Portakal Nergisi / 2. Bölüm
Beklenenin bu gece de gelmemiş olması yaşlı kadında derin üzüntü yaratmış, sorulara cevap vermek yerine dudak büküşüyle ağulu acılar içinde olduğunu hissettirmişti. Kiracının ise sitemli dilinin yerini kısa bir suskunluk aldı.
Girişteki daire kapısına vardıklarında Komşu Annenin iki elini yana açıp başını sağa sola savurmasıyla anahtarı almadan dışarıya çıktığını anlayan Rukiyye Hanım; daha önce de benzer durumlarla karşılaşmış, birkaç kez çilingir çağırdıktan sonra nihayetinde temkinli davranarak evin yedek anahtarını yaptırmıştı.
Az sonra Yoncalı Mahallesinin balkonlarından birinde oldukça mütevazı bir kahvaltı masası daha kuruluyor ve masanın tam ortasındaki boşluğu; dağınık turuncu saçlarıyla, el yapımı bir saksının içinden salınan nergis çiçekleri dolduruyordu. Kendisine uzatılan tereyağı sürülmüş sıcak ekmeği iştahla yiyen Komşu Anne belli ki çok acıkmıştı. Birlikte yapılan kahvaltının ardından derin derin içini çekti. Elleri kucağında sessizce otururken, bakışları nergis çiçeklerindeydi. Zihninde ise hep o, beklediği!.. Neden bir türlü gelmemişti?
Birden ellerini yaşlılıktan çok, kederden çizgilenmiş düşünceli yüzüne kapatarak ağlamaya başladı. İçini acıtan bu manzara karşısında genç kadının da iri yeşil gözlerini kül rengi bir zamanın hüznü kaplamıştı. Ani bir refleksle hemen oturduğu yerden kalktı. Derisi kurumuş gül yaprağı inceliğindeki elleri, ağlarken görünmek istemeyen kızarmış gözlerden çekip, kendi omuzlarına attı. Yanağını, yanağına dayadı. Sımsıkı kucakladı onu. Sonra şefkatli bir sessizlik oldu.
Rukiyye Hanım, eşi Erol beyle üç senedir Yoncalı da oturuyordu. Erol bey işe giderken bazı zaman servisi kaçırıp iki üç vesait yolculuk yaptığında tayini nedeniyle alelacele taşındıkları bu evin merkeze uzak olduğundan yakınıyordu. Arada sırada Rukiyye Hanım’a işyerine yakın bir ev arayışından bahsetmek istese de kirasının uygun oluşu ve daha da önemlisi eşinin ev sahibiyle olan anne kız samimiyetindeki ilişkilerini gördükçe bu fikrinden çok çabuk vazgeçiyordu. Temiz insanların yaşadığı bu muhitte tıpkı kendileri gibi tüm mahalleli de Komşu Anneyi seviyor, saygıda kusur etmiyor, bir ihtiyacı olduğunda işi gücü bırakıp geliyorlardı. Yalnız bugüne kadar komşular haricinde yaşlı kadının hiç ziyaretçisi olmaması Rukiyye Hanım’ın dikkatini çekmiş mahalleliden edindiği bilgilere göre şimdi çok geride kalan gençliğinin ’’Aman! Marazalı kız!.. Sakın ha! Ne olur ne olmaz, yarın öbür gün tek böbreğiyle başımıza iş açar!.. Yok anam, yookk!.. Evlerden ırak, bize sağlamı lazım biz mi buna bakacağız bu mu bize bakacak? Çocuk da doğuramaz bu, yarım insanmış!..’’ söylemleriyle bulanık bir su gibi geçtiğiydi. Tek böbreği var diye hiç kimse onunla evlenmek istememiş, gönülcağızı da kendini hep kusurlu görmüş, kapatmış kapılarını sevda denen o büyük tutkuya. Varsa da bir sevdiceği kimseler bilmezmiş. Öyle bir başına, çoluksuz çocuksuz ağır ağır ama hiç duraksamadan akarak geçmiş yılları...
Yaşanan bu duygusal depremden sonra hafifçe ayrılan kucaklaşmanın ardından hüzünlü bir tevekkül okunan gözlerini masanın ortasına dikip çenesini titreterek ’’Aynısefa’’ dedi Komşu Anne... ’’Portakal Nergisi.’’
Tohum bağlayan çiçekleri koparıldıkça sürekli yeni çiçekler açan bu bitki, bir duygudan başka bir duyguya çok çabuk geçen yaşlı kadının yüz mimikleri gibi, eksik bir hayatın getirdiği mutsuzluktan bir anda umuda dönüyordu. Kısık bir sesle ’’Yaşaması için çok şeye ihtiyacı yok, tıpkı benim gibi.. Başını sokacak bir yer, azıcıkta su. ’’ diyerek sözlerini tamamladı. Rukiyye Hanım, çaresiz bir ifadeyle ona bakıyor söylediklerini anlamlandırmaya çalışıyordu. Hemen kendini toparlayarak sevecen bir ses tonuyla ’’ Senin kadar güzel çiçekler Komşu Anne!.. Gel, saksıyı aşağıya indirelim bundan sonra senin olsun, hem sen benden daha iyi bakarsın.’’ dedi. İçini ani bir mutluluk dalgası yaladı Komşu Annenin. Dişsiz tebessümüyle ’’ Hani, her şeyi unutuyorum ya ben, belki bu çiçek bana işe yaramazlığımı da unutturur. Ha!.. Ne dersin?’’ dedi. Rukiye Hanım bir şeyler söyleyecek oldu. Çoktan ölmüş bir anı yeniden diriltmekten korkuyordu, sustu. Elini komşu annenin beline dolayarak, yanağına bir öpücük kondurdu. Komşu Anne sabahki halinden çok daha iyi görünüyordu şimdi.
’’Kendi ellerimle dikmek istiyorum’’ dedi. Bu sözler üzerine hafifçe keyiflenen Rukiyye Hanım antrede bulunan iki raflı beyaz dolabın kapağını açtı. Yarısı kullanılmış bir poşet toprak çıkardı, çekmeceden de çeşit çeşit çiçek tohumları ve soğanlar arasından üzerinde nergis yazan tohum paketini alarak dolabın üzerine bırakırken ’’Az dur’’ dedi. ’’Saksı da ayarlayayım sana. Bir güneş gibi açsın portakal nergisleri.’’
Komşu Anneden ’’ıhh’’ diye bir ses çıktı. Kapı önünde kurulan pazar yerine gidip yepyeni bir saksı alacağını söyledi. Rukiyye Hanımın eliyle kahvaltı masasını gösterip ’’şuraları bir toplayayım birlikte gideriz’’ deyişine tepkisiz kalarak kapıya doğru ilerledi. Toprak ve tohumları alıp, hemen peşinden onunla birlikte bir kat aşağı inen genç kadın yedek anahtarla kapıyı açtı.
Onu pazar yerine gönderdikten sonra kendi evine geçerek masayı ve mutfağı toparladı, elektrikli süpürgeyi çalıştırıp, etrafı süpürdü. Televizyonun, konsolun, masa ve sandalyelerin tozunu aldı. Kuruyan çamaşırları toplayıp özenle katlayarak gardıroba yerleştirdi. Ev işlerini yaparken arada sırada balkondan bakıyor, daire kapısını açıp merdiven boşluğundan ses geliyor mu diye kontrol ediyordu.
Komşu Anne gideli bir saati geçmişti. Pazar yeri yakıncacık, saksı satılan tezgah uzak değildi. Meraklandı Rukiyye Hanım. Komşu anne neden hala gelmemişti?
EbRuAsya//
YORUMLAR
Engin bir hayal dünyası
Yerinde ve isabetli benzetmeler.
Uzun cümle kurmak ustalık ister.
Ama risklidir hata ihtimali artar, özne yüklem birbirini karşılamaya bilir.
Ne kadar anlamlı ve ustaca kurulmuş
Uzun cümleler.
Edebiyat adına, yazarlık adına hayran
Olmamak elde değil.
Yürekten kutlarım seni Ebru kardeşim.
Rû //
abicim çok teşekkür ediyorum
yine beni motive ettiniz sağ olasınız
selam saygılarımla güzel bir gün diliyorum
2.ci bölümü beklemeye değer bir süreç oldu gerçekten güçlü kalemi kutluyorum saygımla
Rû //
yasemin hanım hoş geldiniz
çalışmalarımı beklemeye değer bulan okuyucularımın olması beni mutlu ediyor
çok teşekkür ediyorum
sevgiler
Ne çok tanıdığım var artık.
Yeni yüzler, yeni sesler.
Yüzü en ince ayrıntısına kadar betimlenmiş anneler.
Benim annem de orda bir yerdedir.
Çok saygımla Üstadım
Çok saygımla
Rû //
hoş geldiniz deniz bey
ziyaretiniz ve değerli yorumunuz için teşekkür ediyorum
saygı ve selamlarımla