- 124 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
‘’GASLİGHTİNG’’
Gaslighting, bir psikolojik manipülasyon ve taciz yöntemidir. Bireyi kendi hafıza, algı ve akıl sağlığını sorgulayıp irdelemeye iten bir çeşit kötü yönlendirme. O bireyi psikolojik çökertme tekniğidir. Bireyde veya seçilen grupta şüphe uyandırma, şüpheciliğe itmek, kalıcı inkâr, çelişki ve yalan yoluyla peyderpey dikte edilir ve fark edilmesi kimi zaman güçtür ve çok zordur. Terimin adı, Gas Light (Gaz Lambası) adlı 1938 yapımı bir oyundan gelmektedir. Oyundaki erkek karakter eşini deli olduğuna ikna etmeye çalışır ve gaz lambasını söndürdüğünde eşi bunun gerçek değil uydurulmuş bir şey olduğunun farkına varır. Bu oyunu şu deneye benzetiyorum; Deneyin sahibi İvan Pavlov. Fizyoloji ve psikoloji alanındaki çalışmaları ile ve Pavlov’un Köpeği olarak bilinen ünlü deneyi ile tanınıyor. Yaptığı çalışmalarla Nobel Ödülü de kazanan Pavlov’un, dün -14 Eylül 1849- doğum günü idi.. Deney amaçlı kullandığı köpeklerin midesini kesip, bir hortum yardımıyla bu salgıları alıyordu. Mide ve tükürük salgılarının nasıl olduğunu ve nelerden meydana geldiğini anlamaya çalıştığı dönemde, köpeğin henüz eti görmeden deneyi yapan kişinin ayak seslerini duyduğunda da aynı güçte salya salgılaması, Pavlov’un dikkatini çekti. Bu gözlemden sonra Pavlov, köpeklerin niçin yiyecek verilmeden önce salya salgıladıkları sorusunun üzerine gitti ve araştırmalarını bu yöne kaydırdı. Normal olarak bir köpekte, yiyecek ağza konunca salyanın akması doğal bir tepkidir. Ama salya, yiyeceği veren kişi görüldüğünde de akmaya başlarsa bir durum var demektir, diye düşündü. Pavlov, yaptığı bu gözlemlerinden sonra, aç bir köpeği ses geçirmeyen bir odaya yerleştirdi. Deneye başlamadan önce, bir şekilde köpeğin salyasının ağzından dışarı çıkmasını sağladı ve daha sonra çıkan salya miktarını da kayıt altına aldı. Deneye geçildiğinde ise koşulsuz şartlanmanın oluşabilmesi için köpeğe yiyecek vermeden sadece zili çalmaya başladı. Başlangıçta, normal olarak köpek herhangi bir salya tepkisi göstermedi. Pavlov daha sonra zil sesinin hemen arkasından köpeğe et parçaları vermeye, doğal olarak da köpek salya akıtmaya başladı. Deneyin bir sonraki adımı ise et parçaları ile zil sesini eşleştirmekti. Pavlov, et parçalarını köpeğe atmaya başladığı anda asistanları da aynı anda zili çalıyorlar, böylece köpeğin algı olarak et ile zil çalmasını eşleştirmesini istiyorlardı. Bu işlem tekrar tekrar yapıldıktan sonra, zilin çalındığı fakat arkasından et verilmediği zaman da köpeğin salya salgıladığı gözlendi. Oysa normalde, köpeğin eti ağzına alınca salya akıtması gerekirdi. Deney sonunda çıkan sonuca göre köpek, sadece kulak kabartması beklenen zil sesine karşı salgı akıtmayı öğrenmiş oluyordu. Bu durumda köpeğe, hiç ilgisi olmayan bir uyarıcı karşısında salya akıtması öğretilmiş oluyordu. Bu olayda et, koşulsuz yani doğal uyarıcıdır. Oyundaki gaz lambasının uyarıcı olduğu gibi.
Kendisinde güç bulan kişi, karşı tarafın kendisini savunamamasını fırsat bilerek baskısını daha da arttırır. Baskılar sonucunda kendisini sürekli olarak suçlu hisseder. Bu duyguya yetersizlik eşlik eder. Kurban ise düşüncelerine inanmakta zorlanır. Doğruluğuna teyit etmek ister. Sonunda ise hem kontrolü hem de kendisine olan saygısını kaybetmeye başlar . Karşı tarafı dinlemeyi reddederek onları değersiz hissettirme. Söylediklerini anlamadıklarını söyleyerek suçlama. Söylenen ya da istenen durumlara karşı koyarak olayı ya da anıyı eksik ya da yanlış anlamasına neden olma. Diğer bir taraftan ise konuşulan konuyu ya da istekleri değiştirerek karşı tarafı manipüle ederler. Böylece kurban, talep ettiği şeyden vazgeçer. En önemli kısım ise istismarcı kişinin var olan durumları inkar etmesidir. Yaşanan bir olayı, bir anıyı toptan reddederek kurbanı suçlu çıkarmayı başarırlar. Çünkü en iyi yaptıkları şey yalan söylemek ve inkar etmektir.
Gaslighting yaşanan ikili ilişkilerde baskın olan birey idealleştirme, değersizleştirme ve gözden çıkarma şeklindeki üç aşamayı izler. Baskın olma ve manipüle etme amacındaki birey ilk olarak birlikteliklerinin harika olduğu algısı yaratıp hayran olma safhasına geçer. Bir sonraki ve en zor olan evre, yani değersizleştirme evresinde hayranlık duyulan birey sorunlu, ideal olmayan ve hiçbir şeyi beceremeyen bir kişiye evriltilir. Gözden çıkarma safhasında ise mağdur terk edilerek yeni arayışlar içine girilir. Bu dikteye maruz kalan kurbanlar sık sık kendilerini özür dilerken bulabilirler. Maalesef bu hastalardan çağımızda epeyce çok var, Allah’a ısmarladık, Hoşça kalın...
Aydın Benli
Siyaset Bilimci, Araştırmacı Yazar.