerini daha da yükseltti, 'Türk pazarı'nın dünyadaki saygınlığını ileri taşıdı...
Öyleyse;
1. Bozkurt işareti bugün büyük Türk ailesinin birleştirici ve motive edici sembolü olarak ay-yıldızlı al bayrağın bir başka ifadesi olarak kullanılırsa bundan sadece fırsatçı Avrupalı rahatsız olur ancak; onların ay-yıldızlı al bayraktan da rahatsız oldukları en başta yazdığım
"Siz Avrupalı değilsiniz" mesajlarından da çok açık anlaşılır...
2. Kardeş olduğumuz, hısım akraba olduğumuz diğer etnilerin 'birleştirici ve motive edici semboller'in onları da birleştirdiğini fark etmeleri, Türk'e ve Türk devletine güvenmeleri ve inanmaları, böylece algılama biçimlerini' pazar'ın istikrarı için gerekiyorsa formatlamaları, devletlerin bu 'kurtlar sofrası'nda akılcı, vicdanlı ve erdemli tek seçenek olduğunun bilincine varmaları söz konusu olmalı...
--------------
Üstadım, yazıdaki hassasiyetlerinize de katılıyorum... Acizane böyle değerlendirebildim işte...
Saygılarımla.
levent taner
Dile getirdiğiniz hususlar harfi harfine anlamlı, değerli
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Katılım ve katkınız dolayısıyla şükran duydum
Selam ve saygılarımla.
Naçizane yazımı günün yazısı olarak değerlendiren kıymetli "Edebiyat Kurulu" başkan ve üyelerine şükranlarımı sunarken; gerek sayfama ziyarette bulunmak nezaketi gösteren, gerekse güzide beğeni ve yorumlarıyla sayfamı taçlandıran değerli hocalarımı da saygıyla selamlıyorum
Sevgiyle kalın, hoşça kalın.
Misakı milli sınırları kevgire dönerken, şehrin meydanlarına ne idüğü belirsiz yığınlar kamyon kasalarından dökülürken, milli şuur yerine ümmetçilik kutsanırken, memleketin dört bir parseli peşkeş çekilirken, tarikat ve cemaat yurtlarında çocuklar tecavüz edilirken, din alınıp satılırken… bu üç nokta binlerce ünleme gebe ve ne hikmet ise bu ile dahası yaşanırken Bozkurt işaretini göremiyoruz. Sessizce istila edilmiş ve demografik yapısının üstünden geçilmiş bir coğrafyada ne ülküden ne de milliyetçilikten bahsetmeye hakkımız var.
Türkiye cumhuriyeti dinciler ve milliyetçilerin tahterevalli eğlencesine dönüşmüş bir ülkedir.
levent taner
Tüm bet sesler cılız kalır, usulsuzce meydan alana usulca çekilmek düşer sahneden
Éee o zaman mesele ne diyorum kendime
Girift bir konu benim hocam
Irk ile ırkçılığı, din ile dinciliği, Osmanlı ile Osmanlıcılığı, Cumhuriyet ve Atatürk ile Kemalizmi, özgürlükle marjinalizmi, santimantalizmi birbirine karıştırırsak feci şekilde ters köşeye yatarız vesselam
Nihayet
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket hocam
Katılım ve katkınız dolayısıyla şükran duydum
Selam ve saygılarımla.
levent taner
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Katılım ve katkınız dolayısıyla şükran duydum
Selam ve saygılarımla.
Kısaca şöyle düşünelim İstanbul da almanya ile maç yapıyoruz bir alman futbolcu bizim takıma bir attı ve koşarak hayittt hitler selamı verdiğini düşünelim burada biz nasıl bir tepki veririz ya bu selam alman milletinin singesidir hoş görelim mi diyeceğiz , efendi şu tarihci bunu dedi o tarihci şunu dedi bu yapılan işaret yontma taş devrinden kalma bir işarettir dünyada hiç kimse kendi ırkını seçme hakkına sahip değildir yani ırk bir kaderdir yanlış yanlıştır hiç bir ırk bir başka ırkın üzerinde asillik taşımaz her ırk insandır ve eşittir gecin bu ayakları o sporcunun yaptığı zır cahilliktir hiç bir sporcu bunu yapmaz
levent taner
Mert kişiliğinizi bilirim
Açık net her vakit
Yalnız hocam bir kurt olarak bozkurt figürüne blok koyduğunuzu görüyorum
Halbuki mitoloji, destan ve efsaneler kadim kültür unsurları değil mi?
Öte yandan, Hitler selamının Alman milletinin sembolü olduğu düşünülebilir mi?
Merih'in yaklaşımında da hocam ırkçılık olduğunu düşünmüyorum şahsen
Avrupa üstelik çifte standartlar alemiyken bu konularda
Bir de hocam eğer Avrupa soruşturma açmayıp ceza da vermese milletimiz Merih'i savunmazdı bence
Defansa çekildik açıkça, duygusal yapıdayız maalesef, yasaklar bilirsiniz cazibe uyandırır
Irk evet kaderdir, tarih, kültür ve benlik üzerinde rol oynar ama, bunun ötesinde ırkçılığa dönüsmemeli tabi
Nihayet hocam
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Katılım ve katkınızla şeref verdiniz
Selam ve saygılarımla.
“KURDUN AYAĞINA NAL ÇAKILMAZ”
Bir millet kendi tarihini bilmez, geçmişine sahip çıkmazsa geleceğini de planlayamaz, tamamlayamaz.
“ERGENEKON DESTANI” Türk milletinin en önemli destanlarından biridir.
Türk milleti, tarih boyunca bütün halinde esir edilememiştir. Lâkin büyük bir bölümü Türklüğün yeniden filizlenip doğuşu adına Ergenekon’dan çıkarak dünyanın en az üçte birine hâkim olmuştur.
Bozkurt başlı Gök Bayrak, Göktürk bayrağıdır. Göktürkler, Türklük şuurunu anıt taşlara (Göktürk yazıtları veya Orhun kitabeleri) işleyen, “Türk” adını açık açık kullanan Türk devletidir.
Türk adını kullanmayan onlarca imparatorluk ve devlet Türk devleti değil miydi?
Elbette Türk devletleridir.
Önemli olan Türk kültürü, ruhu, özü ve inançları ile varlığını, geçmişten gelen güçlü bağlarla gelecekte de sürdürüyor olmasıdır.
.
Hani her defasında Atatürk maskesi takınarak söz söyleyenler neredeler şimdi?
Atatürk, çalışma masasında BOZKURT heykelcikli çağırma zili kullanmıştır. Zaman zaman sergilenir.
Kendi zamanında ‘BOZKURT’lu 5 Türk lirası, 10 Türk lirası banknotlar bastırmıştır.
Posta pullarında “Bozkurt” motifi kullanılmıştır.
Kısaca “BOZKURT” destanlaşan büyük Türk milletinin bir değeri, sembolü, kültür işaretidir.
Bozkurt’u köpek gibi ehlileştiremez, köleleştiremez, kendi hizmetinizde kullanamazsınız.
.
Ayrıca Avrupa’nın kuyruk acısı dinmiyor, dinmeyecek. Kendilerince yeniden şahlanacak Türk milletine fırsat vermemek için her alanda sırtımıza binmeye, bizleri kendilerince rencide etmeye, küçük görmeye çalışacaklar, çalışıyorlar. Ancak böyle tatmin ediyorlar kendilerini.
İçimizdeki Avrupa hayranları, artıkları, özentileri ve içi dışı bir olmayan Türkçe isimli gayriler elbette ciyaklayacak.
.
‘Türk’üm demek asla “IRKÇILIK” değildir.
Türk’üm demek, asla “FAŞİSTLİK” değildir.
Ben de bütün nefesimle, var gücümle haykırıyorum.
Ben ezelden biridir Türk’üm. Bana zincir vuracağa şaşarım.
.
Unutmayalım!..
Bozkurt, Türk milletinin bağımsızlık sembolüdür.
İşi farklı yelpazelerle havalandırmaya, eğip bükmeye, dallandırıp budaklandırmaya hiç gerek yok.
Türkiye Cumhuriyeti “TÜRK” yurdudur. Bizimle sulh ve hoşgörü içinde yaşamak isteyen yaşar.
Çatlak ses çıkartanlar “ÇATLASINLAR!..”
Selamlarımla…
Çiftçi - 06 Temmuz 2024
SÖZÜM MECLİSTEN DIŞARI
"KIRAÇ TARLANIN HAM KAVUNUNA 'KELEK' DENİR."
çiftçi tarafından 6.7.2024 18:17:14 zamanında düzenlenmiştir.
levent taner
Türklük hakkında söylediklerinize yüzde yüz hak veriyorum
Türklük, Türk milleti, Türk kültürü, Türk tarihi kavramlarım elbette var
Irkta tarihi, kültürü, benliği tayin edicidir
Bunlar ırkçılık demek tabi ki değil
Ancak ırkçılık olmayan bir hal de değil
Ben anlayış olarak hiçbir izme taraftar olmam
Nasıl ki madde var maddecilik yanlış, sermaye realite, kapitalizm sömürü, ırkta gerçek ve tayin edici, ırkçılıkta Allah beni özel yarattı, üstün kıldı noktasında karşımıza çıkar
Bu yüzden dil, kültür, tarih şuuru milliyetçi anlayışta öne çıkmalı derim
Ülkemizin coğrafi, tarihi konumu bağlamında zengin bir kimliği olduğuda muhakkak, farklı ırki, etnik, dinsel yapıların alt kültür hususiyetleri de bir parametre
Bu noktada Bozkurt kavramı bende var ama Türk kavmiyetinden olmayanı bağlamaz dedim
Ancak size hak veriyorum, Türklük bu ülkede ötekileştiriliyor, her etnik, ırki unsura eyvallah, Türküm diyene vay efendim ırkçısın
Üstte dediklerim genel kanaatlerim naçizane, değerli fikir, duygu ve şahsjyetinizle alaka uyandırmasın lütfen
Nihayet hocam
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Sürçü lisan etti isem affola
Katılım ve katkınızla şeref verdiniz
Selam ve saygılarımla.
üstad yine döktürmüşsün maaşallah..:) haber sitelerinin manşetlerinde siyasiler sallıyordu yine bu olay üzerine ya... uefa da sallamış çok mu ...
Nem kapmak meselesi biraz da bu olay... çıngar çıkarmak için spor üzerinden yürüyorlar birbirlerine.. yani bunu içi dışı yok, üefada da ülkemizde de koltuklarında popo büyütenler cühela takımını bir şekilde şey etmek zorundalar ya ondan sanırım. kanalize etmek istiyorlar...
yeni nesiller bu oyunu yer mi, kimi yer kimi yemez ama genelde yemezler de diyemiyorum...
olayın bir diğer boyutu da şöyle, yani siz biraz değinmişsiniz ama biraz kurcalasam ayıp olmaz dimi ?
şimdi bu insan türü, yani bizler:) hayvanlara ve bitkilere özeniyoruz, genelde hayvanlara...
eski tarih simgelerinden, iz ve işaretlerinde doğayla çok iç içe olduğumuz için ejderha, kartal, aslan, ayı, kurt kimi bölgelerde balina, geyik, fok balığı deve vb vsye özentimiz aşikar..
bayraklarda, gemi başlarında, uçak kaportalarında:), arabalarda....
kızılderililerin lakplarını bilirsiniz az çok şeflere verilen lakapları, hep hayvanlar üzerinedir veya az da olsa ağaçlar üzerine sanırım.. oturan boğa en meşhurları...
siyasilere malzeme doğdu, üefaya malzeme doğdu işte... dünyanın maaşlarını cukka yapmak için ilgiyi başka bir şeye çekmek zorundalar... yedikleri nanelerin haddi hesabı yok zannımca:))
fazla izlemem lakin denk geldiğimde genç futbulcumuz var ya, arda güler galiba, onun gollerine baktım arada o kadar...
ilk sekize kaldıysak iyi, ispanya da 2-1 yenmiş galiba almanyayı...
ispanyaya boğalar, almanlara panzerler deniyor galiba... fransaya horozlar mı ne?
ispanya için yine hayvan benzetmesi bakın, almanlar için demir çelik, ikinci dünya savaşından kalma panzer mi oluyor bilemedim..
ingiltrede 14 yıl aradan sonra iktidar değişti gibi, sıra bizim ülkede umarım değişir... pardon konumuz futboldu sanırım:)
nasıreddin hoca misali, leyn ne oluyor 12 kısa donlu koşup duruyor siz ne hoplayıp zıplıyonuz ey siyasiler ey uefa kalpazanları mı diyeyim bilemedim...
ilber hoca da eski çağın tarihçisi ama... yani yeni nesil bunlardan öğrenecekse dünyayı vah halimiz diyesim geldi...
şimdi okusa bu yorumu ilber hoca, cahılll der mi bana der gibi..:))
velhasılatından üstadım..
saygı ve selamlarımla...
esen kalın.. sağlığınıza halel gelmesin
levent taner
Başımın tacısın her dem
İşte benim hocam, kalemdaşım dedim inceden
Yüreğine, emeğine, kalemine, kelamına bereket deme de dur şimdi
Katılım ve katkın dolayısıyla şükran duydum
Selam ve saygılarımla.
levent taner
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Katılım ve katkınız dolayısıyla şükran duydum
Selam ve saygılarımla.
Bir anlık heyecan ile yapılmış bir hareket ama UEFA nın da kuralları bellidir, o zaman onlara uymakla yükümlüyüz. İki maç ceza ağır bir karar. Ne yapmış kurt işareti göstermekle propaganda mı, küfür mü birlerine, onlar zaten Türkiye'yi her platformda sıkıştırmak için bahaneler arıyorlar koz vermemek lazım ellerine. İçeridekilere gelince o zibidi ve bölücü partinin ağzıyla konuşup da futbolcumuzun ve diğer oyuncularımızın da moraliniz bozmamak lazım diye düşünüyorum... Manidar bir yazıydı...
levent taner
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Katılım ve katkınız her dem kıymetli
Selam ve saygılarımla.
Ne Mutlu Türk'üm Diyene!
Bir söz vardır. Kurt balası kurt olur, bastığı yer yurt olur.
Ben Türkiyeli değilim kuşaktan kuşağa Anadolu'ya gelen Türk'üm.
Düşman içimizde yaşıyor. İsimlerimizi almışlar. Türkçe konuşuyor. Türk'e düşmanlık ediyorlar.
Kimliğimi haykırmamdan rahatsız olan varsa o'da kendi kimliğini söylesin. Taşıdıkları kanı kimliklerini ne olduklarını artık bilmek istiyorum.
Okuduğum satırla benim için çok anlamlı.
Teşekkür ederim duygu ve düşüncelerinize
Saygılarımla.
levent taner
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Katılım ve katkınız dolayısıyla şükran duydum
Dediğiniz gibi Türkiyeli olmak anlamsız, yetersiz çünkü
Kozmopolitlikle, çeşitliliği ayırmak ve ayırt etmek gerek
Samimiyet esas olmalı, gönüller bir olmalı milletçe
Vatanımıza, milletimize, devletimize hayır ve esenlik dilerim
Selam ve saygılarımla.
Suat Zobu
Selamlar.
Saygımla.
Ümmühan Yıldız
Saygılarımla selamlar.