- 111 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
Bayram Nedir
Bayramlar... Ne güzel duygu değil mi! Kaynaşma, barışma, paylaşma, hatırlama günleri. Peki öyle mi yapıyoruz gerçekten? Kaynaşuyor, barışıyor, paylaşıyor, hatırlıyor muyuz?
Camilerde küsler barışsın diye vaaz veriyor vaizler. Ne büyük bir egomuz var ki hiç duymuyoruz bu sözü. Küs olduğumuzu fark edince başımızı öbür yana çevirip geçiyoruz yanından. Ya da karşıdaki özverili davranıp elini uzatsa bile ya tutmuyor ya da elimizin ucuyla dokunuyoruz eline. Neden? Nefsimize yeniliyoruz çünkü.
Yüzümüz fakire, ihtiyaç sahibine değil hep kelli fellilere gülüyor yalandan yalandan. Çünkü gülümsemenin sadaka olduğunu unutup çıkarımız için sırıtır hale gelmişiz. Kaynaşacaktık hani.
Bize daha fazla et düşsün diye danaya giriyoruz ama gelecek yıla kadar yetsin diye depoluyoruz. Bununla da kalmayıp sana ne kadar et düştü, bizimki şu kadardı diye böbürleniyoruz. Sanki bayram bir yarış. Et yarışı. Sevgide hoşgörüde yarışsana.
Bir de hatırlama vardı değil mi. Dostumuzu, arkadaşımızı, akrabalarımızı, kardeşlerimizi hatırlama. Kardeşiyle, annesiyle, babasıyla küs adamlar var. Onlar hatırlıyor barışıyor mu onlarla. Haklı da olsa alçakgönüllülük yapıp İlk adımı atabiliyor mu. Yoksa ben büyüğüm o gelsin diye yine ego mu yapıyoruz.
Asla kendimize toz kondurmadan hep başkalarını suçlu görüyor, bizim de hatalı olabileceğimizi kabullenemiyoruz. Herkes o kadar çok biliyor ve o kadar çok haklı ki doğruları söyleyene bile nefret duyuyor.
Dokuz köyden kovulurmuş doğruyu söyleyen. Onuncu köyde buluşalım. Hoşgörü dolu bayramlar diliyorum.
Ali Hoca