- 370 Okunma
- 2 Yorum
- 6 Beğeni
Asbest Ağası
Kaburga kemiklerimin hemen altına çay dolu kupayı koyunca ve bir bakıma bir köy ağası oturuşuna can verirken, karnımın sol yanının bir süredir sıcaklığa ne kadar ihtiyacı olduğunu anlıyorum. Olmak fiili, sözlerime omuz atıp en öne geçiyorsa, yani bir nevi yıkıp da kurmuyorsa, memnuniyetim giderek ereksel olarak azalıyor. Sanki cümle, tümce geçişi gibi anlamsız bir belirsizliği kabulümle, arkaik bir düşüncenin peşindeki aklım, bir başka sahnede dolmuş şöförünün frene koyması ile fren yapması mı deseydim zorlantısıyla, yanağım henüz dolmuşun camına yapışmadan, zargonun zil çalan uzağına bilmediğim bir dille, dil çıkarıyor.
Vay anasını neler duyacağız daha, üstelik daha ilksel, isyankar, tekrarlı, depreşmiş yanlışlarım başlamadan.
Ağa oturuşumla kuklacı adamı izliyorum. Birkaç sahne ana konudan çıkıp başka bir çağrışımı getiriyor. Kutsaldan haberim yok, perdenin kırışma sesininde yok olan sessizliğe inanmaktansa bir yerden başlamalı, yoksa aklımı kaçıracağım. Yetim kalmış anlamın tecriti ufalandı, seyirciyi seyre ve seyrettiğine açmam gerekir de,
Bu kez inancın koruyucusu konuşuyor;
Yürrü anca gidersin, sabahları beşi bir yerde okumanla ancak lomboz bozması gözlerine varırsın. Zamanında yaza gelemedin, şimdi yoluna başka bir kış açıldı, garanti veriyorum yakın zamanda başkasın, tartışma boşuna benle, insansın ve insan olarak fiili hizmetini tamamlayacaksın.
Olmak.
Yakın çağ deliliğinin getirisi, hata varsa benimdir hissidir. Yazık kuklaycıya, o da bundan muzdarip. Gerçek, ağacın halka hakkını kereste keser gibi bölüyor. Bu kadar coşkunca işaretleri kendine atayınca etraf, zerzavat ve çelik kuvvet elbette kuklacıyı suçluyorlar. Kayıp aklını kerestedeki halkaları saymaya adamış, belli.
Tu kaka diyerek rahatlarsın yazan bir market kasası, ince bir iple birbirine tutturulmuş kurutma mavallar, sirkeye yatırılmış şamarlar, nohut gazını depolayan basınç santrali, ben yapmadımcılardan bir toplum hepsi konuşuyorlar.
Susun.
Değersiz hissetme lütfen. Bak, yedi yeni yaşam deneyine göre insan gizemli bir tapınaktır. İfadesi güç, yalın bir dil uykusu henüz gelmemişse de içi dışı devamlı, korkusu sayısız, doğrusu kısa kesmeli, yukarıda sallanan bir lamba gibi düğmeli var mı oyunu, bebek uyusun sonrası, dilsiz francala ekmeklerinin satılma ve sayılma ödevi, toz alma sanatı, köprü altlarında poplin kumaş tercihli suçlar, yoz ve oz büyücüleri, eşsiz kulaklar, mizojeni sıcağında buz arayan, karınca ayaklarındaki deterjan kokusu, laf olsun diye yedirilen huzur eksizleri, göğe kenetli kumralar. Susmuyorlar.
Çakozladın yaniyi, yani bir sıraya gir bakalım. Boyunca çocuksusun, yaşam akımı kesen utançların hele.
Seni aşağı çekmek istiyorlar.
Permalı sarı saçlar, fırfırlı bluzu, pembe ruju ve ruh drenajı gözlü kadın tepemde dikiliyor. Kim onlar demeye kalmadan sandviçinden ısırık almış adam bana dönüp, ağzındaki lokmanın yarattığı boğuk sesle;
Bakma sen, yolu karşına çıkanlardan ayıramazsın ve deliliği hoş karşılayan yarın tipi zaman havalarından medet umuyorsun.
Çamaşır makinasının içinde 1800 devirde yaşıyormuşum hissiyle nerdeyse başım dönecekti iyimserliğimle, banka şifremin ve daha büyük izinlerin yüksek müsaedeleri ile değişim arazinin satıhından kolundan asılarak yükselmiş bir kulenin konuşmasız gününe denk gelmiş. Yazık.
Kedi beni görünce korkusundan topukladı, aksi gibi o an topuk dikeninden bahsetti Nalan Teyze.
Kocanız sizi terk etti yerine öldü diyemedim. Hemen de evlenme hayali kurmuştu, en başından adam ölüydü.
Vay be, hoş geldin, ne sohbetler yapacağız senle, aydınlığın kendine göre görme ve bilme kusuru vardır, boş ver biz bilmeyelim görmeyelim bazı şeyleri. Söküp atmak gemilerden asbesti sökmeye benzemez, o ayrılığı iyice ciğerine çekeceksin, bir güzel ölüm döşeceğine yatıracaksın ki geminin düdüğü çalınca bana mı çaldı diye sevinmeyeceksin.
Gövdene sağlık, şaka maka nükseden bir garantiyle yüzme bilmeden ahtapota denizi anlatmaya kalktın, çoktan piyasadan kalktı deniz, koşulsuzca narinsin, yüzüme bakmadan uyumalısın.
YORUMLAR
Senin tüm yazıların güne gelmeli
Yine muazzam bir akış
Sanki yabancı bir elit yazarı okuyor gibi oluyorum hep yazılarında
Ölümüyle dalga geçen sen gibi yazarlar illa ki şart bu ters yaşam alamet çöllerine
Filler emin ol
Yukardan sana gülümsüyorlar
Onlarda yukarı okyanusun familyasına bağlılar
Hepimizin ipleri işte yukardan çekiliyor
Uyanan bunu ret ediyor
Sevgimle
Yine enfes güzellik ana lojaya zarafeti işen Işıl Işıl pırıl parlar olsun
Çok çöl 🪽🙂↔🤍🕊🌹🐋🎈
Parlain m
Rica ederim elitlik bana göre değil, çölde her şey eşitlenir.
Günün yazısı konusunda şunu diyebilirim, okuyucuyu memnun etmek zor, nöbetleşe olması iyi.
Çok çöl lazım daha.
Sevgiler Tülay ♥️