- 470 Okunma
- 9 Yorum
- 11 Beğeni
Paranın huyu
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Aynıyım.
Değersizlik ve kaygıya doygunum. Samimiyetine inanılması gereken birini tenha bir yerden izliyor, fikrimin-fikrinin istisnasını eleyerek ne yapmam gerektiğini bulmak için odadan odaya geçiyorum. Yemek az pişmişse bir daha ocağa almanın kararını verirken beş dakika sonra tenceredeki ne hal alacak az buçuk tahmin ediyorum. Peki ya ben beş dakika sonra ne halde olacağım? Bunu düşününce keyifsizleştim. Biraz daha ileriye bakmak için zorlama bir sahnede elimde termos biri davetli biri oradan geçerken katılan komşularımla parkta çay içip çene çalarken hayal ettim. Olmayacaklar en azından kurmacanın malzemesi olmuşsa bir gün olmuş hatta bitmiş ve unutulma evresine geçmenin düsturu ile fena bir yetkinlikle gururlu bir duruşu yaklaşabilir. Ya da ben biraz acıktım.
Elleri belinde, gömleğinin göğüs kısmı lacivert alt kısmı beyaz çok tanıdık geliyor ama kolları da beyaz da uzun muydu kısa mı ona karar veremiyorum. Uzunluğuna eminim yalnızca bu kadar geçmiş insanı geçmiş olsun denilecek bir raddeye getiriyor. Ne zaman cılız kollu, esmer, bir şey sorunca güleç ifadesi ile karşılaştığım bir oğlan çocuğu görsem abime benzetiyorum. Geçen ona güler yüzlü biri miyim diye sordum. Sorumun boşluğu karşısından cevabını uzaktan izlemem kaçınılmazdı.
Deniz biti İnsan bile değilmiş, yazının selameti adına hayvan oğlu hayvan da diyemem, daha sabahleyin ona ödünç verdiğime mavi bir ışık koydum. Çoktan bitirmiştir de hatta köküne kibrit suyu dökmüştür amma velakin benim mavi ışığımın hayaleti evinde dolaşıp duracak, ah ediyorum ona, bir keresinde demiştim, bozulmuştu dediğime, ayva oğlu ayvan.
Bir tarife göre,
"Zaten yamuk yürüyen abilerden başka
Falezlerden atlayan kalmadı"
Bugün konuştun dinledim, ara sıra dinlemedim de. Hemen bozulma. Daha çok konuşan daha az dinlenir. Dinlenmeyi ikincil anlamıyla kullanıyorum. Ara sıra bir çocuk gibi dikkatimi dağıtan bir şey bulurum. Örneğin bu öğlen bir ağaca dikkat kesildim, gövdesinde bir göz, üstünde kaş sanki benden daha çok bizi dinliyordu, yine masal uydurdum, bir de çok narin bir ot kümesi vardı, üzerinde ufacık çiçekleri, onu da seyrettim haberin olmadan, çok güzeldi, hele rüzgar esince kim olsa güzelleşir.
youtu.be/7HfrxlYl3cQ
YORUMLAR
Nicedir fark ediyorum ki değersizlik ve kaygı hissi en çok da tevazu sahibi insanlarda kendini gösteriyor. Kişi, kendi dışındaki dünyaya ne kadar duyarlı ise bir o kadar da iletişim kuramayabiliyor. Burada belki de şuna özellikle dikkat çekmek gerekiyor: farkındalığın fazlalığından biraz da beklentiler fazlalaşabiliyor. Değil beş dakika, beş saat daha pişse, kapatılmış bir yemeğin istenilen kıvamda pişmesi mümkün değildir. Bunu, az çok yemek yakmış herkes bilir. Elbet burada kast edilen yemek de değil...
Şu komşularla diyalog içinde buldum okurken kendimi; en çokta konuşan, yoldan geçen davetsiz dahli olan gibi geldi. Kendini kabuk ettirme çabasındadır belki. Ama doğa, ağaçlar ve otlar ve dahi toprak ve taşlar, siz onları dinlediğinizde sizi dinleyen en iyi dinleyiciler olabilirler.
"Hoş geldin" demeden sonlandırmayayım.
Selam ve sevgimle.
Parlain m
Yemekler neyse ki kokuyu yanığa karşı uyardı.
Taşlar konuşuyor ve söylemek üzere oldukları bir şey yok.
Hoş buldum Enûma, sevgiyle selam.
İkinci defa geldim. Kolay kolay bir yazıya ikinci defa gelmem hele ki yabancı yazarlara bağımlıyken. Çok
beğendim dilerim ki ana loja bu enfes yazı ile taçlanır
Sevgimle çok 🕊🤍🪽🐋🌹
Parlain m
Sevgilerimle Tülay♥️