- 197 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ümmet Yetimi, Nasr Hamid Ebu Zeyd
Coğrafyamız çocuklarını yiyen Satürn’ dür.
...…...
Yetimdi O. Ümmetin yetimi... Dar gelirli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Harçlıksız geçen okul günleri, çocuk yaşta omuzlarına binen ailesinin geçim sıkıntısı hiç yakasını bırakmadı. Hayatının her anı yoksulluk, itilmişlik ve "ölümcül kovuşturmalar" ile geçti. İlerleyen zamanlar da profesör olduğu halde ne evi, ne de yazlığı oldu. Annesini gezdirmek için çok istediği arabaya anasının ölümünden sonra elli dört yaşında sahip olabildi.Yine çok sevdiği vatanı Mısır’dan sürgün edildi. Tek derdi okumak, yazmak ve eli bollaşınca mutlu bir yuva kurmaktı. Her insanın isteyebileceği sıradan istekler...
Bir söyleşisinde "Mevali’nin garibanlarından biriyim, soyum fakir, yurdum fakir,
ne gökyüzünden bir hesabım,ne beni yükseltecek bir servetim var."demişti. Kimseyle bir hesabı da yoktu. Ama dini tasavvurları ahlaksızlaşmış insanlar, her yeni düşünce, görüş karşısında sanki dinin sahibi kendileriymiş gibi "kurtuluş İslam’da", "huzur İslam’da" "Din elden gidiyor" refleksini devreye sokar, karalama ve iftiraların fitilini tutuştururlar.
Öte yandan yenilik, cellatlarının en belirgin huyu,yeni/farklı olan her şey kutsalımıza ve aslaletimize hürmetsizliktir. Bahanesiyle engizisyonun dozajını arttırarak birçok düşünürün entelektüel/ akademik ve aile hayatını bitirmeye çalışmalarıdır. Orta Doğu’da bu teolojik hastalığın tecellilerinden nasibini alanlardan biri de Ebu Zeyd’dir. Mısır’ın zavallı mihneci grubu onun çok sevdiği aile ve akademik hayatını birtirmeye yeminliydiler.
Dinin bu haşin çehresini temsil edenler için Nasr Hamit Ebru Zeyd tam da aradıkları bir tipti. Aykırıydı, asiydi, aynı zamanda asil... İtaati asla kabul etmez, içtihatı tercih ederdi. Kendisine imam olarak gördüğü Muhammed Abduh, Hasan Hanefi’yi bile eleştirirdi. Her haliyle marjinaldi. Yani sürgün ve aforoz/ tekfir edilmeye müsait biriydi.Daha net bir ifadeyle "kendilerini bu dinin mensubu değil, sahibi zannedenlerin" afaroz, tekfir etmek için Nasr Hamit Ebu Zeyd tamda aradıkları adamdı.
Muhakeme gücü, yorum kabiliyeti müthiş olan sürgün düşünürü Zeyd, eleştirileri ile en sağlam metinleri sarsar, en bidat dediğimiz nasları hakikat sınırına yakınlaştırıracak kadar etkili tevilleri,en hakiki nasları da bidat kabul ettirecek kadar uyanık ve zekiydi,cins bir kafaydı.
Sekiz yaşında hafızlığı tamamlamış, yirmi yaşlarında edebiyata merak salmış azımsanmayacak kadar şiir, hikaye yazmış, üniversitelerin düzenlediği şiir, öykü ödüllerinin birçoğunu kazanmıştı. Öğrencilik yıllarındaki bu ödül serisini sürgün edildiği Tunus, Japonya, Hollanda gibi ülkelerde yaptığı çalışmalar ile akademik kariyerinde de sürdürmüştür. Böyle büyük bir aydını tek tip bir kalıba sokmaya çalışan saf kan at veya köpek yetiştirme saçmalığının mümessilleri onu, azgın bir kâfir bellemiş, dünya hayatını zehir ettirmişlerdi adeta. Zaten akla, düşünceye saygısı olmayanın insan hayatına da asla ol(a)mazdı.
Hâlbuki O, hafızdı. Kur’an taşıyısı ( hamelet’ul kuran) çalışmalarını, Kur’an’ın icazi meselesine yoğunlaştırmıştı. "İyi bir Kur’an tilaveti beni büyüler, uzun bir kedere veya mutlu bir ruh haline gark eder" demiştir. Ona Kur’an ile ilgili okuyup yazma hevesini zehir etmeye çalışanlar, abdestli, doksan dokuzluk tesbih çeken, yüzlerce Kur’an hatmi indiren dincilerdi.
Nasr Hamit Ebu Zeyd coğrafyamızın en hasbi (dürüst) en muhasibi ( eleştirel) yiğitlerinden biriydi. Değil bir insana, hayvana dahi reva görülmeyen zulümler -abartmıyorum- gören bu yiğidin hayatının ve düşüncesinin her karesinde Ebuzer’den İbni Arabi’ye, Halaç’ı Mansur’dan Ali Şeriati’ ye izler bulabiliyoruz.. O Yalnızların, sürgün edilenlerin , kovalananların dökümüydü.
Onun vefatından sonra kara kaplı kitapların elinden çektiğimiz asırlık yenilgilerimizin hikayesi kaldığı yerden devam ediyor.
Oysa, babası ismini Nasr (Zafer) koymuştu. Ne yazık ki tam olarak anlaşılmadan onun epistemolojisi ideolojilere yenik düştü.
&&&&
Sonuç İtibarıyla Neler Yaptılar?
Ebu Zeyd’in profesörlük unvanı kıskanç ulema baskıları neticesinde Kahire üniversitesi tarafından elinden alındı. Camii minberlerinde hakkında kara propagandalar başlatılıp halk aleyhine kışkırtıldı. Kanının helal olduğu, her müslümanın onu öldürmek için gayret göstermesi gerektiğine dair bazı örgütler ve Arap gazetelerinde bildiriler yayınlandı.
Sadece kendilerini izzeti nefs sahibi görenler, İslam hukuku gereği müslüman bir kadının, mürtet biriyle evliliğin haram olmasını gerekçe göstererek çok sevdiği eşi ile rızası olmamasına rağmen evlilik akdini fesh ettiler. Bu baskılara dayanamayıp meslektaşım, dostum dediği eşi İbtihal Yunus ile yurtdışına hicret etti. Yargıçlar önünde kelime-i şehadet getirirsen sana dokunmayacağız, teklifini reddetti. İmanı hakkında soru sorma hakkını yargıca ve davalıya vermiş olduğu halde engizisyon mahkemesini tanımış oldurdu ama böyle bir şey İslam da yok. Kendilerini netice- i hayatımız gören dinciler kabul etmese de. Biri inançsız olsa dahi İslam inanç özgürlüğü vermiştir.
Her an yaşamı tehlikedeydi, namlunun ucunda ilminin namusunu bekledi. Devamlı ölüm tehditleri aldı. Bir akademisyen olan eşine: Korkma "İstatistiklere bakılırsa kilomdan veya tansiyondan ölmem daha büyük ihtimal" diyordu. Ebu Zeyd çalışmalarını Kur’an’ın muhtevası alanında yapmış olduğu halde tekfir edilmiş, netice de onu murtet/dinsiz ilan etmişlerdi. Bütün genişliğine rağmen yeryüzünü ona dar etmiş, gençlik hayallerini zehir etmişlerdi. O zorunlu olarak batıya hicret etti. Batı da konferanslar verdi. En büyük üniversitelerde dersler verdi, yazıları en büyük dergilerde yayınlandı.
Prof. Dr. Nasr Hamit Ebu Zeyd’in çalışmaları Kur’an’ın icazı, belagatı ve vahyin tabiatı ile ilgiliydi. Maalesef onu en çok Kuran’ı tilavet edenler ve tecvid kurallarını ihmal etmeyenlerce zulümlere, haksızlıklara uğraması kabul edilemez. Doğrusu onların Kur’ana sadakatin, müslümanlığın dahası insanlığın/mahlukatın hangi derecesinde değerlendirmeyeceğimizi bilemiyoruz.
Bu mihneci Kur’an okuyucularına bir hatırlatma yapmak boynumuzun borcu: İslam Habeşli Bilal’in gırtlağından yükselmişti.
Abdulvahap SERT
Kaynakça:
* Korku çemberleri / Nasr Hamid Ebu (Mana yayınları)
* Yorum Ve Söylem/ Nasr Hamid Ebu (Mana yayınları)
*İslam’la Bir yaşam/ Nevid Kermani (İletişim yayınları)
*TDV İslâm ansiklopedisi (internet sitesi)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.