- 120 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Birlikte Yürüyelim Olur Mu?
Olup biten için bir başkasını eleştiriyorsanız henüz yolun başındasınız.Başınıza gelen işlerden dolayı kendinizi sorumlu tutuyorsanız yolu yarılamışsınız demektir.Ancak siz bu noktaya (.) gelinceye kadar ne kendinizi ne bir başkasını suçlamıyorsanız yolu tamamlamışsınız demektir.Bir Çin atasözünden alıntıladığım bu düşüncenin doğruluğu tartışılır. Ancak inancım bana iyilikleri Allahtan kötülükleri nefisten (nefsi emmare) bilmeyi öğretiyor(Nisa79).Biz yola çıkalım yolda olalım da (sıratı müstakim üzere) gerisi teferruattan ibaret.
Mesele yolda olmak. Yola bir kere çıkıldı mı eninde sonunda bir menzile varılır. Paulo Coelho’nun doğu masallarından esinlenerek yazdığı hatta benzer hikayeye Mevlâna’nın Mesneviyi Şerif eserinde de rastladığımız “Simyacı” adlı romanında rüyasında gördüğü hazinenin peşine düşen adamın yolculuğu kendi evinde nihayete ermişti. İnsanın en uzun yolculuğu kendi içinde kendi içine doğru olan yolculuğu olduğu için gerek uzakdoğu (ying yang gibi bütün evrenin işleyişini açıklamaya çalışan kuram) felsefesi gerek batı felsefesinde ne kadar felsefi kuram varsa nihayetinde öznesi insandır. Tarih edebiyat vb sosyal bilimlerin bana göre öznesi insan olması yönüyle tam olarak felsefeyle tümleşik birer disiplindir. Öznesi insan olan sosyal bilimlerin bu yolculukta insanı nereye kadar götürebileceğini bilemem. Benim bildiğim insan kendini tanıma yolculuğuna niyetlendiği zaman yolculuk başlar.Bu yolculuk bilim ışığında(ilmîn öncülüğünde) tutturulmuş bir yolda olabilir. Yahut Yunus Emre’nin penceresinden bakınca” İlim ilim bilmektir.”(sanat için sanat gibi ilim için ilim bilim için bilim)” İlim kendin bilmektir.Sen kendini bilmezsen bu nice okumaktır.” Bilmek demenin kendini bilmek olduğu vurgusu.(Nefsini bilen Rabbini bilir.)
Bilimin ötesinde ( kimi için safsata) akılla mantıkla kavranması imkansız kişisel veya kitlesel deneyimlerle (seyri süluk gibi) yapılan yolculuk en sonunda insanı kendine getirebilir mi? Zaten kendine gelemeyenlerin kendine sığınak olarak seçtikleri izmler için Cemil Meriç “ İzmler idrakimize giydirilmiş deli gömlekleridir.”boşuna söylüyor olmasa gerek. İzmler bir kenara öteden beri seyrü süluk yoluna giren her salik modernitenin(bence asıl mimsiz medeniyet) tek dişi kalmış canavarca tutumlarına maruz kalmıştır. Modernite karşısında yenik düşmüş olduğumuz da bir sır değil. Çağdaş İslamcı yazarlardan Taha Abdurrahman gibilerin dillendirdiği bu gerçek modernite karşısında yeni bir ses yeni bir soluk yeni yeni yollar bulmamız için bizlere gönderilen birer işaret fişeği olabilir mi? Bununla birlikte (mamafih) çağdaş bilim insanları havas ilmini, tasavvufu farklı bir pencereden değerlediren batılı İbni Arabi’yi anlamaya çalışmış Gazali’yi bizden daha iyi kavramış İbni Rüşd’e Farabi’ye fazlasıyla değer vermiş İbni Sina’nın eserlerinden istifade ederek tıpta en ileri noktalara gelmeyi bilmiştir.Beytül Hikme’ye gereken önemi gösteren ve tabiri caizse işin kaymağını yüzyıllardır yemeye devam eden yine batının talihli insanları olmuştur. Bastı zaman tayyi mekan meselesine burun kıvıranlar Somuncu Babanın( Hacı Bayramın Hocası) Bursa Ulucami deki onca şahide rağmen kerametine manzume nazarıyla bakanlar.Bugünlerde “metaverse” deyince hiç ses çıkarmazlar.Elbette kerametin velayet nişanesi bu tür vakaların metaverse v.b durumlarla birebir aynı değil. Ancak tabiattan esinlenerek yapılan icatlar mucebince değerlendirilmesi ( kafası basan batılı bilim adamının yaptığı gibi) daha mantıklı değil mi?
Cezerinin ilk robot örneklerinden sayılabilecek çalışmalarına vaktiyle üst perdeden bakanlar bugün batının yaptıklarına hayranlık duyarken bir taraftan da bizden adam olmaz söylem sakızını çiğnemeye devam ediyor.
Nesnelerin interneti(IOT) ve yapay zeka robot teknolojisinden droid ve android teknolojilerini yakalayan batılının esin kaynağı yine doğunun binbir gece masallarından “Coelho “ gibi mesnevi gibi eserlerden faydalanmasını bilen bilir. Bilmeyende masal der, hikaye der, geçer.
Oktay Sinanoğlu rahmetlinin ted konuşmasını dinlediğinizde dünyaca meşhur bu adamın kültürümüzün ne kadar önemli olduğuna yaptığı vurgu tekrar tekrar dinlenmeli üzerinde durulmalıdır.
Eğer gerçekten yola çıkma niyetindeysek kültürümüzü, ortak değerlerimizi, birbirimize olması gereken saygı ve sevgimizi yeniden ele almalı bu konularda kusurlarımızı birbirimizi suçlamadan yeniden inşa etmeliyiz. Bu güzel niyet ve samimiyetimizin bizi taşıyacağı mevki çağdaş medeniyetler seviyesinin çok üzerinde olacaktır.Buna tüm kalbimle inanıyorum. Yollar uzun yollar ince.Yol tükenir aşk gelince diyen Abdürrahim Karakoç’un bahsettiği aşk damarlarımızda gezen asil kanda mevcuttur. Bu kan Müslümanlıkla yoğrulan yurdumuzun Aziz milletimin kanıdır.Hakikate giden yolun gönlü aşkla dolu yolcularına selam olsun.
9 Haziran 2024
Murat Canbolat
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.