- 134 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DÎN VE LÂİKLİK
Din, Yüce Allah’ın peygamberler aracılığıyla insanlara gönderdiği ilahi emir ve yasaklardır. Ahlaki değerlerdir. Dinin gayesi insanları hem dünyada hem âhiret de mutlu etmektir.
Laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması demektir. Yani Allah’a âit olan hükümlerin ( helâl ve haramların) devlet işlerine karıştırılmaması anlamına gelir.
Tanımlar böyle. Öncelikle şunu belirtelim ki : Allah’a inanan bir insan bilir ki yer, gök ve bu ikisi arasında bulunan her şey Allah tarafından yaratılmıştır. İnsanları ve diğer canlıları var eder Allah’tır. Devletler insan topluluğundan oluşur. Madem ki insanlar sosyal varlıklardır o halde insanların huzurlu ve mutlu bir şekilde, bir birine zarar vermeden yaşayabilmesi için belirli kanun ve ahlaki değerler içinde yaşaması gerekir. Kanunlar ilahi ve beşeri kanunlar olmak üzere ikiye ayrılıyor. Yani Allâh’a dayalı kanunlar ve insanların yaptıkları kanunlar. İşte laiklik burada devreye giriyor. Laikliği savunan insanlar diyorlar ki, evet Allâh insanı yaratmış, peygamberler aracılığı ile kanunlarını, helal ve haramlarını belirtmiştir amma Allâh bizim işimize, devlet işlerimize karışmasın. Biz O’nun kanun ve yasalarına göre değil kendi yasalarımıza, kanunlarımıza göre yaşamak istiyoruz.
1. Sorum şu : Allâh mı daha iyi bilir ve hüküm koyar, yoksa insanlar mı daha iyi bilir ve hüküm koyar?
Elbette Allâh daha iyi bilir. Çünkü yaratan yarattıklarını en iyi bilendir.
2.Sorum şu: Acaba insanlar Allah’ın koymuş olduğu hangi kanunları ve ahlaki değerleri eksik gördü ki, kendileri kanun çıkarıp kendilerini yönetmeye çalışıyorlar.
Allâh diyor ki; Bir birinizi öldürmeyin, bir birinize zulmetmeyin, hırsızlık yapmayın, rüşvet almayın, kimsenin malına, canına, namus ve şerefine zarar vermeyin, insanlara zarar veren alkol ve uyuşturucu maddeler almayın - satmayın, kumar oynamayın, çalışın ve alın terinizle geçinin, devlet büyüklerinize itaat edin, toplumsal kurallara uyun, vergilerinizi verin, hakkınız olan şeylerden fazlasını istemeyin, İnsanları asla aldatmayın, kusurlu mallarınızı kusursuz diye satmayın, insanlara para borç verirken faizle almayın, tefecilik ve karaborsacılık yapmayın, doğru olun dürüst olun, adaletli olun... Yine anne -babanıza, büyüklere, misafire hürmet edin, darda kalana, zorda kalana, yolda kalana yardım edin, çocuklara ve bütün canlılara şefkat gösterin, doğaya zarar vermeyin, suyu israf etmeyin vs vs...
3 . Sorum şu : Acaba insanlar Allah’ın bu emir ve tavsiyelerine göre yaşasa kendi kanun ve yasalarına ihtiyaç kalır mı? Kalmaz.
Laik zihniyete sâhip olan kişi diyor ki; Allâh kanuna karışmasın, yasaya karışmasın, Meclis’e karışmasın, okula karışmasın, ticarete karışmasın, giyim-kuşama karışmasın, ne yiyip içtiğimize karışmasın, bizi ibadetle zorunlu tutmasın... Allâh sâdece yaratsın ve gerisini bize bıraksın diyor. Böyle birşey olabilir mi, böyle bir inanış olabilir mi ?
Sonuç olarak şunu demek isterim : Allah en iyi kanun koyucu, en iyi bilen ve en iyi görüp gözetendir. İnsanlar mutlu olmak istiyorsa Allah’ın kanunlarına göre, helal ve haram kıldığı şeylere göre yaşamalıdır.
İslâm dini, devlet işine karışmasın demek, Allah işimize karışmasın demektir. Ve bu, Allah’ın varlığına ve uluhiyetine en büyük saygısızlıktır. Bu böyle bilinsin.
Erdinç Tip
Yazar - Şair
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.