- 169 Okunma
- 0 Yorum
- 3 Beğeni
TEMBİH
Öykümüzün tatlı karakteri Mutlu bir gün okul gezisine gitmek adına ailesinden izin ister. Okulun düzenlediği gezi sadece öğrenciler için olduğundan aileleri gelmeyecekti. Mutlu’nun ailesi biraz çocuklarının başına olumsuz bir olay geçmemesi için tedirgin olur. Düşünürler ve oğulları Mutluya sıkı bir tembihte bulunurlar. Öğretmenlerinden ayrılmamasını, arkadaşlarına uyup uzaklaşmamasını söylerler. Mutlu o kadar çok heyecanlıydı ki! Ailesi öğretmeniyle konuştuktan sonra, Mutluyu öğretmenlerine emanet eder. Öğretmenler servisi okulun önüne çağırır ve öğrencilerin gelmesini beklerler. Elinde öğrenci listesi olan öğretmen, listedeki öğrencilerin sayısını, isimlerini kontrol eder ve gezi yerine gitmek için hareket ederler. Şarkı eşliğinde öğrenciler güle oynaya gezi yerine varırlar. Öğretmenler öğrencilerini toplayarak tembih ederler; “bizlere sormadan asla bir yerlere gitmiyorsunuz. Hep birlikte gurup halinde gezeceğiz” derler. Öğretmenler öğrencilerinden hep bir ağızdan güven sözünü aldıktan sonra, geziye başlarlar. İlk olarak şelaleyi gezdikten sonra, mağaraların olduğu yere doğru yola devam ederler. Mağaraların olduğu yere varırlar, rehber oranın tarihini anlatırken, Mutlu kedi sesi duyar. Kimseye görünmeden sessizce guruptan çıkarak kedi sesinin geldiği tarafa doğru ilerler. Derin bir kuyudan sesin geldiğini fark eder. Gider ve kuyuya doğru eğilerek seslenir; “pisi, pisi, pisi” kedi sesini dahada yükseltir. Kuyu derin olduğundan karanlıktı. O sırada öğrencilerden Mutlunun samimi arkadaşı Mustafa onu göremeyince, öğretmenlerine seslenerek bilgi verir. Öğretmenler aralarında anlaşarak, “birkaç öğretmen, öğrencilerin başında kalsın, bizde gidip Mutlu’yu arayıp bulalım” derler. Dört öğretmen seslenmeye başlar öğrencisi Mutlu’ya, fakat hala ses yoktu. Mutlu ise hala kediye ulaşabilme çabasındaydı. Bir süre düşündü ve kuyuya inme kararı aldı. Kuyunun içinde çıkıntılı örülü taşlar vardı. O taşlara basarak inebileceğini düşünen Mutlu, bir hamleyle aşağı inmeye başlar. Kuyudan indikçe karanlık olmaya başlar, Mutlu ayağını aşağı dokundurunca oda neydi; ayağını basa bileceği bir destek yoktu. Bu durumu fark eden Mutlu çok korkmuştu. Derine indiği için kuyuya artık ışıkta gelmiyordu. Işıkta gelmeyince tutunacağı yerleri de göremiyordu. Mutlu iyice yorulmaya başlamıştı, karını da acıkan Mutlu iyice halsizleşmişti. Son gücünü toplayarak “imdat” diye bağırarak yardım istemeye başlar. Öğretmeni Recep Bey’in kulağına ses ulaşır, emin olmak adına arkadaşlarına; “duraksayarak kulak verelim, birisi imdat diye bağırıyor sesi yankılanmakta” der. Diğer öğretmen arkadaşları da sesi duyarlar ve sesin geldiği yöne doğrulurlar. Sesin olduğu yöne doğru gittiklerinde, oradaki derin kuyuyu görürler. Hafif eğilip; “kimse var mı?” diye seslenirler ve tam da o sırada; öğretmenlerinin sesini duyan Mutlu, “öğretmenim buradayım bana yardım edin karanlık ve hiçbir şey görmüyorum, gücümde bitmek üzere düşeceğim.” der. Öğretmenleri hemen bir itfaiyeyi arayarak yardım isterler. On beş dakika da gelen itfaiye görevlileri, bellerine ip bağlayarak, ışık tutarak kuyunun içine inerler. Sonunda Mutluyu görürler ve onu tutarak yukarıya çıkartırlar. Öğretmenleri ile arkadaşları, Mutluyu gördüklerine çok sevindiler. Mutlu itfaiyecilerden bir ricada bulunur. Aşağıda kuyu içinde kurtarılmayı bekleyen biri daha var der. “Minik bir kedi yavrusu kuyuya düşmüş bende sesi duydum, kurtarmak için kuyuya inmeyi denerken de kuyuda karanlık olunca mahsur kaldım burada” der. İtfaiyeciler sağ olsun hemen tekrardan kuyuya inerek, yavru kediyi de kurtarırlar. Artık kuyudan Mutlu ve minik yavru kedi çıkartılmıştı herkes alkışlamaya başladılar, sevinçlerini bu şekilde ifade ettiler. Daha sonra gezi alanından, Mutlu’nun ailesine uğrayarak, olan biteni anlatan öğretmenler, üzüntülerinin yerini sevincin aldığını ve çok şanslı olduklarını söyleyerek oradan ayrılırlar. Mutlu ise çok üzgündü, tembihlere uymayarak kendi başına iş yapmaya kalkması başına bunların gelmesine sebep olmuştu. Bir daha asla büyüklerin sözünden dışarı çıkmayacağına söz verir mutlu. Bu durumda ona ve arkadaşlarına büyük bir ders olur. Öykümüzde burada sona erer.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.