- 170 Okunma
- 0 Yorum
- 3 Beğeni
SEN, EY BEYHUDE AŞK...
Kült bir renktin sen, ey beyhude aşk ve şark çıbanına tayin olan bir yoldaş bir duyguydun sen hem de yüreğin garbında aslı en çok da yalnızlığın asi/l tarhında saklı ve evet, hümayunu idin kuşların ve kuş misali atan kalbimin son rötuşladığı derbeder ve sıra dışı bir sol anahtarı ki: her kapıyı açan.
Öncemdin,
Ön pencerem
Önsezim
Ön sızım
Ön sözüm…
Göğünse metruk hanesi ve cenk ettiğim aşkın mizacı idin mademki ve mademki mahremimdin kuytularımın kuyusunda boğulduğumdan da öte kurum yüklü bir çekmece, bir çekince belki de bir bacanın borusu…
Tütendin sen ve tüttüren bu yangını.
Yâdımdın sen ve yandığım ve yağmalandığım…
Hiçbir zaman da küt olmadı saçlarım ya da kültürsüz ve bayağı olmayan acıların girizgâhında saklı keten tohumu misali ruhuma ektiğim her tohum ve işte büyüyen bir fidan fistanı yırtık mahremi örtük yalnızlığı ise girift b/ellediğim…
Tutamağımdın sen hayata.
Tutuşanımdın.
Ve tutturduğum…
Derken tünediğim ve türediğim.
Derken tükendiğim.
Aslında sen benim tükenmekten haz etmeyen tükenen tükenmez kalemimdin altına imzamı attığım reşit duygularımın rüştünde saklı frapan bir sancı.
Sandığımdın.
Belki de s/anmadığım.
Sağdıcımdın yoksa ben asla bir gelin olmamış mıydım?
Gelir kaynağım iken sevgi ve gideri ölüm gidici kuşların kırık kanatlarına doğan güneşimdin.
Sen kim miydin, peki?
Hem mirim.
Hem azizim.
Hem de bayım ama bayım bayım b/ayıldığımdan da öte aymaz idin evrenin ve ayracı renklerin.
Sen imlecimdin de benim.
İmla kılavuzum.
Bana asla yetmeyen yirmi dokuz harfli alfabenin otuzuncusu otladığım bir çayır otağı kurduğum gök kubbe ve…
Ötekileştirendin sen ve beni asla ve asla önemsemeyen.
Öbürsüzdüm.
Ötesiz.
İteklenen.
İhracı günde saklı.
İhtilaf halinde olduğum.
Umar/sızımdın.
Uydum.
Uyruğum.
Ulağım.
Kimse bana cephe alan ve:
Tutamağımdın sen benim türevimle logaritmamla ve iç acılarımın toplamının hiçbir geometrik şekle tekabül etmediği.
Analiz ettiğim bir coşkuydun öncemde.
Aforoz edildiğim katıksız hüznün zimmetine geçtiğim.
Sen yedieminimdin.
Sen ki yetemediğim.
Sen ki bodoslama sevip nihayetinde geri çekildiğim.
Kaç cihan harbi kaldıysa arkamda.
Kaç kere cahilce sevenlerden olmadığım.
Yoz değildin.
Ama yok saydığındım.
Aç ya da tok fark etmez bir bardak suyumdun üstüne içtiğim.
Bir bardak suda kopardığın fırtına.
Bir kaşık suda boğmuşken sen bu aşkı.
Firarindim de.
Önceleri ruhumu ferahlatan.
Sonra ise dolduruşa getiren.
Ötenazi yaptığım bir aşk olmuşken bu ölüm fermanı ile asla da nazire yazmayacağımın garantisini verip de küsmemden bile alıkoymuşken sen beni.
Kusursuz addedilendin tarafımca.
Kurada çıkan bir hediye bir şiir.
Önceleri hamt ettiğim.
Aslında sen iken sen, başka yüreklere kanat açıp da bir halta yaramazken sudan sebepler de değilken asla aslında sulak yüreğimin hem sarkacı hem sarnıcı hem de duvar saksısı…
Ya, ben ne miydim?
Ya da ben, ben miydim yine bende kalan ve sen, beni benden nihayetinde bu aşktan ve senden eden…
Ve kusursuz bildiğimdin sen bense her hareketi kusurlu ve suç unsuru iken hem bu aşk hem de kalemim…
Şiarım iken aşk.
Ve aşk eşleşmişken seninle…
Oysaki sen asla var olmamıştın varlığına duyduğum inancımı yine sen yok sayan ve yok yere yağmalandığım; yok yere yok sayıldığım ve sondan başa ilerlemek yerine illa ki başa döndüğüm baştan savma değil baştan aşağı yanık kokan ve asla var olmamış bir aşkın varsın görünmez kahramanı ol, istersen bense yoktan var edene kavuşmanın verdiği huzur ve sevinç ile…
Ve işte basmakalıp ve günlük aşklara savaş açan bir nazire de olmadığı kadar yazdıklarım ve nezdinde aşkın asla da küsmeyeceğim bir duygudan medet ummadığım kadar da umurunda olmadığımdan da öte umurumda olmayacak iken insanların, gövde gösterisinde ve sahte yüzlerinde oyalanan bir güneştim ben mademki elbet balçıkla sıvanmayacağım kadar da asi/l ve dingin bir rüzgâr olmanın verdiği mutluluğuma da gölge düşmemesi adına şükrettiğim ve sabrımı da katık ettiğim kadar içimde tüten duygularıma kefil olduğumdan dahi öte…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.