- 153 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Hayaller hayata mağlup
Hatırladığım ve aklımdan hiç çıkmayan o hayal,olması mümkün değil miydi?
Oysa İmkansıza meyil etmemiştim.
Babam amcalar halamlar dayım ve teyzemlerle küstü kendimi bildim bileli, nedenini de hiç öğrenemedim.
Yan yana oturuyorduk amcamlarla, gecekondularımız bitişikti ona rağmen birbirimize gelmez gitmezdik.
Halamlar bize uğramadan gelip giderlerdi, teyzemler ve dayımları ise yılda bir kez belki görürdüm.
Annemin babasını yani dedemi en son gördüğümde 10 yaşındaydım kalp krizi geçirmişti, en sonda ölüm haberini almıştım 25 yaşında iki çocuk annesiydim.
9 yaşlarım da huzursuz geçimsiz bir ailede yaşamanın nedemek olduğunu anlamaya başladım.
Upuzun bir masada tüm sevdiklerim, masanın her köşesinde envayi çeşit yemekler. Uzak kaldığım özlediğim kim varsa hepsi toplanacaktı, masadaki çatal tabak seslerine kahkahalar eşlik edecekti, Babamın eli küçük amcanın omzunda, gözleri halamlarda ve bende olacaktı.
İçilen ayran su olmayacaktı muhabbet yudumlanacaktı, samimiyetle bayram sabahları karşılanacaktı eller öpülecek büyük küçük demeden harçlıklar verilecek sevgiyle kucaklaşılacaktı.
Babam Anneme aşkla bakacak Annem başını göğsüne koyacaktı.
Dayımlar teyzemler kuzenlerim hep bir arada kaynaşıp mesafelere rağmen birbirimize sevgimizi gösterecektik.
Aile olmanın anlamını iliklerimize kadar hissedecektik, aramıza küslük dargınlık girmemiş gibi Evin içinde huzur birlik yankılanacaktı, sofralar bir kurulup bir toplanacaktı , çay sesleri muhabbete karışacaktı.
Kuzenlerimle kapı önüne çıkıp ip atlatacak, top oynayacaktık, Annem " fazla koşturmayın terli " diyecekti.
Okuldan sınıf arkadaşlarım da Babamın Annemin elini öpecektiler, o çamurlu gecekondu önünde en temiz anlara şahit olacaktık,
Üstümüz başımız kirlenecekti, çocukluk yıllarını aile sevgisinin eşiğinde geçirecektik...
Olmadı olamadı olduramadım...
Uzun geniş masalar kurulmadı, küslükler anlamsız dargınlıklar bitmedi bitmesi içinde gayret edilmedi.
Mesafeli yalnızlıklar o zamanlardan kaldı bana.
Çocukluk hayalleri yaşanmayan Çocukluk yıllarında eskidi, okul yolları ölümlere ayrılıklara açıldı, nice hayal nice ümit cehaletin kurbanı oldu.
Geriye kalan ise nedenler niyeler keşkeler, bitmek bilmeyen amalar, muhatabı olmayan cevapsız sorular.
Yanıtı kimde bilmediğim bir geçmiş bıraktım, aile olmayı öğretilmeyen bir çocukluk gençlik ve olgunluk...
Hayata insanlara, en çokta aileme yenildim. Okşanmdan beyazlayan saçlar kaldı elimde önce, titreyen bedenden solan çehre, feri sönmüş gözler gün be gün süzülen bakışlar.
Anlaşıldığı üzere herkes çocuk sahibi olmamalı, Annelik Babalık aile olma kavramını yüklenmek yürek işi.
Evlensin düzelir, çocuk sahibi olsun durulur mantığı kaç çocuğu heba etti,
Hiç sevilmeyen Annelerin mutlu çocukları olamaz, derdi tasası bilinmeyen Kadınların omzunda ki yükler hafiflemez.
Asırlar boyunca nutuk çekenler farkında mı acaba, pek çok çocuğun dünyaya geliş amacından, yitip giden hayatların hesabını kim verecek ?
Sevilmeyen övgü den çok yerilen saygıyı korkuyla karıştıran boynu biraz doğrulsa aynı hızla eğilen ne kadar çok çocuk var, birilerinin bir anlık isteğine mağlup oldular.
Babasının karşısında titreyerek konuşan,
problemlerini bilmeyen hatta anlamak istemeyen , Annesinin mutsuzluğunu öfkeyle sezen çocuklar, ilerde nasıl ebeveyn olacaklar?
Şiddete psikolojik baskılara maruz kalan çocukların ruhu nasıl iyileşecek?
Sevgiyi ailesinden alamayan her çocuk en ufak sevgi kırıntısına kayıtsız kalamaz.
Birliği beraberliği ailesinden alamayan çocuklar, ilk yakınlık gösterenlere aldanır, kapılıp yaralarına yara eklemeye açık hale gelirler...
40’ yaşıma bir hafta kaldı, Ankara gecesi
hafif rüzgarlı saat 23:28 ardı arkasına yaktığım sigara ve hiç olamadığım aileden bana kalan yalnızlık değil tek başına kalmışlık...
Bu aralar öksürük fena darlıyor herkes sigaradan diyor,
Keşke gözlerime bakıp sorsalar;
" Yokluk ciğerimden çıkıyor bilmiyorsunuz "
"Yaşanmış ve hala yaşanan bir hayattan "
YORUMLAR
Hayata dair her ne var ise gayet güzel harmanlamışsınız değerli kalem dost. İbret almayı bir türlü öğrenemedik. Şu cehalet çukurundan bir türlü çıkmayı başaramadık. Debelenerek, birşeyleri anlamak ve anlatmak için yıllarımız geçip gidiyor. Büyüklerimiz dediğimiz analarımız babalarımız ve dedelerimiz elbette güzel öğütler veriyor ancak çok yerde çocuklarının kaderini tersine çevirecek kararlar alıyorlar. Saygılar.
Sözlerim yüreğim
Her insanın ucundan kıyısından yaşanmışlıklarını geleceğe yön neden verilemiyor bunu anlatmak istedim.
Çok merci..