- 156 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
FETİH VE ÇİPSARDI
İstanbul’un fethinin 571. yılındayız. Bu muazzam zafer, o dönemin at başı ordularının görüp görebileceği en büyük stratejiyle kazanıldı. Cennet mekân Fatih Sultan Mehmet Han ve şerefli ecdadımızın bize bıraktıkları bu eşsiz tarih ve onurlu duruşu taşımaktan şeref duyuyoruz.
Bizler kadim bir milletiz. Tarihe anlamlı dokunuşları olan ve tarihin sürecini değiştiren kritik dönemlerin ve çağların mihmandarı olan, aynı zamanda kültürüyle ve adaletiyle nam salmış bir neslin mirasçılarıyız.
Ancak ve ancak, bu köklü duruşun ve başımızı dik tutan bu anlamlı geçmişin bir sorumluluğu var.
Masalsı ve destansı "dün" sathından, imitasyonlarla dolu ve dejenere edilmiş "bugün" sathına geçtiğimiz için, müteessir bir ecdat sitemi sunuyorum sizlere. Bu sitem, bilinçaltımızda kalmış, bireyci ve benmerkezci bir toplumun diğerkâm olmaktan çok uzaklara savrulmuş kadersiz kaderciliğidir.
Günümüz dünyasının post modernlik adı altında tek bir algıyla modayı, dimağları, Beğenileri, tüketimi, üretimi, sağlık harcamalarını ve hatta hastalıkların bizatihi kendisini, nüfus planlamasını yönettiği bu "çipsardı" diye kodladığım üst akıl macerasını yıkacak tek bir söylev vardır ki o da "vicdan" ile yoğrulmuş milli ve örfi duruşumuzdur.
“Çipsardı” denen bu olgu, insanların kendi rızaları ile hatta kendi rızalarının bile farkında olmadan dünya telaşı ile uyuşturulduğu, ruhsal dünyalarının olabildiğince kısıtlandığı mengenenin adıdır. Dijitalleşmenin insan doğasındaki öz değerleri yok edecek kadar müdahaleci oluşu, bir devlet bekası sorunudur aynı zamanda. Çünkü devletler bir ruh bilinci ile oluşur ve mukaddesat fikriyle yaşamlarını sürdürürler. Kutsallık atfedilmiş değerler dilden kalbe sirayet etmediğinde, nakde çevrilmiş değerler olarak kalacaktır.
Öngörülemez olandan korkmak ve çekinmek tabiki en doğal süreçtir. Ancak bizler sahip olduğumuz değerleri bir sonraki nesle aktarırken sunacağımız katkının fayda ve zararı konusunda bilinçli olmak zorundayız.
İstanbul surları büyük toplarla yıkılabilirdi. Bunun fizibilitesini yapmak ve hayata geçirmek için verilmiş çaba sadece bir şehrin fethiyle sonuçlanmadı, tüm dünya konjonktürünü baştan başa değiştirdi. Teknolojinin, askeri yapının, istikrarlı devlet yönetiminin, sorumluluk bilinci oluşmuş halkın ve tebaanın gayreti ile nihai sonuç zaferle sonuçlandı.
Şimdi bu duygusuzluk ve bencillik putunun tam kalbine mızrak gibi saplanacak öz değerlerimizi yılmadan korumaya ve yüceltmeye çalışmaktan başka çaremiz olmadığını hatırlatmak istiyorum.
Hepimiz bulunduğumuz mevkiinin ve makamın vatanseveri olarak yaşamaya gayret gösterelim. Bize yüklenmiş değer ve vazifeleri liyakatle yerine getirelim. Bu hayat hengamesi kartopu gibi büyüyen bir adaletin, hakkaniyetin varlığıyla anlamlı hale gelebilir.
Memur mesaisinin, ebeveyn gelecek aydınlık kuşağın, siyasetçi elindeki kör ateşle istikbalin, bürokrat liyakatin ve vatandaşsa sorumluluk bilincinin vatanseveri olarak bu kadim milletin kaderi olacaktır.
Bu bize atalarımızın bıraktığı işarettir.
Sözlerime Arif Nihat Asya’nın fetih marşından bir kesitle son veriyorum
Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin, millet Yürüyecek arkandan
Elde sensin, dilde sen gönüldesin, baştasın
Fatih’in İstanbul’u Fethettiği yaştasın
Ahmet Serdar OĞUZ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.