- 133 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
NAMUSSUZLUK KADEHİ
Çevresinde titiz, çalışkan, dürüst ve elinden tuttuğunu yarı yolda bırakmayan özellikleriyle tanınan birisidir Sermet Bey.
Çocukluk yıllarını devletin unuttuğu fakir mi fakir bir ilçesinde geçirdi. Sol kaş hizasında nokta ve virgüle bire bir benzeyen iki beni vardı. Biraz mürekkep koklamış(yalamış )olanlar, Sermet’e noktalı virgül derlerdi. Bu iki ben, sanki ayrı bir özellik katıyordu. Daha ilkokul yıllarında kağıt kaleme ihtiyaç duymadan çok iyi hesap yapardı. Bu zekası sayesinde ilçedeki herkes kafasını okşar, durumu iyi olanlar harçlık verirlerdi. Sermet’in en iyi arkadaşı Yaşar, içten içe Sermet’i kıskandırdı. Yaşar, ilçede kaldı. Babasının küçük manifatura dükkanını işletmeye devam etti. Sermet ise, ilk ve orta öğrenimini o ilçede tamamladı. Sonra ... ilindeki üniversitesinin iktisat bölümünü kazandı. Hırsı ve çalışkanlığı sayesinde yıl kaybetmeden üniversiteyi bitirdi.
İlçesinden kilometrelerce uzak olan başka bir ildeki tek vergi dairesinde işe girdi. Sermet, devletini devleti de Sermet’i çok seviyordu. Asla işine geç kalmaz, diğer mesai arkadaşlarından önce işe gelirdi. Geç saatlere kadar çalışırdı. İleri düzeyde İngilizce ve yeteri kadar Almanca biliyordu. Yalnızca öğle yemeği için, kentin en güzel kuru pilav yapan lokantasında yemek yerdi. Asla boş yere harcama yapmazdı. Hafta sonu arkadaşlarının ısrarı üzerine kent kulübüne giderdi. Bir kaç kadeh rakı, balık keyfi yapar briç oynarlardı.
İldeki vergi mükellefleri, Sermet’i tanıdıkça çeşitli çıkarımlarda bulunuyorlardı. Kimisi çok dürüst, hak yemez ve titiz olduğunu söylüyorlardı. Kimisi de can sıkıcı buluyor yüksek vergi borçlarını ödemek istemiyorlardı. İlde kurulu bir düzen vardı. Vergi dairesi müdürü, diğer çalışanlar, hizmetliler, katiplerin kurulu düzeni bozulmuş rüşvetçi esnaflar, rüşvet verenler, alanlar hepsi bir hoşnutsuzluk içindeydiler. Şehire puslu ve kasvetli bir hava hakimdi. Artık şehir kulübüne de gitmiyordu. Çünkü orada da sevilmez olmuştu. Ama Sermet, asla vergisini ödemeyenlere veya geciktirenlere karşı dik duruşunu bozmuyordu. Yasal uyarılar yapıyor veya haciz yoluyla ildeki tüm vergileri kuruşu kuruşuna tahsil ettiriyor devletin bütçesine katkı sağlıyordu. Hatta bazı borcunu öde(ye)meyen esnaflar hapis cezası aldılar. Bu durumda şehirde Sermet hakkında bir kampanya başlatıldı. Aynı dairede çalışan Binnaz ile ilgili dedikodular yayılmaya başladı. Sermet ile Binnaz birlikte yaşıyorlar ! Evlenmeden nikahsız yaşamak dinen caiz değildir deniyordu. Bazıları rüşvet vermedikleri için böyle cezalar almıştı! Sermet’in herhangi bir siyasi yönü yoktu. Ama bazılarına göre aşırı solcu, koministti. Bazıları da terörist, aşırı dinci, yobaz olarak niteliyordu. Aldığı rüşvetleri çeşitli cemaat veya terör örgütüne gönderiyordu. Bu kampanyalar kısa sürede tüm şehire yayıldı. Esnaf, çareyi Ankara’da buldu. Bir heyet oluşturarak Ankara’ya gönderdi. İl milletvekilleri ile görüşüldü. Olanı biteni (daha çokta olmayanları) ateşli bir şekilde anlattılar. Bir hafta sonra iki müfettiş geldi. Üç gün inceleme ve soruşturma yaptılar. Söylenenlerin aksine hiç bir uyumsuzluk bulamadılar. Her koşulda yanında olduklarını ve yardımcı olacaklarını söylediler. Raporlarına çok olumlu şeyler yazdılar. Yazdılar yazmasına da il milletvekilleri iktidarda olduğu için Sermet’in sürgünü gecikmedi. On günlük rapor süresinde memleketine gitti. Ne güzeldi memleketi hiç kimse başkasının kuyusunu kalmazdı! O çorak topraklar cennetten bir köşe gibi geldi. En çokta Yaşar’ın manifatura dükkanında zaman geçiriyor dertleşiyordu. Bu ara gazetede bir ilan gördü. Maliye müfettişiliği sınavı açılmıştı. Zaman kaybetmeden bu sınava başvuru yaptı. Rapor süresini uzattı. Yaz aylarında yapılan sınavı yüksek derece ile kazandı.
Sürgün edildiği ilde üç ay çalıştı. Bu arada maliye bakanlığına başvurusu kabul edilince kafasında çılgınca fikirler dolaştı.
Bakanlıkta işleri iyi gidiyorken ilk çalıştığı il vergi dairesi çalışanları bu habere çok üzüldüler. Mazallah ya denetim için gelirse hepimizin dumanını attırır diye düşünüyorlardı. Heyete yine bir Ankara yolu göründü. Önceden oluşturulan heyet harekete geçti. Şikayet için Ankara’ya gidenler, milletvekilleri ile görüştüler. Milletvekilleri, Sermet’in çok iyi bir müfettiş olduğunu öğrenmişlerdi. Ankara’ya giden heyeti birkaç avutucu sözlerle başlarından savmışlardı.
Bu arada Binnaz’ı da Ankara’ya aldırdı. Binnaz’in Ankara’da hiç tanıdığı yoktu. İş çıkışı buluşuyor yemek yiyor, geziyorlar, gelecek planları yapıyorlardı. Bir yıl sonra evlenerek düzenli bir aile yaşantısı sürdürdüler. Yıllar içinde bir de kız çocukları oldu.
Dört yıl sonra bir ev alarak anne ve babasını Ankara’ya getirdi. Kariyer basamakları, Sermet’in önünde sıraya dizilmiş bir bir geçiliyordu. Maliye başmüfettişi ve teftiş kurulu başkanlığı sırasında çok güzel ve de özel günler yaşıyor, gönüllerince her şey oluyordu. Yurtdışı görevler için sık sık dış ülkelere giden Sermet, gittiği ülkelerde birçok dost ve arkadaş edindi. Birçok ülkenin vergi sistemini inceledi, bol bol gezdi. Eşine, anne ve babasına güzel hediyeler getirdi.
İlk atandığı ilde yolsuzluk ayyuka çıkmış, hekes birbirini şikayet etmişti. Bu dosyaya özel ilgi gösterdi. Soruşturma ve kovuşturma için bizzat kendisi ilgilendi. İşini çok iyi bilen, çok titiz çalışan Sermet, o vergi dairesinde çalışanlarla tek tek görüştü. Kendi dönemden kalan altı memur hakkında çok büyük yolsuzluklar saptayınca gözlerinin yaşına bakmadan yasal işlem başlattı. Rüşvet, yolsuzluk ve zimmetine para aktarmaktan hapis cezası ile cezalandırılmasını sağladı. Böylece devletine karşı bağlılığını bir kez daha gözler önüne serdi.
Uzun yıllar o kurumda çok çalıştı. Artık bir çok konu hakkında hüküm veriyordu. Çalışma hayatına ilişkin konularda görüş bildiriyordu. Yasal düzenlemelerde fikirlerini açıkça söylerdi. Çalışanların özlük haklarını, sosyal yaşamlarını savunan konularda da fikirlerini söyledi. Özellikle sendikalaşmanın önemini bilirdi. Yurdun çeşitli illerinde bu konuda sorunlar yaşanıyor, hatta sopalı, yumruklu kavgalar eksik değildi. Bu anlaşmazlıklara soruşturmaya gitti. Yaptığı uygulamalar daha çok sendika önderlerinin ceza almasıyla sonuçlandı.
İş hayatının on beş veya on altıncı yılında yaz tatili için sevgili eşi Binnaz Hanım ve kızıyla İspanya’ya gittiler. İspanya’da büyük bir sürprizle karşılaştı. Otelde iki gün geçirdiler. Otel hizmetlerini çalışanlarını ve konumunu çok beğendi. Kaldıkları beş yıldızlı otel bir Türk’e aitti. Otel sahibi ile tanışmak istediğini otel müdüründen rica etti. Otel müdürü bir telefon görüşmesi yaptı. Bu tanışmanın akşam olabileceğini söyledi. Sermet, buna çok teşekkür etti. İspanya’da da bir tanıdığı olacaktı. Akşam yirmi bir gibi otel müdürü, patronun geldiğini ve tanışmak için beklediğini bildirdi. Kızını, eşini de yanına alarak patronun odasına gittiler. İlk tanışmada büyük bir sürpriz yaşanıyordu. İki yetişkin adam önce birbirlerini uzaktan sürdüler. Tam tokalaşma sırasında sürprizlerin sürprizi oldu. " Vay vay noktalı virgül sen ha" diyerek sarılan Yaşar’dan başkası değildi. Bir daha, bir daha sarıldılar. Kızı ve sevgili eşi Binnaz Hanım, hayretle ve şaşkınlıkla olup bitenleri izlediler. Geçmiş yıllardan söz ettiler. Otelin restoranına geçtiler. İspayol mutfağının en nadide yemeği paella, en iyi içkisi bambolea ve seçkin mezeleri ile döşeli özel masaya oturdular. Yaşar, buralara nasıl geldiğini uzun uzun anlattı. Daha kaç gün kalacaklarını sordu. Düzenli bir geliri olanlar schgen vizesi olabiliyordu vize sürelerinin dolup dolmadığını sordu. Sermet, bir kahkaha patlattı. "Ne vizesi yahu ben ve ailem İngiliz vatandaşıyız " diyerek pasaportlarını gösterdi. "Sağ olsun ben devletimi, devletimde beni çok sever. Bunca yıl devletime çok para kazandırdım. Devletimde milyon dolarları önüme koydu, bende bunca yıl çalışmış olaraktan hakkımı aldım. Geçen yıl İngiliz vatandaşı olduk. Artık Londra’daki villamızda yaşamaya karar verdik. Bye bye güzel ülkem dedik." Yaptığı soygunu ve aldığı rüşvetleri bambolea ile "namussuzluk kadeh,"ini kaldırarak yaptığı hırsızlık ve rüşvetlerini kutladı.
Ömər Yalçın
06/06/2024