Kızaran güzel gözlerime bakıp
“Gözlerinin nesi var ?” diye sordukları an “ yorgunluk” diyorum.

Mesleğim gereği gün boyunca bilgisayarın başında iş yapmaktayım… Güne yayılan yoğunlukta bazen sırtüstü, yüzükoyun yere yatan gökyüzünü seyreden çocuk olsam dilediğim günlerimin sayısı giderek fazlalaşıyor.

Günlük yoğunluğa bağlı yorgunlukla defterimize geldiğimde sadece şiir okumak istiyorum. Kapıdan kapıya, pencereden pencereye koşarak kimi zaman uçuşan kimi zaman hüzünlü çoğu zaman naif naif isyanlarla bağıran şiirleri okumak en sevdiğim anlarım oluyor.

Dürüst olmam gerekirse günlük yoğunluğa bağlı yorgunlukla Edebiyat Defterimize geldiğimde şiirlerime değer veren yorumlayan güzide insanların şiirlerine yorum yazmak istiyorum. Zamanımın dağlığından yüreğimde netleşen cümleleri o an içime bırakıp başka bir şiire doğru yol alıyorum.

A, b, c… insanları ayırt etmeden berbat, çok güzel, harika, muhteşem yazıyorsunuz gözüyle bakmıyorum. Kahve köşelerinde zaman öldürmek yerine edebiyatla ilgilenmeleri benim için başlı başına değerdir.

Ülkemin düşüncelerinde sığlıklar değil yeşil alanlar çoğalsın istiyorum…

Ufuklara kadar uzanan yazını tebriklerimi bırakarak,

saygılarımla selamlarımı gönderiyorum.

Egolarımızı bir kenara atıp, kompleksimizi yenebilsek... Sadece içimizden geldiği gibi anlayıp, anlatabilsek.

(Bu yazarlar için de geçerli, okur için de) bazen yazdığına, yazacağına pişman ediyorlar :))

Saygımla.

...

ardabulut tarafından 3.7.2024 17:39:54 zamanında düzenlenmiştir.

Burada o kadar çok yorum yapmaktan korkar oldum ki bazen okuyup susuyorum.
oysa şiir analizi yapmak sonrada onunla ilgili yorum yapmayı bir zamanlar ne çok severdim. Ben susuyum en iyisi :))

Hocam konular gereği yorum yapmak ayrı bir sanattır ancak bizler burada bir beğeniye yorum diyoruz , özellikle sanatsal yorumlar uzmanlık alanı ister çalışmanızı beğendim kutluyorum

İnsan aklı, yaratılışından bu yana yeryüzüne serilmiş bir kağıt misali, yazıldıkça şekil değiştiren bir tarih kitabı gibidir. Doğanın kadim yaratıkları, güneşin altında bin yıllardır aynı senfoniyi çalarken, insan, kendi orkestral şefliğinde durmaksızın yeni melodiler üretmiş, kendi yazgısını çizerken evrenin sınırlarını zorlamıştır.

Düşünce ve yorum kabiliyeti, insana sunulmuş en büyük lütuftur. Bu yetenek, doğanın döngüsünde durağan bir yaprak gibi savrulan diğer varlıklardan farklı olarak, insanı sürekli değişen bir fırtına bulutuna dönüştürmüştür. Aslanın kükremesi, nehrin akışı, dağların sessizliği aynı kalırken, insan zihni her gün yeniden doğar, her sabah yeni bir dünya inşa eder.

İnsan, taş devrinden uzay çağlarına kadar geçen sürede, varoluşunu sorgulamış, anlamını yeniden ve yeniden keşfetmiştir. Mağara duvarlarına çizilen ilkel resimler, günümüzde devasa şehirlerin sokaklarını süsleyen sanatsal eserlere dönüşmüş, her bir çizgi, insan aklının evriminin bir yansıması olmuştur. Doğanın bu büyüleyici düzeninde, insanın ayak izleri sürekli değişmiş, zamanla kendi içinde bir labirent yaratmıştır.

Doğa, sabit ve sükunet içinde varlığını sürdürürken, insan, sürekli hareket halinde bir enerji topu gibi, düşünceleri ve keşifleriyle evrenin derinliklerine doğru yol almıştır. Toprağın içinde filizlenen bir tohum gibi, insan zihni de sürekli büyümüş, köklerini bilinmeyene doğru uzatmıştır. Her bir düşünce, her bir icat, insanın ruhunda patlayan bir yıldız gibi, karanlık gökyüzünü aydınlatmıştır.

Belki de insanın bu sürekli değişim ve dönüşüm isteği, kendi faniliğinin bilincinde olmasından kaynaklanır. Sonsuzluğa ulaşma arzusuyla dolup taşan insan, kendi varoluşunun sınırlarını aşmak için durmaksızın çabalar. Bu çaba, onu hem yücelten hem de yorup yıpratan bir serüvendir. Ancak bu serüven, insanı diğer canlılardan ayıran, onu eşsiz kılan en önemli özelliklerden biridir.

İnsan, doğanın sabit kurallarına başkaldırarak, kendi kurallarını yaratma cesaretini göstermiştir. Bu cesaret, onu yer yüzünde bir yolculuğa çıkarmış, bilinmeyeni keşfetme arzusuyla dolu bir yolculuktur bu. Her adımda, her düşüncede, insan, kendi kaderini yeniden yazmış, her defasında yeni bir başlangıç yapmıştır.

Doğanın döngüsü, sabit ve değişmezken, insanın ruhundaki bu hareketlilik, onu bir varlık olmanın ötesine taşımış, evrenin sırlarını çözme yolculuğunda ona eşsiz bir rehber olmuştur. Bu rehberlik, insanı sonsuz bir yolculuğa çıkaran, bilinmeyenin kapılarını aralayan, evrenin sonsuzluğunda kaybolmuş bir gezgin yapmıştır.


İşin özü, insanın yorum ve eleştiri anlayışının bizi getirdiği yer, şu an bu yazıyı okuyor olmamızın ardındaki gizli sebep, derin bir bilgelik ve sonsuz bir merakla dokunmuş olan insani arayışın ürünüdür. İnsan, her bir eleştirisiyle, her bir yorumu ile kendini ve çevresini yeniden şekillendirmiş, düşüncenin sınırlarını zorlamış ve böylelikle her birimiz bugün burada, bu satırların anlamını kavramaya çalışırken bulmuşuzdur kendimizi….

Edebiyat Sitelerinde bu işi iyi bilen onlarca işinin ehli insan var .Evet çok güzel yorum yapan arkadaşlar var . Hepsi sağ olsun, var olsun.

Bunlardan birisi de sizsiniz . Ahmet Bey Üstadım

Her şey gönlünüzce olsun.

Saygılarımla

Yorum yaparken birilerini yormamak lazım. Yüreğine sağlık, ellerine kollarına sağlık, aferin koçum, zaten bir kalem geçilecek yorumlar, hatta yorum müsveddeleri demek daha doğru. Okuduysan ve anladıysan, anladığını bir iki kelime ile de olur, uzun uzadıya da yorumlayabilirsin... Senin kabiliyetine bilgi birikimine bağlı bir durum. Birde bu ahbap çavuş ilişkisi yorumlardan kaçınmak lazım. Güzel nitelikli bir yorum yazar ve şairi olumlu yönde motive edecektir unutmayalım ki... Bazı genç arkadaşlarımız da olumsuz yorumlara hemen bozulup gönül koyuyorlar, hakaret ve aşağılama olmadıktan sonra, o olumsuz yorumlara kulak versinler bence... Edebiyat Sitelerinde bu işi iyi bilen onlarca işinin ehli insan var unutmasınlar ki... Kutlarım ...

Galiba bendeniz de "son olarak" Bölümündeyim.
Emeğinize sağlık Üstadım.

Çok saygımla Üstadım
Çok saygımla

Kesinlikle! Edebiyat, insanın duygularını, düşüncelerini ve hayal gücünü ifade etme yoludur. Yorum yapmak da bu sanatın bir parçasıdır. Bir eseri anlamak, içeriğini değerlendirmek ve derinlemesine incelemek, yorum yapmanın temelidir. İşte edebiyatta yorum yapmanın bazı önemli noktaları:

Metin İçeriğini Anlama: İlk adım, metni dikkatlice okumak ve anlamaktır. Yazarın mesajını, karakterlerin duygularını ve olayların altında yatan temaları kavramak önemlidir.

Bağlamı Göz Önünde Bulundurma: Metni yorumlarken tarih, kültür ve yazarın yaşamı gibi bağlam faktörlerini düşünmek gerekir. Bu, metnin anlamını daha iyi anlamamıza yardımcı olur.

Dil ve İşaretler: Yazarın kullandığı dil, semboller, metaforlar ve benzetmeler üzerine düşünmek önemlidir. Bu, metnin derinliğini ve katmanlarını anlamamıza yardımcı olur.

Karakter Analizi: Eserdeki karakterleri incelemek, onların motivasyonlarını, çelişkilerini ve gelişimlerini anlamak önemlidir. Karakterlerin davranışları ve diyalogları, metnin altında yatan mesajları açığa çıkarabilir.

Temaları Tanımlama: Edebi eserler genellikle belirli temalar etrafında döner. Bu temaları tanımlamak ve yorumlamak, metnin anlamını daha iyi anlamamıza yardımcı olur.

Eleştirel Düşünme: Yorum yaparken eleştirel düşünce kullanmak önemlidir. Metnin güçlü ve zayıf yönlerini değerlendirmek, daha derin bir anlayış sağlar.
Sonuç olarak, edebiyatta yorum yapmak, metni sadece yüzeyde değil, daha derinlemesine anlamak için bir fırsattır. Her yorumcu, kendi bakış açısı ve deneyimleriyle eserleri değerlendirir ve bu da yorum yapmayı bir sanat haline getirir.