- 166 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Unutulan Komşuluk
Dünyanın değişik coğrafyalarında yaşayan müslüman kardeşlerimizle ilgili malesef her geçen gün acı, elem, ıstırap dolu haberler alıyor, üzülüyoruz. Ne yazık ki, elimizden dua etmekten ve güvenilir bazı yardım kuruluşları aracılığı ile imkanlar dahilinde yardım etmekten başka pek bir şey gelmiyor.
İslam memleketlerinin bazıları kendi başlarındaki zorba yöneticilerden çekiyor, bazıları düşman devletler yahut milletler tarafından zulme uğruyor. Tarih kitaplarını kurcalamaya aslında çok gerek yok. Dünyanın gözü önünde Bosna’da yaşanan katliamları dün gibi hatırlıyorum. Halepçe’de yaşananları, Filistin’de ki acıları yüreğimin derinliklerinde hissediyorum.
Bir tarafta dünyada yaşanan elim hadiseleri takip ederken, öte tarafta açlıktan, susuzluktan kırılan, her geçen gün ölüme biraz daha yaklaşan kuraklığın hüküm sürdüğü ülkelerden de içler ürperten, haberler alıyoruz, üzülüyoruz…
Dünyamızın bazı bölgeleri zenginlikten, bolluktan dolayı ruhlarını doyurmak için birbirinden çirkin türlü eğlenceler tertip edenlerle doluyken, bazı bölgeleri de kaderlerine terkedilmiş, unutulmuş insanlarla, milletlerle dolu…
Tüm bu yaşananların arasında kendi ülkemizde, memleketimizde yaşananlara karşıda duyarsız kalmıyoruz, kalmamalıyız da. Her geçen gün birbirinden üzücü haberler alıyoruz. Vatani hizmetini yaparken hayatının en güzel çağında Mevla’sına kavuşan şehitlerimizin haberlerini alıyoruz, üzülüyoruz.
Evlatları tarafından yalnız bırakılmış, bir lokma ekmeğe muıhtaç olan yaşlıların haberlerini duyuyoruz, üzülüyoruz…
İşsizlikten, yoksulluktan dolayı evlad-ı iyalinin ihtiyaçlarını karşılayamayan aile reislerinin haberlerini alıyoruz, üzülüyoruz…
Kural tanımaz, kendini bilmezlerin sebep oldukları trafik kazalarında yaralananları, sakat kalanları, canlarından olanları duyuyoruz, üzülüyoruz…
Geçen gün haberleri izlerken, tüylerimi diken diken eden bir başka hadiseye tanık olmak, üzüntülerimi bir kat daha artırdı. Medyaya yansıyan haberde “Bir kadının ölen annesiyle yedi yıl aynı evde yaşadığı”ndan bahsediliyordu. Bu kadın şehrin dışında, kimsenin olmadığı, kuş uçmaz, kervan geçmez bir diyarda yaşamıyor, aksine şehrin göbeğinde yaşıyor. İnsan sormadan edemiyor; bu kadının hiç mi akrabası yok? Hiç mi komşusu yok? Artık hepimizin iyice aşina olduğu, dilimizden düşürmediğimiz bir hadis-i şerif var. Peygamberimiz hazreti Muhammed Mustafa sallallahü aleyhi vesellem buyuruyorlar ki; “ Komşusu açken tok yatan bizden değildir”. Bırakın aç yatmayı, kadın ölmüş ve bunca yıl merak edeni olmamış! Ne kadar elem verici bir olay. Annesinin cesediyle aynı evde yıllarını geçiren kadının akıl sağlığının bozuk olduğu kesin, ama onların bu halinden habersiz olan akrabaları ve komşularıda bu olayda en az kadın kadar sorumludur.
Birgün Peygamberimiz ashabına şöy buyurmuşlar: “Cibril (a.s) komşu hakkıyla ilgili o kadar çok şey söylediki, neredeyse komşuyu komşuya varis kılacak sandım” Bırakın varisliği, aynı apartmanda oturupta bribirlerine bir selamı dahi çok görenlerin olduğu bir toplum haline geldik. Vah halimize!
Aslında bu tür olayların önüne geçebilmek hiçte zor değil. Ashab-ı güzin efendilerimizin hayatlarını öğrenip, kendi yaşamlarımızda tatbik etme yoluna gidebilsek, birçok elim hadisenin önüne geçmiş oluruz. Komşuluktan söz ediyorumya hatırıma geldi. Enes (r.a) naklediyor: “Peygamberimiz, Sahabelerini ikişer ikişer birbirine kardeş yapıyordu. Ashab geceleri, sabahı iple çekerlerdi, sabah olunca sevgiyle birbirlerini karşılar ve hatır soruşurlardı. Umumi olarak Ashab, üç gün geçmeden birbirlerinin hallerini sorarlardı” (Hayatü’s Sahabe C.2, Sh.488, Ebu Ya’la). Yine Ashabın hayatı incelendiğinde birbirlerini ziyaret için çok uzun mesafeleri yürüyerek kat ettikleri görülür. Verilecek çok misaller var, ancak atalarımızın dediği gibi “anlayana sivri sinek saz...”
Komşusunu gözeten, yardımcı olan, halini, hatrını soran, hastalığında ziyaretine koşan, vefatında defniyle ilgilenen komşuların çoğalmasını Mevla’mızdan dileyerek, yazımı sonlandırıyorum.
Her kim ki komşusunu korur, gözetir,
Muhakkak ona Hakk’ın nusreti gelir...
yusuf akkaya
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.