- 321 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ŞAH İBRAHİM VELİ OCAĞI İLE İLGİLİ DERLEMELERİM ÜZERİNE
Pek çok yerde konuşarak açıkladığım, pek çok yerde yazıyla dile getirdiğim bir konuya değinmek istiyorum.
9 yıl Urfa’da görev yaptıktan sonra 1981 yazında Malatya’ya atandım Battalgazi Toygar köyünde göreve başladım.
1981-1982 öğretim yılında normal öğretim yapıldı, ertesi yıl ikiliye çevrildi. Bu durumda sabahçı olursam öğleden sonra öyle öğlenci olursam sabahleyin boş zamanım olacaktı bu zamanı nasıl değerlendirecektim düşünmeye başladım.
Urfa’dayken yoğun bir yaşam akışım vardı. 500 haneli kısassa 15 öğretmen okulun bağımsız müdürüydüm. Binamızda eğitim öğretim yapan kısas ortaokulu vardı. Okulun onarım işlerine kendim yapar camları kendim takardım. Köyün ve köylülerin sorunlarını çözümüne yardımcı oluyordum. Komşu köylerde okul açılmasına okulların sorunlarını giderilmesine yardımcı oldum. Öğretmenlerimin sorunlarına da yardımcı oluyorum hatta maaşlarını okuldan almalar için mutemet bile okuldan birini yaptık.
Köyün işsizlik sorunu ile ilgili olarak bir anımı dile getireyim.
Dönemin Belediye Başkanı Feridun Yazar’ın makamına 51 kişi ile doluştuk. Başkan hemen yanına oturduğum için beni muhatap alarak, “Hocam buyurun” dedi. Ben de 500 hanelik köyümüze çok işsiz olduğunu, bunlara iş verilmesini söyledim. Sonuçta temizlik işçisi de olsa 11 kişiye işe almıştı.
70’li yıllarda veya siyasi ortamın yoğun olduğu bir zamanda diğer yandan eşim ve iki çocuğum ile de günlük yaşamım vardı. 12 Eylül sıcağında Nisan ortasında Siverek’e gittim sonra Malatya’ya atandım değindiğim gibi Toygar’da sabahçı öğleci durumu olunca kendi köyümü tanıtan bir çalışma yaparak boş zamanlarımı değerlendirmek istedim.
1983 sonbaharında hazırladığım çevren inceleme planı babama gönderdim. Bir süre sonra babam 60 sayfalı bir deftere sorularımın yanıtlarını yazıp gönderdi. Çalışma sorularının yanıtlarını zamanla derleme baharat çalışmalarımla zenginleştirerek geliştirdim. 1985 yılında 80 sayfayı fotokopi ile 10 adet çoğalttım.
1986 yazında Mehmet Fuat Bozkurt Oğuz Aktan ve Âşık Ali kurt ile Ballıkaya’ya derleme yapmaya gelen prof. Dr. Mehmet İlhan Başgöz dertlerimi inceledi önemli bir işi gerçekleştirdiğimi ve sürdürmemi söyledi. Ayrıca benden Ballıkaya’da derlediğim biçimi ile Nasrettin hoca öyküleri istedi ve bunları Indiana Üniversitesi’ne (ABD) gönderdim. Profesör Başgöz ile bir zamandır yazıştık.
Yenilenen Köy Ballıkaya adını verdiğim dosyamı Malatya’da yayın yapan görüş gazetesinde 1988 yılında 37 gün, 1989 yılında 19 gün olmak üzere 56 gün tam sütun olarak yayınladım. Bu konuya aracılık yapan Sayın Dinçer Ergenekonlu ve Hasan Nedim Şahhüseyinoğlu’nu, Görüş gazetesinde yayınlanmasını sağlayan Celal Yalvaç’ı saygı ile anıyorum.
Çalışmama kitap olarak bastırmak istedim 1989 yılında ancak başaramadım bugüne kadar kaldı Malatyalı Günül Sultanları kitabında Şah Veli Dede ve Vayloğ Dede yazılarım yer aldı.
1988 sonbaharında Mehmet Fuat Bozkurt Sabah gazetesinde Ballıkaya gezisine Yıldız Dağı’ndan Ballıkaya’ya adlı yazısında yer verdi. 90’lı yıllarda Hamza Aksüt derlemeler yaptı. 2004 ve 2006 yıllarında Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Enstitüsü Ballıkaya ve çevresinde derlemeler yaptı. 2011 yılında Heidelberg Üniversitesi Şah İbrahim Veli Araştırma Merkezi 1. Uluslararası Şair İbrahim Veli Şempozyumu’nu gerçekleştirdi. Bütün bunlar Şah İbrahim Veli Ocağı’nın tanıtımında ve tanınmasında etken oldu.
2011 yılında Şeyma Hüseyin Çırakman’ı ziyaret ettiğimde, talibi olduğu Şah İbrahim Veli Ocağına yeteri kadar tanıtamadığımızı sistem olarak belirtse de bireysel olarak bu konuda ilkleri başardım. 1983-1988 yılları arasında sözlü kültür derlemelerimi, 1988 ve 89 ve sonrasında yazıya aktarmam her ne kadar bilinmese de ya da gözaltı edilse de bu konuda ilk olduğunu yeniden belirtmeliyim.
1989 yılında 80 sayfalık çalışmamı kitap olarak bastırmaya istediğimde merhum meslektaşım Hemşerim Sayın Metin Bahçeci ile reklam için bir bankanın genel müdürlüğüne uğradık genel müdür de hemşerimizdi. Onun olumsuz tavrını da unutmuyorum. Ancak kitabımı bastıramadığıma hala hayıflanıyorum.
Derken 41 yıl sonra 80 sayfalık çalışma 200 sayfaya çıktı. Yani kitap olarak düşünürsek 300 sayfadan fazla. Artık “tamam” diyorum ve çalışmanın Ballıkaya’nın tanınmasında ve tanıtılmasına katkısı olacağına kesinlikle umuyorum.
Ankara, 24 Nisan 2024
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.