- 352 Okunma
- 6 Yorum
- 10 Beğeni
KİBARLIK
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
KİBARLIK
“Hocam, yine çok kibarsınız,
Güzel dilekleriniz için
Çok teşekkürler” diye yazmış.
Ahmet Öğretmenim…
Bende,
Onun aile fotosunun altına
“Ne mutlu…
Rabbim sağlıkla, mutlulukla,
Huzurla doldursun hayatınızı”
Demişim.
Kibarlık nedir?
Güzel ve düzgün konuşma, kırıcı olmayan, kaba olmayan, insanı hoş tutan, karşımızdaki insanı hoş tutan, karşındakinin ruhuna iyi gelen bir konuşmadır, bence…Bir nevi çamaşır yumuşatıcısı gibi…
Ben ki okuma yazma bilmeyen bir çoban çocuğuyum. Babamın oldukça küfürbaz olduğunu etrafımızdaki insanlardan duyardım. Asla babamı yargılamıyorum Adam çobanmış, ömrü dağda geçmiş. Küfürde bir rahatlama biçimi. İçindeki sıkıntıların küfürle dışa aktarımı, boşaltımı. Sonuçta hakaret tarzı içermeyen argo sözler bir nevi rahatlama biçimi ama karşımızdakine hakaret, aşağılama, küçültücü ve onur kırıcı olmaması gerekir. Tabi bu benim düşüncem. Doğruluğu yanlışlığı tartışılır onu bilemem…Babamın çok iyi niyetli, merhametli ve hisli olduğunu da duydum. Kurban alamayan insanlara sürüdeki kuzulardan tutup getirip verdiğini de çok duydum. Babamın annemi sık sık dövdüğünü de… istediği bir şey olmayınca çabuk sinirlendiğini ve kırıp yığdığını sonra bunu düzeltmeye çalıştığını onu tanıyanlardan dinledim. Mutlaka yanlışları vardı. Çoktu ya da azdı ama yanlışları vardı.
Benim kibar olmam, oldukça nazik davranmam belki geçmişindeki ve beni bırakmayan bu anılar yığınından kurtulma çabalarımın sonucu belki de…
Belki de cahilliğin verdiği kırıcı, sevgiyi azaltıcı bu davranışların ebeveynimde olması beni buna yöneltti .
Kibar ve nazik insanların sevilmesi, toplumda itibar görmesi belki de beni yönelten.
Ben babamı çok erken kaybettim. Hayatımı düzene sokan ve bu güne ulaşmamı sağlayan annemdi. Ona büyük bir sevgi ve saygı duyuyorum. Onun çalışkanlığına, dürüstlüğüne, toplumda çok sevilmesine ve güzelliğine çok çok hayrandım. Böyle olarak anneme olan vefa borcumu bir nebze yerine getirdiğimi düşünüyorum. Çünkü o bunu hak ediyordu. “Güllü’nün oğlu efendi, nazik ve kibar. Kavgacı değil. İyi çocuk yetiştirmiş.”demek, annemin gururunu okşardı.
Belki de kibarlığım küçücük yaşta babasız büyüyen bir erkek çocuğunun ve evde başka erkek büyüğün olmaması nedeniyle örnek alacak bir yetişkinin olmaması, yakınlarının sürekli horlaması, küçük görmesi, sahiplenilmemesi ve yoksulluğun ezik, ezici tutumlarını üstümüzde yıllarca uygulamaları…
Kaderin ve büyük yaratıcının benim çizgimi güzel çizerken rahmeti anacığımın ve bana bu çizgide yürürken yollarımın kesiştiği her ademoğlunun, bana hep destek olan güzel yürekli dostlarımın, can arkadaşlarımın yüzlerine bakarken benden utanmamaları için kendimi yetiştirirken azami dikkat ederek kendime verdiğim sözlerin sonuçları…
İnsan bu sınırlı ömründe kırmamalı, küçükte olsa desteğini birinden esirgememeli. Ben bunlarla çok mutlu oluyorum. Birilerine güzel, kibar konuşarak yada pozitif davranışlarımla karşındaki mutlu olunca, yankı gibi o mutluluk karşı insana çarpıp bana geri dönüyor. Birini mutlu eden bir davranış, söz, eylem çok önemli. Çünkü yansıması sana oluyor yani kendine dönüyor.
Kibar olmakta, nazik olmakta çok önemli Ahmet’im. Her insan bunu beceremez.
Tabi ki bunun hiç mi zararı olmuyor bana? Çok oluyor. Hem de en çok yakınlarımdan, can bildiklerimden, dostlarımdan geliyor bu konudaki darbeler. En çok yakınlarım kullanıyor bu durumu. Nasıl olsa çanta da keklik gibi bakıyorlar ya da sen her hangi bir tercihte en son seçenek oluyorsun.
Olsun iyilik yapmayı emrettiyse rabbim vazgeçmek yok. Bir de rabbim bana her gün bir iyilik yapmayı nasib et diye çok dua ettim. Bir kere bunu bilerek yapmadım. O gün ve ertesi günler çok zararını gördüm. Benim böyle garip inanışlarım var.
Bundan on beş on yıl önceleri sanırım yeğenim Sıdıka Ankara’ya gidiyordu bir sınav için. Garajda çocuğu yolcu ederken içimden şöyle geçirdim. Çocuğun eline bir kaç kuruş vereyim diye düşündüm. Cebimde yirmi lira vardı. Verip vermeme arasında çok gidip geldim. Yirmi lira benim bir haftalık çay ve tost paramdı. Sonra dedim ki kendi kendime, bir hafta kantine gitmem olur biter. Çocuğun eline sıkıştırdım yirmi lirayı. Ertesi günü müdür baş yardımcımız Adem Şentürk beyefendi beni çağırdı odasına. “Sevgili hocam senin maaşta bir yanlışlık olmuş, yirmi liralık bir eksiklik olmuş buyurun o parayı diye bana yirmi lira uzattı. Sonra ekledi hafta sonu hem cumartesi, hem de pazar günü sınav görevin var okulda “ dedi.
Ben bunu yaşadım, hayatımda böyle bir olay yaşandı. İyilik eden, iyilik bulur. Kalp deniz, dil kıyısıdır. Denizde ne varsa kıyıya o vurur. Hz. Mevlana.
Ve son sözüm alevi bir mezar taşından alınma. “İyilik iyidir.”
Nasıf ACAR
24.06.2024
DENİZLİ
YORUMLAR
Kibarlık, hayatımıza almadığımız insanlara karşı özel bir gayret isteyen bir davranış biçimi. Hissetmemiz gereken bir sevgi, saygı duyguları barındırmayan ama sanki muhtevasında sevgi ve saygı varmış gibi görünen suni bir insan ilişkisidir. Gerekli midir? Evet, gereklidir.
Kibarlık, toplum içindeyken insanlara karşı kibar olmalısın öğretisidir. Bu kadar. Kibar insanın iyi veya kötü olduğunun bir göstergesi olamaz.
Aşırıya kaçarsa da o insan kibar değil, kibarcık oluyor. Doz çok önemli.
Yakınlarımıza davranışlarımızda ise kibarlık değil, gerçek sevgi, saygı, merhamet, adalet, sadakat, fedakârlık ön plana çıkar. Zaten bunlar varsa incitmekten çekinirsiniz ve ortaya doğal bir kibarlık çıkar.
Güne gelen yazınızı kutlarım. Selam ile.
Beğeni ve ilgi ve merak ve içtenlikle okudum ve çok da takdir ettim yürek sesinizi.
Var olun değerli hocam kıymetli yazarım.
Nasıl da dolu dolu bir yazıydı.
İçten selam saygılarımla