- 192 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
CEMRE DÜŞTÜ ( 3 bölüm)
(3)
"Abla dışarıda beklesin mi, ne yapayım?" diye sordu.
Sevoş, cilveli cilveli gülümseyip İbrahim’e göz kırpar:
"Ablana bir şey yapmana gerek yok, o burada oturacak. Ama istersen bana bir şey yapabilirsin aşkım," dedi.
İbrahim gülerek ‘’bi git işine ya’’ dedikten sonra odadan çıkıp kapıyı kapattı:
Sevoş Seyhan’ın yanına gelip, "kalk" dedi.
Seyhan ayağa kalkınca, sandalyesini alıp yan tarafına koydu. Koyduğu sandalyeyi işaret ederek “Buraya oturup seyret bizi! Sessiz olup müşteriyi gözlemle tamam mı?" Dedi.
Seyhan sandalyeye otururken, kapı açıldı ve içeriye 45 yaşlarında, oldukça şık giyimli, cıvıl cıvıl neşeli bir kadın girdi. Seyhan’a bakmadan, Sevoş’a doğru yürüyüp kollarını açarak, "Sevoşuuuuum! Özledim seni! Bak yine geldim," dedi ve sarıldılar:
Sandalyeye otururken, Seyhan’a doğru bakıp Sevoş’a sordu: "Kim bu?” diye sordu.
Sevoş umursamadan müşterisine bakarak gülümseyerek:
"Boş ver onu, asıl haberler sende! Neler oldu, anlat çabuk!"
Kadın, Seyhan’ı boş vererek, heyecanla konuşacakken kapı açıldı. İbrahim tekrar başını uzatarak:
"Ne içersin ablam?" diye sordu.
Kadın, cilveli bir şekilde:
"Sade bir kahveni alırım İbocum," dedi.
İbrahim kapıyı kapattığında, kadın heyecanla konuşmaya başladı:
"Ay, neler olmadı ki!" diyerek kahkaha atıp güldü. "Söylediğin gibi yaptım, artık suyuna gidiyordum. Önceki gün çok komik bir şey oldu, onu anlatayım," dedi ve yine kahkaha atarak gülmeye başladı. Sevoş merak ederek, koluna dürtüp, "Ne oldu, anlatsana, merak ettim iyice!" dedi. Kadın gülmeyi bırakıp anlatmaya başladı. "Önceki gün akşam yemeğe gittik, lüks bir restorana rezerve yapmıştık. Balıktı, şaraptı derken ikimiz de çakırkeyif olduk. Sonra eve geldik. Hani demiştin ya, ‘adamın aklını başından alacak kıyafetler giy’ diye. İşte ben de yemeğe çıkmadan önce almış olduğum seksi iç çamaşırlarımı giydim. İkimiz de biraz sarhoştuk, o soyunurken ben yatağa uzandım. Külotumu çıkarıp, seksi bir hareket yapayım diye ayak parmağımda sallayıp, sallayıp fırlattım," deyince.
Sevoş heyecanla kadının gözlerinin içine bakarak, "Azgın karı! Eeee sonra ne oldu?" diye sordu.
Kadın yine gülmeye başladı. Bir süre güldükten sonra:
"Anlatmıştım ya, bunun takıntılı bir akvaryum ve balık merakı var. Akvaryumu yatak odasında durur, balıklara bakarak uyur diye," dedi.
Sevoş kaşlarını kaldırıp elini ağzına götürür:
"Ay, aklıma gelen şey mi yoksa?" diye sorduğunda, sessizce dinlemekte olan Seyhan da merak etmişti hikâyenin devamını, gözlem işini bırakıp can kulağı ile kadını dinlemeye başladı.
Kadın gülmesini azaltıp:
"Ayağımla fırlattığım külot, sen uç, git, akvaryumun içine düş!" dedi.
Sevoş, elini sallayarak bağırdı:
“Allah kahretmesin seniiiii! Eee ne oldu sonra?"
Seyhan şaşırmış, ağzı açık merakla dinlemeye devam ediyordu.
Kadın ciddileşerek konuşmasını sürdürdü:
“Ne olacak, adam hevesli hevesli soyunurken benim külotun uçup akvaryuma girdiğini görünce tabiki şok geçirdi. Hemen koşup sanki mikroplu bir şey düşmüş gibi panikle külotu çıkarıp yere attı. Dedikten sonra yere bakarak konuşmaya devam etti:
‘’Sonrada sabaha kadar banyoda akvaryumu dezenfekte etti. İşi bitince sabaha karşı sessizce yatıp uyudu.”
Sevoş, şaşkınlık ve gülmeyle karışık:
“Bu arada sen ne yaptın yardım etseydin bari!”
“Ay yok, ne yardımı beni banyoya sokmadı ki! Kaç kere özür diledim ama o beni dinlemedi bile! Ne yapayım artık ben de yatıp uyudum. Sabah olunca da o uyanmadan evinden çıkıp evime geldim.’’ Dedikten sonra yeniden gülmeye başlar ‘’İnanır mısın aklıma geldikçe hâlâ gülüyorum. Çok komikti ya!”
Sevoş karşısında gülen kadını bir süre seyrettikten sonra:
“Şimdi bir şey söyleyeceğim ama neyyyyyse.”
O sırada İbrahim kahveyi getirip masaya koydu ve çıktı. Kadın kahvesini içerken:
“Sevoş’um, tarotlara soralım bakalım hakkımda ne düşünüyor çok merak ediyorum.”
Sevoş, tarot kartlarını alıp karıştırırken kadına gülümseyerek:
“Sen delüsün delüüü! Hadi bakalım kes kartları görelim, beyimiz ne düşünüyor?”
Kadın kartları ortadan ikiye sonra üçe böldü. Sevoş kartları toparlayıp eline alıp masanın üstüne sırasıyla yedi kart koydu. Elindeki diğer desteyi kenara bırakarak kartların resimli taraflarını birer birer açmaya başladı. Bir süre kartlara bakarak elini çenesine koyup "hımmm" dedi ve sonra kadına dönerek:
“Sana çok kızmış. Şu sıra gözüne gözükme! Kadına bakarak konuşmasını sürdürür:
‘’Biliyorsun, balıklarına ve akvaryumuna çok değer veriyor. Sanki kendini onlara ihanet etmiş gibi düşünüp vicdan azabı çekiyor’’
Sevoş bir kartı işaret edip sesini yükselterek ‘’Kız, ben sana hep diyorum bu adam manyak diye! Dinlemiyorsun beni. Bak bak, kendin gör,” diyerek başını öne eğmiş üzgün yalnız bir erkek resmi olan kartı göstererek “Bak, nasılda üzgün görüyor musun?”
Kadın kartı görünce yüzü asılarak endişeli bir sesle,
“Çok güzel başlamıştı günümüz tüh ya! Şimdi bu olay yüzünden benden ayrılır mı Sevoş? Lütfen bir şey yap, ay ben onsuz yaşayamam!”
Sevoş, kadına kızarak bağırdı:
“Geline edalı yürü demişler, götü ile evi yıkmış! Manyak! Sevoş daha ne yapsın? Kadın başını öne eğmiş üzgün bir ifade ile Sevoş’u dinliyordu. Sevoş derin bir iç çektikten sonra sakin bir ses tonu ile kadına bakıp:
‘’Biraz gözüne gözükme, arada kısa şirin aşk mesajları at, sakın mesajıma neden cevap vermiyorsun falan diye trip atma! Biraz özlesin seni. Bir hafta sonra yine gel bakalım, siniri geçmiş mi, geçmemiş mi, ne yapacağımıza artık o gün karar veririz.”
Kadın kartları işaret ederek dudağını büzer:
“Diğer kartlar ne diyor Sevoş? Onları anlatmadın,” deyince Sevoş sinirlenip bağırır:
“Ne anlatacağım ayol, her şey güzel giderken adamın ağzına sıçmışsın! Diğer kartlar da onu anlatıyor!”
Kadın:
"Ay tamam tamam," diyerek derin bir iç çekip Sevoş’a yan gözü ile bakarak "Bugün çok huysuzsun," dedi.
“He he, huysuzum o kadar uğraşıp, adamı ağzına baktırıyorum! Ay aman kalk git, yolacağım şimdi seni!” Diyerek sinirli bir şekilde kapıyı işaret eder. Kadın saçlarını düzelterek ayağa kalkarken tripli bir ses tonuyla:
“Ay tamam yaaaa! Fişimi ver de gideyim.”
Sevoş önündeki küçük bloknot kâğıdına önce kendi ismini, sonra ödenecek tutar miktarını yazarak kadına verdi. Kadın kâğıdı alıp kapıya doğru giderken aniden dönüp Sevoş’a eli ile öpücük atarak "Haftaya görüşürüz aşkım," deyip odadan çıktı.
O sırada İbrahim odaya girip fincan ve bardakları toplarken:
“Sevoş, Damla geldi. Alayım mı içeriye? Ne yapayım?” diye sorunca, Sevoş oturduğu yerden kalkıp İbrahim’e yaklaşarak gülümser ve yanağını sıkarken “Al aşşşşşkım!” der.
İbrahim kızıp kaşlarını kaldırarak geri çekilir:
“Ya Sevoş, böyle yapma diye kaç kere söyleyeceğim!”
“Ay iyi, aman yemedik seni!” dedikten sonra kalçasını kıvırarak yürüyüp yerine oturdu.
Seyhan, Sevoş’a bakıp başını sağa sola salladı. Sevoş bu hareketi görünce bağırarak:
“Ay iyi aman, sen de sıkma beni!”
Kapıyı tıklayarak içeri sarışın yüzündeki ağır makyajıyla oldukça güzel genç bir kadın girdi. Sandalyeye mini eteğinden iç çamaşırı görünecek şekilde bacak bacak üstüne atarak oturdu. Sevoş’a bakıp:
“Ne haber kız Sevoş?”
Sevoş umursamaz bir şekilde tarot kartlarını toplarken:
“İyiyim kevaşe, senden ne haber?” dedi.
Damla saçlarını yana savurup Sevoş’a doğru bakıp gülümseyerek:
“Hocamsın Sevoş, seninle yarışamam,” dedikten sonra sandalyesine yaslanıp ciddi bir tavırla:
“Aman işte, ne olsun, sürünüyoruz! Arada seni görmezsem işim rast gitmiyor.”
Sevoş da gülerek:
“Hah, şöyle kıymetimi bil! Söyle bakalım, on beş gündür gelmedin ne haltlar yedin bakalım?”
Damla eli ile tarot kartlarını işaret ederek, "Aç, anlatırım," dedi.
Sevoş kartları masanın üstüne sıra sıra dağıtırken, Damla üzgün bir ses tonu ile konuşmaya başladı:
“Olmuyor Sevoş, ne yaparsam yapayım olmuyor! Benim kısmetim bağlı, ne zaman birini sevsem altından bir şey çıkıyor!”
“Anan seni babandan, çayırlıkta almış. İşte o yüzden nerede öküz var seni bulup yiyor. Durum bu şekerim! Yâda ikinci bir seçenek, anan babana seni gönülsüz vermiş!” Dedikten sonra kahkaha atar:
Damla yüzünü buruşturarak, "hah ha, çok komik," deyip masaya serilmiş olan kartlara bakarak konuşmaya devam etti:
“Sor bakalım, kısmetim mi bağlı? Yoksa nazar mı? Ne bileyim, şu boktan hayatımda kimse kalıcı olmuyor. Bunun nedeni ne? Onu söyle bana.”
Sevoş kartları birer birer açarken kaşlarını kaldırdı. İç çekerek, "hım hım," diye sesler çıkarırken Damla endişeyle:
“Ne oldu, kötü bir şey mi var? Ay, susma, söylesene Sevoş, korkutma beni ya!”
Sevoş üzgün bir ses tonuyla:
“Ah, bebeğim ya, sana üzüleceğim hiç aklıma gelmezdi!”
Damla heyecanla Sevoş’a bakarak:
“Ay, çatlatma beni, söyle ne gördün? Kartlar ne diyor?”
Sevoş:
“Sana büyü yapılmış şekerim!”
Damla sakin olmaya çalışarak:
“Daha önce söylememiştin bunu, yeni mi olmuş? Kim yapmış?”
Sevoş, Damla’nın yüzüne bakarak sesini yükseltti:
"Sana söylemiştim çünkü cimriliğinden kahve falı baktırıyordun! Kahve falı öyle her şeyi söylemez, böyle şeyleri tarot bilir! Bak, bak, şu kartı görüyor musun? Adamın eline bak, bir elinde kılıç, diğerinde torba!"
Seyhan karta bakınca önceki gelen kadının çıkan kartıyla aynı olduğunu gördü, kaşlarını kaldırarak bir şey söylemek istedi, sonra vazgeçerek sustu. Sevoş gizemli bir tavırla devam etti:
“Bir erkek yaptırmış büyüyü! Artık geçmişte kimin canını yaktıysan, bak, adamın yüzü üzgün, arkası dönük, eskilerden giden biri!”
Damla karşı duvara bakarak kaşlarını çatıp düşünmeye başladı ve sonra Sevoş’a dönerek:
“İsim veriyor mu?”
Sevoş gülerek:
“Hee, veriyor, boyunu posunu, adli sicilini bile veriyor! Hatta zorlarsak e-devlet şifresini bile alırız! Tam vukuatlı nüfus örneği de alalım mı, tatlım?
Damla gülerek elini salladı:
‘’Üf, tamam, anladım! Diyorum ki, yani, geçmişten biri, okey! Başka bilgi yok mu, ne kadar geçmişe gitmem gerekiyor?
Sevoş sinirli bir şekilde:
“Geçmişini sorgula, artık kaç erkeğin canını yaktıysan! Canı en çok yanan büyü yaptırmış. Ay, seninle uğraşamam, şiştim, ay şiştim!” diyerek kalktı ve kapıyı açıp bağırdı:
"İbooooo, soda getir bana çabuuuuk!"
Damla yerinden kalkıp Sevoş’a sarılarak:
“Ay canım benim ya, her geldiğimde seni üzüyorum!” deyip yanağından öptükten sonra yerine oturdu:
Sevoş da masasına geçince gizemli tavrını devam ettirdi:
“Tatlım, bu büyü seni iflah etmez! Hayatına kim girerse girsin, bir süre sonra eften püften bahanelerle gider. Hatta paranın bereketi bile olmaz kötü bir büyü bu!”
Damla heyecanla:
“Evet ya! Aynen böyle oluyor. Sen harikasın Sevoş ‘um, her şeyi biliyorsun. Şimdi söyle, bu büyüden nasıl kurtulurum?”
Sevoş çekimser kalıp üzgün düşünceli bir tavır alarak:
“Valla bebeğim, bu işler zor, biliyorsun, ben büyü yapmam, hatta bozamam da. Bu iş beni aşar, sana derin bir hoca lazım. Ne yapsak acaba?”
Kız heyecanla Sevoş’un elini tutup gözlerine bakarak yalvarır:
“Sen bir yolunu bulursun, canım Sevoş’um!”
O sırada Seyhan dayanamayarak heyecanla konuşur:
“Çözümü var aslında!” dedi:
Sevoş birden gerildi. Seyhan’ın bu sözleri Sevoş’u sinirlendirmişti. Sakinliğini korumaya çalışarak yavaş bir sesle Seyhan’a dönüp:
“İstersen sen karışma! Bu kızın nasıl bir hayat yaşadığını ben biliyorum. Çok zor bir hayatı var, seni ilgilendirmez, bebeğim,” diyerek Seyhan’ı susturdu. Damla’ya dönüp tam konuşacakken Seyhan yine söze girdi:
“Kuran ayetleri var kuzum! Bol bol Nas oku, Felak oku, Ayetel Kürsi oku, hem rahatlarsın hem de üstündeki büyüler gider.”
Bu sözler üstüne Sevoş’un sinirden eli ayağı titremeye başladı. Elleri titreyerek fal fişini yazıp Damla’nın eline verdi. Sonrada koluna girip kapıya doğru âdeta sürüklerken sakin olmaya çalışarak konuştu:
“Aşkım, bu büyü olayı beni çok etkiledi, bak, bak, tansiyonum çıktı! Sana çok üzüldüm! Yardımcı olacak birilerini araştırayım, akşam seni ararım, konuşuruz, tamam mı? Bu işi çözeceğim, merak etme! Şimdi git, üstündeki ağırlık bana çöktü, elim ayağım boşaldı, bak,” diye titreyen ellerini gösterdi Damla endişe ile Sevoşa bakarak:
‘’Aşkım korkutma beni o kadar kötümü? Akşama mutlaka ara beni olur mu’’ Dedikten sonra çıkıp kapıyı örter. Sevoş burnundan soluyarak Seyhan’ın karşısına gelip elini beline koyarak:
‘’Sana ne! Ha sana neee! Etrafına bak burası mescit mi? Şeyh misin, şıhmısın, Peygamber misin? ’’
Seyhan korkmuş duvarın köşesine çekilip başı önünde sessizce Sevoş’u dinliyordu. Sevoş sakinleşmiyor bağırmaya devam ediyordu:
‘’ Oturup sessizce öğren dedik sıçtı birde sıvadı! Neredeyse müşterimden ediyordun! Kalk çabuk git yoksa yolacağım seni! Bundan sonra ders mers yok! Ne halin varsa gör! Bana ne ya! Git Cemreye söyle seni eğitecek başka birini bulsun yâda orospu kendi öğretsin! Artık sana neden bu kadar önem veriyorsa onuda bilemiyorum!’’
Seyhan korku ve tedirginlikle kapıya doğru yürürken kısık bir sesle:
‘’Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim’’ der ama Sevoş hala sinirlidir cevap vermez:
Seyhan bir suçlu gibi başı önünde odadan çıkar hızlı adımlarla kimseye bir şey söylemeden kafeden çıkıp evine doğru yol alır:
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.