- 229 Okunma
- 4 Yorum
- 2 Beğeni
OSMANLILAR TÜRKLERİ SEVMEZLERDİ.
TÜRKLERİ SEVMEYEN OSMANLI.
Bütün tarihi kaynaklar, Osmanlı Devletinin Türk ulusu tarafından kurulduğunu kanıtlamaktadır.Ancak, kuruluş aşamasını tamamlayan ilk kuruculardan sonra, Osmanlı padişahlarının ne denli Türk oldukları kuşkuludur. Çünkü,kuruluş dönemindeki koşullarda geçerli olan; komşu ülkelere saldırma ve onlardan savaş tazminatı ve ganimeti alma siyasasına dayalı olarak güçlenip zenginleştikten sonra, yatak odalarını, “harem’ler kurarak zenginleştiren padişah-halifelerin birçoğu sayesinde, ırk ve kan birliği bozulmuş olduğu görülmektedir. “.Bütün kadın sultanlar, bütün padişah anaları,hep yabancı ırklardan alınan köle kadınlardan geldiler. Hanedanda bu kan yabancılığı,Osmanlı İmparatorluğunun son padişahına kadar devam etti
Belki bu özelliklerinden dolayı, “halife” sanlı padişahlar, bu sanın yarattığı olanaklardan yararlanarak, yönetimi altında bulunan ve özellikle “Türk” kimliği taşıyan yönetilenleri tıpkı bir sürü gibi yönetmeyi yeğlemişlerdir.Henüz kuruluş dönemi olan 1466 yılında yapılan bir derlemede,”Türk iti şehre gelince Farisice ürer” denilmektedir.
Osmanlı şairlerinden Baki’nin, “Muhteşem Süleyman” olarak bilinen padişaha sunduğu bir şiirinin Türkçeleştirilmiş dizeleri şöyle:
“Her taç yoksulluk ve yokluk ehline baş tacı olamaz.
Ey hoca Türk toplumundan olanın başı kabadır.
Türk, sultan olma yeteneğinden yoksundur.”
Yine bir Osmanlı şairi olan Nefi ise;
“Tanrı, Türke irfan çeşmesini yasaklamıştır” demiştir.
Divan-ı Hümayun yazmanlarından Hafız Hamdi Çelebi 1499 yılında yazdığı şiirinde, “Baban da olsa Türkü öldür” nakaratını kullanmakta,üstelik bu sözün İslam Peygamberi Hz. Muhammet’e ait olduğunu vurgulamaktadır.Sadece bir kıtasını yineleyelim:
“Sakın Türkü insan sanma.
Bir an bile olsa Türkle birlikte olma.
Türk eline şeker olsa o şeker zehir olur.
Türkün başını keserken sakın gam yeme.
Baban da olsa Türkü öldür.”
Osmanlı tarihinde çok saygın bir konumu olan Fatih bile, Otlukbeli Savaşından dönerken, elinde bıçak olan birisine ne yaptığını sorduğunda;
öldürülen Türkmenlerin kulaklarını keserek küpelerini topladığını öğrenmiş ve “İşine devam et” demiştir.
Hırvat kökenli, Sadrazam Kuyucu Murat döneminde (1606-1611), 155.000 insan doğranmış ya da diri diri kuyulara doldurulmuşlardır. Aman dileyen insanlara Kuyucu’nun yanıtı “Vurun şu pis Türkün başını” olmuştur. Cellatların bile öldürmeye kıyamadığı çocuğu atından inerek öldüren Kuyucu Murat, Osmanlının yetkilisi,öldürülen çocuk da Anadolu’nun evladı Türktür.
(Olayı ayrıntıları ile Osmanlı tarihçisi Naima’dan öğrenmek olasıdır.) Yavuz Sultan Selim’in, halifeliği zorla da olsa aldıktan sonra, yönetim ile Türk ulusu arasındaki anlayış ve ideoloji ayrılığı açık şekilde çelişmiştir.
Yönetime dayalı şeriatçı anlayış üst yönetime egemen olur iken,Anadolu’da yaygın olan Alevilik sayesinde Türk dili kendini koruma olanağı bulmuştur.Yönetimin Anadoluyu dil unsuru aracılığıyla Araplaştırmasına ve Acemleştirmesine karşı olan bu halk, yok edilmek istenmiştir. Bu nedenle Anadolu’da öldürülen Türk sayısı, Yavuz Sultan Selim zamanında 40.000 kadardır. Bu gerçek Osmanlı İmparatorluğu’nun Türk halkından koptuğunun açık bir kanıtıdır.
Osmanlı tarihçisi Naima aynı bilinç içinde şöyle yazmaktadır:
“Türkmen çözülüp gitmesi yamandır, cem-ü iltiyamına derman yok.”
Yani, Türk ulusu ve unsuru öylesine eriyip çözülecektir ki, bir daha birleşmesinin ve bütünleşmesinin ilacı ve dermanı olmayacaktır.Osmanlı tarihçisi Naima “Tarihi”nde Türkler için; nadan (kaba) Türk, idraksiz Türk, hilekâr Türk ifadelerini kullanmaktadır.(5)
Aslında Türkler hakkındaki kötü yargılar Selçuklulardan beri yaygındır.Örneğin, Selçuklu yazar Aksaraylı Kerimeddin Mahmud, şunları yazmıştır:
“Hunhar Türkler, köpek ve kurt gibidirler, ellerine fırsat geçerse
yağmayı ganimet bilirler, fakat düşman kuvvetleri gelirse kaçarlar.
Osmanlı düşüncesinde, “kavmi necip” olarak görülen Araplar karşısında Türk ulusu aşağılanmıştır. 1912 yılında Sebilürreşt dergisinde çıkan bir yazıda;
“Türk” deyiminin kullanılması, dinsizlik, kafirlik sayılıyordu.
“Türk hükumeti”, “Türk ordusu”, “Türk ülkesi”
deyimlerinin Osmanlı halkı üzerinde rahatsızlık yarattığı biliniyordu.