KADINLARIMIZ İÇİN KULLANILAN AMİYANE KELİMELER
Literatüre nereden ve nasıl girdiğine bakılmaksızın kullanılan kelimeler vardır her alanda.Söyleyen ağıza yakışmayan söylenilen kişiye itici gelen.Pişkin pişkin de söylenir, halini izah için.
Tanışan kadın ile erkek tanıma süresini biraz uzatır iyi tanımak adına.Bu süreye de flört süresi derler.Oysa bu kelime İngilizceden dilimize geçmiş anlamı da "oynaşma" diye geçer.Yine kız arkadaşını kimileri ’’manita’’olarak niteler.İtalyancadan dilimize geçmiş ,anlamı ’’el altında’’ demektir.
Avrat kelimesi dilimize Farça-kürtçe-arapça dan geçmiştir.Amiyane tabirle dile getirilir.Asıl anlamı ; Yani selasü ’avrâtil leküm مكل تاروع ثلث ibaresindeki ’avrât kelimesi “kadın” anlamında değil “örtüsüz, örtünmesiz, ’avrat yeri açık” anlamındadır.Bizler zaten bu kelimeleri sarf ederken kadınlarımızı daha başlangıçta aşağılamış ve küçümsemiş oluyoruz.
Türk toplumunda kadının saygın bir yeri vardır. Orta Asya’da kurulan ilk Türk devletlerinde kadın ve erkek eşit haklara sahipti. Devlet yönetiminde, hakanların yanında hatun adı verilen eşleri de söz sahibiydi. Kadınlar ata binip ok atar, top oynar, güreş gibi ağır sporlar yapar ve savaşlara katılırdı.
Türklerde kadın genel olarak, iffeti, ahlâk anlayışı, analık duygusu, kocasına sadakati, bilge ve alp kişiliği, idarî, siyasî, sosyal alanlardaki üstün becerileri, dik duruşu ile toplumun temel direği, hatta olmazsa olmazı olarak yerini almıştır.
Hatun: Devlet yönetiminde Kağan’ın yanında yer alan eşi, “Hatun” olarak adlandırılır ve Hakan sefere çıktığında ülke “Hatun” tarafından yönetilir, elçiler “Hatun” tarafından kabul edilir. Bu anlayış, Türk kültüründe kadına verilen değeri göstermesi bakımından da önemli bir anlayıştır.
Kadın, aile ve toplum arasında bir köprü görevini görür. Kadının toplumlarda yerine getirdiği görevleri itibariyle, sosyal sistemin işleyişine katkısı büyüktür. Bu açıdan kadının toplumdaki statüsü incelenirken, önce onun birey olarak kişiliğini kazanması, daha sonra aile ve toplum içerisindeki durumu düşünülmelidir.
Kadın annedir yani ailenin direğidir. O yüzden Türkler kadınlarına ve kız çocuklarına çok önem vermişlerdir. Onları geleceklerinin teminatı olarak görüp iyi yetişmelerini ve her hakka sahip olmalarını sağlamışlardır. Türk toplumu kadın ve erkeği birbirinin tamamlayıcısı olarak görmüştür.
Kadın önce dil ucuyla uçuruma yönlendirilmiş, sonra da uçurumdan düşmesi için şiddete geçilmiştir.Bütün hatalar kadına maledilerek itibarsızlaştırmaya büyük gayret sarf edilmiştir.Aklı küçümsenmiş, saçı-başı küçümsenmiş adeta yedilmeğe mecbur bırakılmıştır. Çoğu zaman söz hakkı verilmemiş ve kendisini ifade etme özgürlüğü kısıtlanmıştır .Kısıtlayanlar baba,dede,amca, ağabeyi,dayı ve enişte ,kocası olmuştur.Kan bağı olmayanlar tarafından kısıtlamalar kendi içlerinde kadını tacize kadar varmıştır.Bilinçlenmemesi için eğitiminin eksik bırakılması kadına vurulan en büyük darbedir.
Hayatı paylaştığı eşi hanımını örtünmek adına çaputlara sararken, kendilerinin çaputlara sarılmayan kadınların peşinde dolaşmaları ve onları taciz etmeleri,evlilik dışı ilişkiye sürüklemeleri de anlaşılması güç bir durumdur.Bu durumlarla eşini aşağılarken üstüne üstlük bir de eşini kıskanmak adına ona hapis hayatı yaşatması akıl almayan bir durumdur.
Çakma huriler ile gününü gün eden sözüm ona disiplin ehli erkekler, bir de şiddete başlarlar kendilerinin yamuk yönlerini gizlemek adına.Sarsılan hakimiyetlerini tekrar kurmak adına.Ne hakimiyet ama?..Birine zehir ettikleri hayatı diğerine bağışlarken de adeta birer aşk bülbülü oluvermezler mi ?...
Kadınlarımızın bilinçlenmesi lâzım erkeklerin hoşuna gitsin veya gitmesin.Zira ilişkiler düz mantıkla yürümüyor.İstişare hayatı paylaşanları pozitif sonuca ulaştırır.Tartışma değil, istişare.Tartışmak kavganın fitilini ateşler.
Bir yastıkta kırk yılı hayal edenler kırkta bir de olsa eşinin sesine kulak vermeli.Yasak meyveyi yedirdiğinden bahisle eşini küçümseyip dışlamamalı.Boğazına hakim olsaydı da yemeseydi..Kalbine giden yolu midesinden geçirmeseydi değil mi ya?..
Bunlar hep olacak olaylar zinciri.Biri birinin kıymetini bilerek sürülen hayatlar kararmaz.Dünyanız zindan olmaz.Dünyanızı zindana dönüştürmeyiniz lütfen...Zindanda çocuklarımız en fazla etkilenenler.Dünyaya gelmesine sebep olduğunuz çocukları katletmeye hakkınız yok.Sorumluluğun bilincinde olarak müreffeh yarınlara olsun adımlarımız birlik ve beraberlik içinde.
YORUMLAR
Değerli yazar, Türk kadınını aslına çevirmenin mutlaka bir yolu yöntemi olmalıdır. Yazınızda belirttiğiniz gibi kadını-kızı "el oyuncağı" görme illeti mutlaka yok edilmelidir. Kadın, Allah'ın yarattığı en nadide bir insandır ve asla erkekten bir farkı yoktur, bazı zaman erkeklerden fazlası vardır. Kadını aşağılayan ve aşağılama amacı güden bir takım yapıların sultasından kadınlarımızı-kızlarımızı mutlaka korumalıyız. Bunun için ne idüğü belirsiz sakallı-cübbeli pedofili sahtekarların tuzağından korumalıyız. Yazınızı beğenerek okudum. Saygılar.
neneh.
Emine Hanım,
Bilindiği gibi Araplar cahiliye devrinde kadınları insan yerine almıyorlar ve kız çocuklarını diri diri toprağa gömüyorlardı. İslamın gelişi kadınların toplum içinde hak ettiği yeri vermiştir. Ancak Arap kafası o zamanlarda bile değişmemiş, eski Arap geleneklerini bir şekilde sürmeye çalışmışlar, hatta bunu İslam'a da yamayarak günümüze kadar getirmişlerdir.
Peygamberimiz zamanında Onun eşi, Müslümanların anası olan Aişe Anamıza iftira atmaktan geri durmamışlardır. Hatta Peygemberimiz bile bu iftiraya inanmak üzereyken ayet gelerek Aişe Anamız aklanmıştır.
Kuranda Şeytan'ın Ademle Havva'yı kandırdığı birkaç ayette geçer. Ancak bu ayetlerin hiç birinde "Ademi kandıramadı da Havva'yı kandırdı, Havva da Adem'i kandırdı" şeklinde değildir. "Şeytan onları kandırdı" şeklindedir. Fakat Arap kafası kendi kitabı yerine Tevrat'ta yazanları esas alıp suçu yine kadına yıkmıştır.
Binbir Gece Masalları'nı okursanız orada özellikle Abbasiler ve Harun Reşit dönemini anlatan öyküler vardır. Bu öykülerde eşkiyalar kervanlara saldırır, erkekleri öldürür, kadınları ise köle pazarında cariye olarak satarlar. Şehirlerin kolluk güçleri de vardır ama nedense o köle tüccarlarına "Bunları nereden buldun?" diye sormaz.
Yine bu öykülerin birinde bilge bir kadın vardır. Her bilimin uzmanının sorularını cevaplar ve onlar bilge kadının sorularını cevaplayamaz. Bu sorulardan biri de "İslam'ı ilk kabul eden kimdir?" şeklindedir. Bilge kadın "Ebu Bekir" der ve doğru söylediği kabul edilir. Halbuki İslam'ı ilk kabul eden Peygamberimizin ilk hanımı Hatice Anamızdır. Ama kadınlar adam yerine alınmadığı için bu da es geçilmiştir.
Kadınların toplumda hak ettiği yeri alabilmesi Atatürk gibi bir dünya lideriyle ancak gerçekleşmiş olup bu birçok medeni,(!) Avrupa ülkesinden daha öncedir.
neneh.
Başka kültürlerin sapıklıklarını yutturmaya çalışıyorlar.
Türkçede zina, namus, tecavüz gibi kelimelerin karşılığı yok. Çünkü bizde o sapıklıklar yokmuş.
Milletimizle ne kadar gurur duysak azdır.
Güzel bir çalışma olmuş.
Teşekkürler.
Selam ve saygılar.
neneh.
Aydınlatıcı bilgilendirici, bizi bize getiren
Bir yazı.
Teşekkürler USTAM.
neneh.
ne demişti Neşet Ertaş usta
Kadın insan biz insan oğıuyuz
evet insan oğluyuz ama ne kadar...
günde olmalı bu aklın yoluna davet eden yazı
gönülden kutluyorum kaleminizi kelamınızı hocam
selam saygı ile
neneh.
"Kadın; bilmeyene 'nefs', bilene 'nefes'tir." Şems-i Tebrizi
Fizyolojik veya mental olarak bir noksanlığı yoksa kadın yaratılanların en üstünüdür. Yaratmak dersem yanlış anlaşılır da doğurarak büyüterek yetiştirerek en kutsal, en zor görevi üstlenmektedirler. Bir de iyi eğitim almışsa ondan üstünü yoktur. Erkekler, hangi zamanda, hangi coğrafyada olursa olsun kadınların güçlerinin farkında oldukları için onları ezmeye, incitmeye çalışmışlardır. Zayıf kişilik özelliklere sahip insanlar öncelikle kendilerine üstün olduklarını inandırmaya çalışırlar onları değersiz kabul ederek. Kadınlar analık duyguları güçlü olduğu için cinsel, duygusal, sözel şiddete çoğu zaman susarak tepki verseler de kendilerini anlatamıyorlar. Çünkü onları korumaya çalışanlar da genelde erkektir, kanun yapıcılar dahil.
Aslında çok su götürür bir konu, deşelense çok da sonucu olmayan tartışma meydana getirecek…
En azından düşüncelerimin bir kısmını yazmama neden olan yazınız için teşekkürler.
Ne demiştin, yemeseydi efendim elmayı ෴💗෴
neneh.
Bu zamanda orta çağdan daha cahil insanların çoğunlukta olduğunu tahmin ediyorum.Benim düşünceme göre Merhum Mehmet Akif Ersoy gibi üstadlarımız varken Türk dil kurumuna getirilenler seçilmiş terör elemanları olduğunu kelimelerdeki anlamlarından yola çıkarak tahmin ediyorum..Analı öksüz baazı çocuklar.şiirimde kadınların modern hayat moda gibi yöntemlerle Aile hayatını yerine getiremeyenleri kastetmeme rağmen beni kadın düşmanı olmakla suçlayanların çoğunlukta olduğuna şahit oldum.Açık gezmeyi kızlarımıza madeniyet diye yutturup haddinden fazla açık gezmeleri özgürlükmüdür?
Yaramız derin hekim müdahalesi olmayan hastalık.
neneh.
İslamiyet Öncesi Türk Toplumunda gerçekten kadına, kadınlara büyük değer verilirdi, tarih bilimi sayesinde bunu öğreniyoruz. Manita, avrat, flört kelimelerinin anlamları gerçekten çok ilginç ve de itici... Oysa ki Hatun kelimesi ağıza da kadınlara da çok yakışıyor... Namus cinayeti diye saçma bir kavram var mesela, öldürüyor ve ''Namusumu temizledim.'' diyor, cahil erkekler... Kadın boşanıp da başkasına gittiği zaman ki ''Ya benimsin ya toprağın.'' böyle bir şey olmamalı, çok garip ve anlamsız... Hele hele kadın dövmek filan vicdan sahibi birinin yapacağı bir şey değil... Kadınlar okumalı ve aydınlanmalı ki erkekleri ve ailesini daha da mutlu edebilsinler... Cahil erkeklerin bir an önce aklını başına alması lazım... Kutlarım güzel yazınızı
neneh.
Yüreğinize sağlık değerli üstadım. Öyle kıymetli bir konu ki okurken bitmesini hiç istemedim. Bizler kendi özümüzden uzaklaştıkça, başkalarını örnek aldıkça malesef kendi kültürümüz başta olmak üzere etik ve ahlaki değerlerimizden hem bihaber kaldık hem de yozlaşmış bir topluma dönüştük. Umarım toplumda farkındalık oluşur da yapmacıklıktan, kopya hayatlardan vazgeçip kendimizi yaşatmaya devam edebiliriz. Selam ve saygılarımla...
neneh.
Kadın, aile ve toplum arasında bir köprü görevini görür. Kadının toplumlarda yerine getirdiği görevleri itibariyle, sosyal sistemin işleyişine katkısı büyüktür.
Çok bizden bir konu tartışmasız!
Haklı sebeplere dayanarak yazılmış
Kutlarım neneh hep doğruları kaleme alıyorsun
Ailenin Temel taşları olduğumuz gerçeği vede hiç saygı görmediğimiz bir gerçekte var saçı süpürge Edip, öz veri ile tutunduğu muz çocuklarımız mutlu olsun diyerek rahatlıktan vaz geçen bütün hatunlara selam olsun
Tebrikler neneh
Saygıyla beraber
neneh.
Alıncaya kadar baş tacı
Aldıktan sonra acı mı acı
Bilmem ki neylesin bu garip bacı
Yazıktır günahtır etmeyin kardaş
Ne kadar güzel yazmışsınız.
Gönlünüze sağlık.
Umarım kadınlarımız her zaman baş tacı edilirler